Daha kalın yasa değil daha çok demokrasi
Ramazan’ın ve korona salgınının bize hatırlattıkları arasında, müşavere ve müzakerenin önemi oldu. Ast üst demeden herkesin fikrini almak, yönetim ile çalışanlar arasında demokrasi halkası kurmak, bizi hatalardan beri tutar.
İsveç Kralı Gustaf Vasa, Ruslarla savaş için çok güçlü gemi yapılmasını emretmişti. Gemi planları önüne geldiğinde, öfk eden deliye dönüyor, “daha fazla top, daha fazla asker alsın” planın yenilenmesini buyuruyordu.
Etrafındakiler Vasa’ya, “bu bir hesap işidir, bu kadar topu alacak gemi yapılamaz” diyemedi. Ve gemi, 1628’de, denize indirildiği anda, “hesapsızlık” yüzünden batıyor, enkazı, ancak 333 yıl sonra, 1961’de bulunabiliyordu. Bugün İsveçliler Vasa’yı, adeta “demokrasisizlik anıtı” gibi müzede sergiliyor.
Bugün pek çok işletme, ne yazık ki Vasa zihniyetiyle yönetiliyor. İşyerini kendi mini krallığı gibi gören ancak hesabı kitabı fazla önemsemeyenler yüzünden sürdürülebilir olamıyor, ikinci nesle kalmadan yok oluyorlar.
İşyerinde demokrasizliğin en belirgin sonucu; iş kazalarında ortaya çıkıyor. İş kazalarında Avrupa lideri ve dünya üçüncüsüyüz. Koronadan durma noktasına gelse de her gün 172 işyeri kazasında, 4 kişi ölüyor, 6’sı iş görmez hale geliyor.
Peki, bu kötü rekorlara sahip olmamıza sebep nedir? İşyerlerini veya kurumları kendi krallığı gibi gören Gustaf’lar ve riske rağmen kralına(pardon patronuna) ses çıkaramayan tebaanın (çalışanların) aynı demokrasisizlik havuzunda yaşıyor olmasıdır.
DEMOKRASİZLİK ÖLDÜRÜCÜDÜR
Yüzlerce mürettebat, onlarca dev top ve koca gemi, krala, “bu hesap yanlış” diyemeyenler yüzünden, savaş için en gerekli olduğu anda, suyun dibini boylamıştı. Vasa’yı batıran “hesapsızlıktan” ziyade, Kral Gustaf’ın etrafına ördüğü demokrasisizlikti.
İşyerini mikro krallığa çevirenler unutmamalıdır ki demokrasisizlik halkası insanların fikrini söyleme cesaretini kırar ve olan işyeri teknesine olur.