Daha iyi bir DÜNYA için çok seslilik ve cesaret
40 yıl önce DÜNYA gazetesi bir ekonomi gazetesi olarak yayın hayatına başladığında ülke ekonomisi, siyaseti, sosyolojisi ülke tarihinin en önemli dönüşüm süreçlerinden birisini yaşıyordu.
Türkiye 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarıyla başlayan köklü neoliberal dönüşüm yolunun henüz başlarındaydı. Ekonomide, iş dünyasının iş yapma biçim, yol ve tercihlerinde, reel ekonomi ile finans ilişkilerinde, dünya ekonomisi ile ilişkilerinde yeni bir dünya kuruluyordu. Bu köklü ekonomik, siyasi ve sosyal dönüşüm kolay bir şey değildi ve bunu kolaylaştırmak için 12 Eylül’ün zoru gerekli görülmüştü.
Ekonomide neoliberal dönüşüm iş dünyası ve ekonomi aktörleri için ekonomi haberleri ihtiyacını, ekonominin farklı alanları ve farklı aktörlerinin birbirlerinin faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olma ihtiyacını artırıyordu. Devlet yönetiminin aldığı ya da almaya hazırlandığı kararların ekonomik sonuçlarının doğru değerlendirilmesi, hayati bir önem taşıyordu.
Oysa o tarihlerde gazetelerde henüz tek bir ekonomi sayfası bile yoktu. Ekonomi haberleri, temel ticari ürünlerin fiyatları ve doğrudan ailelerin geçim koşullarını etkileyen zam haberleriyle işçi-sendika haberlerinden ibaretti. Ve gazetelerde sayfalar halinde değil tek tek haberler şeklinde yer alabiliyordu.
O tarihte kurucumuz Nezih Demirkent’in bir ekonomi gazetesi çıkarma kararı, radikal ancak ihtiyaçları doğru okuyan bir karardı.
Sonraki yıllarda ekonomik kararlar, piyasalardaki hareketler, tüm toplumun gündeminde giderek daha geniş yer almaya başladı. Buna paralel olarak ekonomi, gazetelerde daha geniş yer almaya başladı. Geldiğimiz yerde ekonomi servisleri, gazetelerin en önemli servisleri haline geldi.
40 yıllık dönem sıklaşan ekonomik krizler, boyutu ve frekansı artan dalgalanmalarla geçti. Bu değişim ve dalgalanmalar ekonomi haberleri ihtiyacını ve kapsamını da büyüttü.
Bu süreçte DÜNYA başta Anadolu sanayicileri olmak üzere reel sektörün artan veri, bilgi ve haber ihtiyacın cevap verdi. Bankacılık ve finans sektörü ile reel sektörün birbiri arasındaki bilgilenme açığını kapattı. DÜNYA bir haber ve bilgi kaynağı olmanın yanı sıra, iş dünyasının iletişim platformu rolü gibi çok önemli bir fonksiyon da üstlendi.
40 yılda ekonomi adım adım değişirken DÜNYA da bu değişimin önemli bir parçası, yansıtıcısı ve yol arkadaşı oldu. Anadolu sanayicilerinin kendi hinterlandının dışına ve giderek dünyaya açılması, Avrupa Birliği sürecindeki kat edilen yolda DÜNYA, görünmez bir aktör oldu.
40 yıllık süreçte artık “medya sektörü” dediğimiz “basın sektörü” de değişti. Bu değişimde de DÜNYA özgün bir yere sahip.
Basın sektörü de 80’li yıllarda ölçek olarak çok büyüdü. Sektördeki ölçek büyümesi, sermaye ve patronaj yapısını da değiştirdi. Eskiden tek işi basın-yayın olan gazete patronlarının yerini, finans dahil birçok farklı alanlarda devasa şirketlere sahip holdingler aldı. Bu holdinglerin kaçınılmaz olarak siyasi iktidarla, basın dışındaki faaliyetlerinden ötürü farklı bağımlılık ilişkileri oluştu.
Böylesi bir ölçek büyümesi, bir yandan basın sektörü faaliyetlerinde imkânların artmasına yol açtı. Ama asıl önemlisi basın sektörünü, habercilik alanında siyasi iktidarın istek ve kısıtlamalarına daha açık hale getirdi.
DÜNYA bu dönüşüme direndi ve dışında kaldı. Bu sermaye açısından rekabette zayıf kalmak anlamına geliyordu ki DÜNYA, işletme olarak da çalışanları olarak da bunun sıkıntısını çok yaşadı. Ancak bu fark, DÜNYA’ya habercilik ve içerik alanında güvenirlik ve üstünlük getirdi.
Bu farkın kıymeti, günümüz Türkiye’sinde çok daha iyi görülüyor.
Gazeteler sonuç olarak içinde bulunduğumuz ortamı bize yeniden yansıtan araçlar. İçinde yaşadığımız ortamda düşünce, söz, uygulama, eylem farklılıkları azaldığı ölçüde gazetelerin içeriği de kısırlaşmaya mahkûm. Bu durumda gazetelerin temel işlevi olan bilgi taşıyıcılığı rolünü layıkıyla yerine getirebilmesi de tam anlamıyla mümkün değil.
DÜNYA bağımsız yapısıyla habercilik alanında üstüne düşeni yapmaya çalışarak, en zengin ve çok yönlü bir içerik sunmaya çabalıyor. Ancak bunun sınırını, içinde bulunduğu ortamın ne kadar çok sesli olup olmadığı çiziyor. Bugün iş dünyasının farklı sesler çıkarma noktasındaki ürkekliği, okuduğu gazetenin de çok sesli olma imkânını sınırlıyor.
Daha iyi bir DÜNYA için, çok sesliliğe ve cesarete de ihtiyacımız var.