Dağ ve fare!
Merkez bankaları şaşırtmaz, sürpriz yapmaz, merkez bankaları öngörülebilir olur. Ama bizde Merkez Bankası, ne yazık ki çok nadiren ekonominin gerektirdiği adımları atabildiği için diğer zamanlarda ne yapacak, bu pek kestirilemez. İşte o yüzden bir dönem faiz kararları açıklandığında “Merkez Bankası sürpriz yaptı-yapmadı” gibi yaklaşımlar sergilenirdi. Son iki yıldır faiz kararını (gerçekte) Merkez Bankası almadığı için, sürpriz kavramı da rafa kalktı.
Düne kadar! Uzun bir aradan sonra Merkez Bankası’nın faiz kararı seçim sonucu ya da sınav sonucu beklenir gibi beklendi, merak edildi. Öyle ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan bile durumu kabullenmişti. Demek ki kararı Merkez Bankası ekonominin gereklerine göre alacaktı. Her ne kadar Para Politikası’nın başkan dışındaki dört üyesi aynıydı, yani bu isimler faizin bir dönem aşağı çekilmesi, bir dönem de yatay kalması yönünde oy kullanan isimlerdi ama olsun! Herkes görüş değiştirirdi!
Merkez Bankası o merakla beklenen faiz kararını açıkladı ve politika faizini yüzde 8.50’den yüzde 15’e çıkardı.
Beklentiler çok daha yukarıda bir faiz açıklanacağı yönündeydi. Klasik ifadeyle dağ fare doğurmuştu.
Çoğunluk yanıldı... Ben de... Ben faizin en az yüzde 20, muhtemelen de yüzde 25 dolayında belirleneceği tahmininde bulunmuştum. Hatta yüzde 35-40 dolayında tahminler de vardı.
Ama acaba yanılan daha yüksek oran tahmin edenler mi, yoksa Merkez Bankası mı?
Merkez Bankası’nın açıkladığı yüzde 15’i doğru kabul ederek, olması gereken oran buymuş gibi kabul ederek değerlendirme yapıyoruz çünkü.
Ama ya Merkez Bankası yanılmış, daha yüksek olması gereken oranı bu düzeyde açıklamışsa!
Yoksa Merkez Bankası da daha yüksek bir oranın gerekliliğini görüyordu da ancak buraya mı çıkabildi? Eyvah ki eyvah!
Sahi bu arada önceki akşam Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek niye apar topar BAE’ye gitmişti ki?
Merkez Bankası’nın dün açıkladığı faiz kararı önceki akşamdan belliydi ve bu oranla öyle İngiltere’den, ABD’den para bulunamayacağı görüldüğü için mi can suyu olması için BAE’den döviz bulunmaya çalışılacaktı?
Hani biz faizi artırınca yabancı fonlar Türkiye’ye akmayacak mıydı? Yüzde 15 çok önceden kararlaştırılmış ve böyle bir oranla yabancı fonların ilgisinin hiç mi hiç çekilemeyeceği görüldüğü için mi yeniden Körfez ülkelerine dönülmüştü?
Şahin değil kartal olsa ne olur ki!
Merkez bankalarının faiz kararları kadar iletişim dilleri de tabii ki önemlidir. Bizde bu iletişim de Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamayla sağlanmaya çalışılır.
Finans piyasalarında sıkı para politikasını benimsemenin adı şahin duruş ya da açıklamaların adı şahin açıklamalar ya, PPK’nın dünkü açıklaması da öyle yorumlandı.
Şahin diye nitelenebilecek bazı ifadeler var olmaya var da, önemli olan onu kağıda yazmak değil, devamında uygulayabilmek.
Peki neye mi dayandırıldı bu şahin duruş yaklaşımı sergilendiği yönündeki görüşler:
“Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir.”
Güzel... Güzel de başlangıç yüzde 15 faizle biraz zayıf olmadı mı?
Daha da önemlisi... Parasal sıkılaştırma süreci başlatıldı da devamı gelecek mi ya da gelebilecek mi?
Açıklama metninde şahin ifadeler değil, “kartal” ifadeler olsa ne önemi var ki... Ne kadar bağımsız karar alabiliyorsunuz, önemli olan o...
Gerektiği zamanda ve ölçüde!
PPK açıklamasındaki şu ifade dikkat çekici:
“Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma ‘gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde’ kademeli olarak güçlendirilecektir.”
Ben bu cümleyi şöyle okudum: “Parasal sıkılaştırma ‘bugün ve bu ölçüde’ yeterlidir.”
Sahi faizi yüzde 15’e çıkarmış olmak parasal sıkılaştırma için yeterli mi?
Bu bir başlangıç, tamam ama bugün için yeterli olduğu söylenebilir mi? Ne yani, faizi örneğin yüzde 20 yapsak bugün için fazla bir sıkılaştırmaya mı gitmiş olacaktık?
Sadeleşme
Açıklamada Kurulun mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştireceği belirtildi. Açıklamada ayrıca sadeleşme sürecinin, etki analizleri yapılarak kademeli yürütüleceği ifade edildi.
Zaten bu mutlaka atılması gereken bir adım. Adeta izlenemez ve içinden çıkılmaz hale gelen ve finans sistemine ayak bağı oluşturan, sistemi tıkayan bir oluşum söz konusuydu. Bunlarda zaman içinde sadeleşmeye gidilmesi zaten bekleniyordu.