Cumhuriyetin fark ettiği yapılar: Enstitüler

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Küre, bölge ve ülke  ölçeğinde yaşanan büyük  dönüşümlerin vazgeçilmez kuruluş ve kurumları arasında enstitüler vardır. Kayıp Uygarlık  kitabında, merkezi Asya’da yükselme döneminde ipek üzerine  enstitünün araştırma yaptığını kaydeder. Bizim ülkemizde  büyük kırılmalarından biri olan Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet yönetiminin kurulması da enstitüleri fark etmiştir. Köy Enstitüleri kadar sağlık alanında da enstitüler kurularak, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin izini  sürmek istenmiştir.

                Bu yazının amacı  Cumhuriyet döneminde kurulan enstitülerin serüvenlerini anlatmak değil. Yazının amacı, küresel  ölçekte  tarihin hiç  görmediği ve tanıklık etmediği ölçekte, yaygınlıkta ve derinlikteki büyük dönüşümün de   enstitü aracını fark ettiği; Cumhuriyetimizin uzun dönemli geleceğini güven altına alabilmek için  bu  kurumları nasıl ele almamız gerektiğinin kısa bir çerçevesini sunmaktır.

Hangi eğilimleri gözleyelim?

Cumhuriyetimizin geleceğini güven altına almak için, hangi eğilimlerin enstitüleri öne çıkardığına bakmamız gerekir. Birincisi, yeni iletişim teknolojileri, kanalları, sözel, görsel ya da başka bir biçimde kullanılan iletişim kanalları “dikkat süresini” kısaltıyor. Bazı araştırmalara göre  dikkat süreleri 20 dakikadan 4 dakikaya inmiş durumda.  Ayrıca teknolojinin öne çıkardığı “ikincil sözel anlatım ve sözel kültür” kısa mesaja dayalı olduğu için “okuduğunu anlayan”  insan sayısını azaltıyor. Bir başka eğilim, değişmeler o kadar  hızlı  oluyor ki, insanlar  çevrelerinden  aldıkları “malumatı  deneyimleyerek bilgiye dönüştürme” fırsatı bulamıyor; o nedenle  duygu ve düşüncelerimizi  “sözel anlatımlar” yönlendiriyor. Başka bir anlatımla  karar süreçlerimiz  “kulak kirliliğinin saptırıcı etkilerine” giderek daha çok açılıyor.

                Sözünü ettiğimiz ve daha başka eğilimlerin yarattığı  “kısa mesaja dayalı iletişim” günlük yaşamı sürdürebilir ama  kara deliklerden   attosaniye  ölçümlere doğru ilerleyen bilim ve teknolojinin yarattığı  katmanlaşma  ve karmaşayı   kavrayışa dönüştüremez: Kısa mesajla iletişim kurabilirsiniz ama asla düşünce geliştiremezsiniz. Toplumsal yaşamı  derinden etkileyen  okuma alışkanlığının azalması, dikkat süresinin kısalması, üretimin katmanlaşması ve karmaşasının artmasında  gerekli olan derinlik  bilgisini  sağlayacak olan en etkili kurumlar enstitülerdir. Teknolojik olarak yaşanmakta olan yapılanmanın “derin düşünme, derin analiz, derin öğrenme ve düşünce geliştirme aracı olan enstitüleri”  Cumhuriyet yönetiminin ciddiyetiyle  yeniden ele almalıyız.

Eğilimleri besleyen etkenler

Cumhuriyet yönetiminin bize bıraktığı  mirası, bizim de  gelecek nesillere bırakabilmemiz için  enstitülerin önemini artıran eğilimleri hangi etkenlerin beslediğini  bilmeliyiz.

                Teknolojinin sonsuz küçük ile sonsuz büyüğe erişebilme potansiyeli, insanlığı etkileyen bütün örgütlenmeleri yeniden yapılandırıyor. Güçlendiren, sürdüren ve verimlilik yenilikleri konusunu  uç noktada  izleyemeyen toplumlar refah yarışını yitiriyor.

                Bir başka  etken de “ bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet, işbirliği ve birlikte iş yapma” süreçleri hızla küresel ölçekli yapıya dönüşüyor.

                Yeni üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı  kurumlar arasında  kentler çok önemli. Kentleşme hızlanıyor; bu hem iç, hem de dış göçleri besliyor. Kentleşme insanları birbirine yaklaştırıyor; bu yaklaşım, sosyal, mekânsal, zamansal, deneysel ve psikolojik mesafeleri yeniden ayarlıyor. Ayrıca  kentler insanları yaklaştırdığı kadar da yarıştırıyor. O nedenle,  rekabet çok farklı özellikler kazanıyor.

                Zamanın ruhunu belirleyen jeo-ekonomik, jeo-politik, jeo- stratejik oluşumlar, devlet ve  hükümet kararları, emek hareketleri, nüfus hareketleri, gelenekler ve bizzat teknolojinin kendi iç yapısındaki değişmeler  eğilimlerin itici gücünü oluşturuyor.

                Belirsizliklerin artması, belirsizlikleri risk alanlarına dönüştürerek uygulamaya dönüştürme konusu da eğilimleri yönlendiren güç.

                Başlıklar halinde sayılan etkenler  eğilimleri güçlendiriyor; eğilimlerin gözlenmesi, izlenmesi, değerlendirilmesi, anlamlandırılması derin uzmanlık, derin bilgi, sistematik izleme, erken uyarı yapma gibi  bireysel olarak  etkili olamayacak, enstitü  gibi kurumlarla yapılabilecek işler  çığ gibi büyüyor.

Veri  oluşturma ve ehlileştirme

Cumhuriyetin mirasını gelecek nesillere  geliştirerek aktarabilmemiz için  enstitüleri dinamik ve sistemli gözleme, izleme, değerlendirme ve anlamlandırma aracı olarak görmeliyiz. Veri bileşenleri olan sayısallaşma, görselleştirme ve kavramlaştırma ihtiyacını gerekli derinlik ve yoğunlukta karşılayabilmek için enstitü gibi kurumsal yapılar oluşturulmalı.

                Geleceği inşa edebilmemiz için “ekosistem oluşturmak  ve geliştirmek” gerekiyor. Yeni teknolojilerin yarattığı  iş süreçleri ve işgücü profillerinin  yarattığı  “işlevlerin tanımlanması” hayati önemde rekabet belirleyicisi haline geliyor.

                Ekosistemlerin simbiyotik etkileri kadar asalak etkilerin yarattığı sapmaların düzeltilmesi de geleceği güven altına almak için bugünün dünyasının araçlarını oluşturuyor.

                Değişime uyum kadar değişime önderlik etmenin gerektiği bir küresel ortamda, yeni bir kültür yaratarak, onu çoğaltarak  kendi geleceğimizi güven altına almamız için  bireylerden bağımsız  kurumsal  izleme, gözleme, öngörme önlem alma, gözetim ve denetim mekanizmaları oluşturmak ve işler kılmak gündemimizin önemli maddesi.

                Başlıklar haline paylaşılan her şey “ veriye erişme, ehlileştirme, işleme ve anlamlandırma” işidir. Enstitüler  tam da bu işi sistemli ve düzenli yapabilecek  rasyonel otorite olabilecek yapılar olarak  toplumsal hayatımızın gelişmesine katkı yapabilir.

Cumhuriyetin kendini yeniden üretmesi

Cumhuriyetin kendini yeniden üreterek, yeni yüzyılın ülke insanımızın yüzyılı olabilmesi için enstitüler  seçilmiş seçkin azınlıklar ile toplumun bütün katmanlarının yararlarını  kollayabilir; geliştirebilir. Öğrenme boşluklarını  doldurabilir. Uyum sürecini hızlandırma kadar, önderlik eden gelişmelere iklim ve ortam sağlayabilir.

                Yaşadığımız zamanın ruhunu kavrayarak, yüzleşme özgüveniyle, sürekli sorgulayarak ve bilimin  araçlarını kullanarak değerlendirme yapma için enstitüler  bir kaldıraç olarak kullanılabilir.

                Cumhuriyetimizin kendini yeniden üretebilmesi için, proje odaklı iş yapmak, ölçeklendirmek ve küresel rekabette yer edinmek, ileri teknoloji üretiminde söz sahibi olmak, teknik becerileri geliştirmek ve  sosyal becerileri  sürekli ilerletmek  gerekiyor.

                Cumhuriyet yönetiminin  birikim yeteneğini korumak, geliştirmek; uzun dönemli geleceğini güven altına almak istiyorsak,  rasyonel otorite  olabilecek enstitüleri kurma gerekiyor.

                Cumhuriyete en büyük saygı, toplumumuzu çağdaş toplumlar düzeyine yükseltmek hatta bir adım ileri taşımaktır.

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar