Çözülmeyen kilit, değişmeyen ikon: Louis Vuitton

GÖKHAN TURHAN
[email protected]

Türkiye’nin son iki aydır gündeminden düşmediği isim; Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan. ABD bankacılık çevrelerinin “Müthiş Türk Kızı” adını koyduğu Erkan, TCMB’nin ilk kadın başkanı aynı zamanda. First Republic Bank’tan sigortacılık devi Marsh McLennan’a kadar finans dünyasında üst düzey yöneticilik yapan Erkan’ın dikkat çeken bir yönü daha var. O; ABD’de lüks tarihinin başlangıcı sayılan Tiffany’nin de 2 yıl Yönetim Kurulu Üyeliği’ni yapmıştı. 2021 yılında Tiffany’nin dünyanın en büyük markalarını bünyesinde barındıran LVMH’nin (Louis Vuitton Moet Hennessy) 16 milyar dolara satış sürecinin Erkan tarafından yönetildiğini pek çok kişi bilmez.

Erkan’ın başarıyla yönettiği bu süreçten konu açılmışken, dünyanın en zengini unvanının da LVMH’nin patronu Bernard Arnault’nun 211 milyar dolarlık kişisel servetiyle dünyanın en zengini olduğunu unutmamak gerek.

Geçtiğimiz haftalarda sizlere sahte ürünle ilgili Nike’ın hikâyesini anlatırken bir başka marka olan Louis Vuitton’un bu alanda lider markalardan biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Dünyada en fazla taklidi olan devler, LVMH bünyesinde bulunuyor.

Peki, bu marka, bu sorunu yeni mi yaşıyor?

Gelin hikâyesine gidelim, hem de markalaşma sürecindeki en dikkat çeken ayrıntıyı birlikte inceleyelim.

Babasının adını logo ile ölümsüzleştirdi

1854 yılında Louis Vuitton tarafından kurulan, şu anda hazır giyim  ayakkabı, parfüm, saat, mücevher, güneş gözlükleri hatta kitaplar üreten marka aslında yola seyahati kolaylaştırmak amacıyla çıktı. 2006–2012 arasında peş peşe dünyanın en değerli lüks markası seçilen Louis Vuitton’un kurucusu da aynı isme sahip. 13 yaşındayken evini terk eden genç Louis, Paris’e yaptığı 470 kilometrelik yolculuğu boyunca çok farklı işlerde çalıştı, asıl işine ise sandık ustası Monsieur Marechal’ın yanında çırak olarak adım attı. Bir süre sonra yoluna kendi gitmek zorunda kalan Vouitton, Paris’te açtığı ilk Trianon Trunk adlı bu gri ve tepeden tırnağa düz sandığı çanta olarak tanıttı. Bu çanta öyle bir sevildi ki; taklitleri üretilmeye başladı. Belki de taklit ürünlerin modern tarihi işte bu ürünlerin üretilmesiyle ekonomideki yerini aldı. Vuitton’un markalaşma sürecindeki asıl etkiyi ise Fransız Sarayı gösterdi. Vuitton'un çantaları saray tarafından çok sevildi ve adı “İmparator 3’üncü Napolyon ve eşi Eugenie’nin çantacısı”na çıktı. Ünü, sınırları aştı. İspanya Kralı XII. Alfonso’dan, Çar II. Nicholas’a kadar dönemin en ünlü insanlarının çoğunun bagaj tedarikçisi oldu. Süveyş Kanalı’nın açılışı için Mısır genel valisi İsmail Paşa’nın da,1876’da Kongo’nun kaynağını keşfeden Savorgnan de Brazza’nın da valizi artık Louis Vuitton’du. Bu çanta ve valizlerde asıl olay tasarım değil, kilit sistemindeydi.

Sihirbazlar Kralı Houdini’ye meydan okuma

Dünyanın ilk açılmaya dayanıklı kilidini yapan Vuitton’un bu başarısı sadece çanta üreticilerini değil, bir sihirbazı bile korkutuyordu.  Ünlü sihirbaz Houdini’yi bile. Louis Vuitton’un ölümüyle yönetime geçen tek oğlu Georges, babasının mirasını kalıcı hale getirmek istiyordu. Önce kaybettiği babasının adını L-V harfleriyle monogram hale getirdi ve ölümsüzleştirdi. Hani şimdilerde gördüğümüz çantaların üstündeki o meşhur harflerden bahsediyorum.... Ardından Georges, açılmayan kilit sistemi için Houdini’yi düelloya davet etti. Bir yanda elleri zincirlenmiş halde su altındaki sandıklardan kurtulmayı başaran Houdini, diğer tarafta ise efsanevi kilitleriyle Louis Vuitton. Houdini, Louis Vuitton’un kilitlerindeki benzersiz yapı karşısında geri adım attı ve bu meydan okumadan vazgeçti. Harry Houdini, adına filmler yapılan o büyük sihirbaz ve kaçış sanatçısı Louis Vuitton’u açamayacağını biliyordu, denemedi bile.

Günümüzün taklit sihirbazlarının gözdesi olan Louis Vuitton, 2 asırlık tarihine tek bir logo ve tek bir kilit sistemi geliştirerek başladı. Hala niceliğin değil niteliğin önemli olduğunu bizlere gösteriyor. Sarayların Çantacısı imajını koruyarak…