Çok önemli bir görev

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Benim gençliğimde hatta orta yaşlarımda kamuoyu denilen ve hangi kamudan bahsettiğini hala anlayamadığım kitlenin ekonomik olaylara ilgisi yoktu. Açıkçası makroekonomik istatistikler, merkez bankası hesapları falan gibi bilgiler kimsenin umuru değillerdi. Söz gelimi enflasyon, halk deyimiyle hayat pahalılığı yine herkesin dilindeydi ama halkımız hakkında bir şey yapamayacağı konularla geleneksel olarak ilgilenmediği için ekonomik göstergelerin ne işe yaradığı hem pek bilinmezdi dolayısıyla çok da araştırılmazdı.

Artık öyle değil. Komşu Neriman Teyze’den, Manav Derviş’e, Holding Patronu Hulusi Bey’den esnaf Serdar’a aklı ersin ermesin her vatandaş ekonomik göstergeleri takip ediyor. İnsanların bir kısmının göstergeler konusunda bir fikri, eğer sorulursa bir zikri dahi var. Merkez Bankası rezervleri erimiş ne diyorsunuz? Sorusuna sokaktan çevrilen ve sade vatandaş denilen kişiler bile “Hiçbir fikrim yok” demiyor bir cevap uyduruyor. Neresinden bakarsanız bakın bu kitlenin ciddi bir kesimi artık ekonomik göstergelerin ne işe yaradığını bilse de bilmese de bunlara bakıyor. Yorumlarının siyasi tercihlerini etkilediği biliniyor. Sizin anlayacağınız yönetimde olanlar için “Biizz, onlarr, cektir, caktır” nutukları artık yetmiyor. Dolar kaç lira? Enfl asyon ne kadar? İşsizlik, vs., seçmenler izliyor ve bunların bir kısmı oylarını verirken bunlara bakıyor artık. Bu nedenle yöneticiler ekonomik göstergeler ve veriler konusunda eskisi gibi sessiz değil. Demokratik olmayan toplumlarda da bu böyle. Oralarda yönetimde bulunanlar da “Boş verin” diyemiyor. Onların da geleneksel algı operasyonlarında kullandıkları “Biizz, onlarr, cektir, caktır” nutukları için bu rakamlara ihtiyaçları var.

Bu nedenle tüm ülkelerin her türlü ekonomik aktivite hakkında verileri toplayan, işleyen ve raporlayan bizim TÜİK misali bir veya birkaç resmi kurumu vardır. Bunların yanında da yine her ülkede onlarca özel kuruluş, üniversite, dernek, vs., aynı verileri derler ve yorumlarlar ve yayımlarlar. Artık INTERNET ortamında bu veriler neredeyse toplanır toplanmaz herkes tarafından uluslararası boyutta elde edilebilir duruma geldi.

Bu gelişmelerle beraber ortaya bir sürü de yeni sorun çıktı. Bunlardan en önemlisi ‘güvenilirlik’ ve bir diğeri de ‘sürdürülebilirlik’. Bir kere yönetimde bulunanlar performanslarını iyi göstermek için resmî kurumlar aracılığı ile göstergelerin hesaplanış biçimleriyle, tanımlarıyla oynamaya başladılar. Bu güvenilirlik sorunu. Yaşamını devlet bütçesinden sağlamayan özel kurumlar ise işletmeler olarak ekonomik veri, yorum ve tahmin yoluyla takipçi-okur pazarında hisse sahibi olma işini rekabetçi pazarlarda karlı hale getirme güçlükleriyle karşı karşıya geldiler. Bu da sürdürülebilirlik sorunu. Ülkenin performansının göstergesi olan verilerin doğru derlenip, bilimsel standartlarda analizi ve tarafsız yorumu ile toplumu aydınlatmak. Bu çok önemli bir görev. Bunu yaparken de kurumun sürdürülebilirliğini sağlamak. Bu da çok zor bir görev.

Eskiden büyük gazetelerin hemen hepsi İstanbul’un Cağaloğlu semtinde Babıali Caddesi’ndeydi. Nasıl Hollywood Amerikan sineması, Wall Street Amerikan borsası anlamına gelirse Babıali Türk basını demekti. DÜNYA Babıali’ye 1 Mart 1952'de katıldı. Birkaç el değiştirdikten sonra 1979-80 yıllarında gazete İhsan Altınel'e satıldı. O tarihte ben öğretim üyeliğinden izinli İhsan Altınel Holding’in yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyordum. Babıali ile de hiçbir ilişkim yoktu. Altınel DÜNYA’yı Hürriyet gurubuna satmaya karar verdiğinde gurubun başında rahmetli Nezih Demirkent vardı.

Hürriyet'teki hizmetlerine karşılık ayrılırken DÜNYA gazetesini devralan Demirkent Narlıbahçe Sokak’taki DÜNYA Gazetesi binasında siyasi gazete olarak devrini tamamladığına inandığı bu gazeteyi ekonomi gazetesine dönüştürmek istiyordu. Nereden mi biliyorum? Dokuz yaşımdayken rahmetli babam 1956 yılında İstanbul’da organize edilen Dünya Güreş Şampiyonası’na götürmüştü. Orada beni Yeni Sabah Gazetesi’nde çalışan bir genç gazeteci dostuyla tanıştırmıştı: Nezih Demirkent. Demirkent’in babası babamın Kocaeli’ndeki komutanıymış. Altınel DÜNYA’yı satmaya karar verdiğinde holdingi ben gazetenin yeni sahibi Hürriyet gurubunu da gurubun başındaki 1956 yılında ben dokuz yaşımdayken beraber güreş müsabakaları seyrettiğimiz rahmetli Demirkent temsil ediyorduk.

DÜNYA bugüne kadar hem ekonomik verilerin bağımsız derlenmesi ve yorumlanması konusundaki güvenilirlik sorununa ve de zorluklara rağmen devamlılığı ile sürdürülebilirlik sorununa yaklaşımıyla gazete okuma kültürü olmayan toplumumuzda basın tarihimize geçecek örnek kurumlardan biri oldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İzahat 11 Ekim 2023
Rekabet 04 Ekim 2023
Özür ve devam 27 Eylül 2023
Benchmarking 30 Ağustos 2023
Bencmarking 23 Ağustos 2023
Kontrol 16 Ağustos 2023
Denetim 09 Ağustos 2023
Tırışkadan işler 02 Ağustos 2023