CHP’nin kurultay tartışmaları
En başta söyleyeyim…
CHP’nin yeni yönetiminin hesabı şu:
Mansur Yavaş’ı giderek CHP’den uzaklaştırıp bağımsız ya da başka bir partinin cumhurbaşkanı adayı yapmak; İmamoğlu’nun hakkındaki İstinaf Mahkemesi’nde bekleyen davanın sonuçlanmasıyla (ya da açılacak yeni davalara bel bağlayarak, olmadı kayyım atanır diye bekleyerek) Özel’e adaylık yolunu açmak!
Bu hesabın önündeki ilk büyük engel ise mevcut kurultay tartışmaları…
Bu tartışmalar parti yönetimini o kadar rahatsız etmiş ki genel başkan, olağanüstü kurultay talebinin “dilenmek” olduğunu söyleyecek kadar sağduyusunu yitirmiş görünüyor.
Oysa kendisi de gayet iyi biliyor ki iktidarda olduğu zaman da muhalefette olduğu zaman da CHP’nin günlerce süren kurultayları vardır.
Misal, 2. Dünya Savaşı’nda alınacak tavır da CHP kurultayında tartışılmıştır. DP iktidarı otoriterleşme eğilimine girdiği zaman da toplanan CHP kurultayında belerin yapılacağı masaya yatırılmıştır.
Bugüne kadar 19 olağanüstü, 36 olağan kurultay toplamış bir partidir CHP. 12 Eylül sonrası kapalı kaldığı dönemi hesaba katmazsak neredeyse her 1,5 yılda bir kurultay düzenlenmiştir. Yani “kurultay bir parti rutinidir” desek yalan olmaz. Eğer CHP’de bir kurultay tartışması ortaya çıkıyorsa siz katılın, bilirsiniz ki bunun partililer için geçerli bir nedeni vardır.
Örnek mi istiyorsunuz; partinizin milletvekili grubunun yarısından fazlası izlediğiniz politikaları onaylamıyorsa bu bir nedendir. Keza milletvekilleri parti yönetiminin aldığı kimi kararlara (TBMM Genel Kurulu’nda ayağa kalkma meselesindeki gibi) katılmıyorsa bu bir nedendir. Yeni icat ettiğiniz “normalleşme/yumuşama” gibi kavramlara parti tabanı, örgüt yöneticileri itiraz ediyorsa bu bir nedendir. Kuşkusuz daha birçok örnek sıralanabilir önemli olan bu sesleri duymaktır. “Bir takım talepler, malepler olduğunda bu tartışmayı bitiriyorum artık dedim. Çünkü canıma tak etti... CHP’de kurultay tartışması yok." diyerek kulağınızı tıkadığınızda, il başkanlarına bildiri yayınlattığınızda sorunlar bitmiş olmaz. Bu hafta içinde başta İstanbul, çeşitli illerin kurultay delegeleri karşıt fikirleri içeren deklarasyonlar yayınlarlarsa ne yapacaksınız?
Öyle görüyor ki mevcut parti yönetimi gelişen gündemleri parti içi tartışmaları ertelemek için araç olarak kullanma eğiliminde.
Bir kaç gün önce Mansur Yavaş ne diyordu?
"Rakibimiz artık AK Parti falan değil. Görünen o ki, bundan sonra biz sadece ve sadece savcı, adliyeler ve güvenlik güçleriyle karşı karşıya geleceğiz."
Bu durum parti yönetimi için bulunmaz nimet haline dönüşür. Bir yandan parti içi mücadele “daha önemli gündem maddeleri var” denilerek ötelenir, diğer yandan muhalefet yapılıyormuş gibi yapılır, bir yandan da vakit kazanılarak yönetimin kök salması sağlanmaya çalışılır.
Peki ama bu arada delegeler yeterli imzayı sağlarlarsa; Kılıçdaroğlu ya da İmamoğlu’ndan biri “genel başkanlığa adayım” derse ne olacak?
Misal, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un
“Tarihi fırsat penceresi, tekil olaylarla, tekil tutumlarla hemen ortadan kaldırılacak bir imkân değildir.
Cumhur İttifakının bu güçlü yaklaşımına CHP dahil tüm Milli Muhalefetin de İç Cepheyi güçlendirecek şekilde destek vermesi ve sorumluluk alması gerekir...” önerisine uygun şekilde mi davranıp, kurultay yolunu mu kapatmaya çalışacaksınız?