Çevresel ekonominin itici gücü: Yeşil algoritmalar
Arda Öztaşkın
Teknoloji, sürdürülebilirlik odaklı ekonomik büyüme paradigmasına çözüm getirebilecek mucizevi bir araç olabilir mi? Kesinlikle evet.
Gerçekten de yapay zekâ gibi ileri teknolojiler, ekonomik gelişmeyi teşvik ederken, çevresel etkiyi en aza indirme yolunda yeni ufuklar açıyor.
Çevresel uygulamalar için yapay zekâ teknolojilerinin kullanımı, Microsoft ve PwC'nin bir raporunda belirtildiği üzere, 2030’a kadar küresel ekonomiyi yüzde 3,1 ile yüzde 4,4 arasında büyütürken, sera gazı emisyonlarını yüzde 4’e kadar azaltma potansiyeline sahip.
Bu durum, yeni bir paradigmayı işaret ediyor. Şimdilik temkinli bir bakış açısıyla da olsa, yapay zekâ desteğiyle, sürdürülebilirlik ve ekonomik başarının birlikte ilerlediği, veri odaklı kararlarla doğal kaynakların verimli kullanıldığı ve çevresel etkilerin de ön planda tutulabileceği bir gelecek mümkün.
Bu, iş dünyasının doğa ile uyumlu çalıştığı ve yapay zekânın sadece finansal kazançları değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği de desteklediği bir dönemi müjdeliyor.
Umut veren örnekler çok. Yapay zekâ ile artık enerji tüketimi optimize ediliyor. Bu teknoloji bir yandan enerji verimliliğini artırırken, diğer yandan emisyon salımı açısından fayda sağlıyor. Operasyonel maliyetle birlikte, çevresel etki de azalıyor.
Google, örneğin, veri merkezlerinde enerji tüketimini azaltmak için yapay zekâdan faydalanıyor. DeepMind tarafından geliştirilen algoritmalar, enerji tüketimini yüzde 15 oranında azaltmayı başarmış durumda.
Akıllı tarım uygulamaları, su kullanımını optimize ederken; mahsul verimliliğini artıran yapay zekâ destekli sensörler ve dronların kullanımıyla dikkat çekiyor. Böylece kaynak kullanımı verimli bir seviyeye çekilirken, gıda güvenliği de artırılıyor.
Precision Farming, tarım sektöründe yeşil algoritmaların kullanımına iyi bir örnek. Yapay zekâ ve IoT (Nesnelerin İnterneti) cihazları kullanılarak toprak nemi, hava durumu ve bitki sağlığı verileri analiz ediliyor. Böylece, su ve gübre kullanımı optimize edilerek, verimlilik artışı sağlanıyor. Çevresel etki de azaltılıyor.
İsveç merkezli bir şirket olan Enevo, çöp kutularına yerleştirilen sensörler ve veri analitiği algoritmaları kullanarak atık toplama süreçlerini optimize ediyor. Bu sayede, çöp kamyonlarının gereksiz yere dolaşması önlenirken, yakıt tüketimi ve karbon salınımı azaltılıyor.
Yüksek karbon salımı yapan kahverengi sektörler bile teknoloji ile farklı bir noktaya taşınıyor. Çelik sektörü örneğin, karbon yakalama ve yeni fırın teknolojileri ile çevreye en az zarar verecek ve ekonomik olarak da uzun dönemli değer yaratacak bir dönüşüm fırsatına sahip.
Bu çok temel örnekler bile, yapay zekâ ve ileri teknolojilerin sürdürülebilirlik ve ekonomik değer yaratma arasındaki ilişkiyi nasıl dönüştürebileceğini ortaya koyuyor. Lojistikten inşaata her sektör için önemli bir dönüşüm potansiyeli bulunuyor.
Teknoloji ile yeni fırsat penceresi
Teknoloji, geçmişten bu yana insanlığı ve yaşamını şekillendiriyor. Günümüzde, özellikle iklim krizi gibi yaşadığımız büyük problemler, sanayi devrimiyle birlikte teknoloji desteğiyle değişen vahşi üretim modellerimiz ve hoyrat tüketim pratiklerimizden kaynaklanıyor.
Bugün, yapay zekâ ile yeni bir kırılım yaşanıyor. Tartışmalar genellikle iki ayrı uçta, salt iyimserlik veya distopik korku üzerinde yoğunlaşıyor.
Yeşil algoritmalar, çevresel ekonominin itici gücü olarak karşımızda. Yapay zekâ ve ileri teknolojilerin sunduğu imkânlar, sürdürülebilirlik ve ekonomik büyüme arasındaki dengeyi yeniden tanımlama fırsatı sunuyor.
Dolayısıyla, biraz da iyimser bir bakış açısıyla, tüm dünya için sert ve zorlu gözüken iklim krizi meselesi ile ilgili olarak aranan çözüm yapay zekâ ve ileri teknoloji uygulamaları olabilir. Özellikle yüksek sera gazı salımı yapan sektörler için bu teknolojiler düşük karbon ekonomisine geçişin adeta anahtarı gibi.
Önümüzde bir fırsat var. Ya bu teknolojik fırsat penceresini adil ve ahlaki düzlemde mevcut sorunlarımızı çözmek ve ekonomik değerle birlikte toplumsal ve çevresel fayda sağlamak için kullanacağız ya da karanlık tarafa geçip, kemikleşmiş sorunlarımızı daha da içinden çıkılmaz hale getireceğiz.
Her zaman olduğu gibi tercih yine bizlerde, insanlığın kendisinde…