Celladına aşık olmak
1940’lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı sırasında zarar gören Avrupalılara yardım için kurulan OXFAM daha sonra dünyadaki eşitsizlik ve yoksulluk üzerine çalışmaya başladı. OXFAM’ın 2024 yılı Davos toplantıları öncesi yayımladığı eşitsizlik raporu, gelecek için kaygı verici veriler içermekte.
Rapora göre dünyanın en zengin beş insanının serveti 2020’den 2023’e yüzde 114 arttı. Inequality Inc başlıklı raporda bu politikalara devam edilirse en iyimser tahminle dünyada yoksulluğun ancak 200 yıl sonra sona ereceği tespiti var. Yine ele alınan dönemde en büyük 148 şirket kârını 3 yılda yüzde 52 arttırdı ve 1,8 trilyon dolar kâr elde etti.
Eşitsizlik öyle bir noktaya geldi ki, dünyanın en zengin 5 insanının serveti 2020’den 2023’e iki kat artarak 405 milyar dolardan 869 milyar dolara çıktı; bir başka ifadeyle de kârlarına her saat başında 14 milyon dolar eklendi. Böyle giderse dünya 5 yıl sonra ilk trilyon dolarlık zenginine sahip olacak.
Servet sahipleri sadece reel sektöre değil finans sektörüne de hakimler. Dünya hisse senedi piyasasında dünyanın en zengin yüzde 1’i piyasanın yüzde 46’sına sahip. Rapora göre Temmuz 2022 ile Haziran 2023 arasında 96 büyük şirketin elde ettiği her 100 dolarlık kârın 82 doları zengin hissedarlara ödenmekte.
Celladına Aşık Olursan
Servet ve gelirdeki eşitsizliğin temel nedenleri arasında elbette özellikle 1980 sonrası dünyada esen küreselleşme dalgasının önemli payı bulunmakta. Küreselleşme ekonomide, siyasal yaşamda eşitlik vadetmişti. Tam aksi oldu; servet ve gelir eşitsizliği artarken ülkeler muhafazakâr iktidarların egemenliği altına girdi. Bu, eşitsizliği daha da arttırdı. Hatta kim ülkeler oligarşinin pençesi altına girdi.
İlginç olan; gelir ve servet eşitsizliğinin artmasına, evsizlerin sayısının yükselmesine, göç sorununun aşılmayacak noktalara gelmesine rağmen seçmenler sağcı iktidarlara destek vermeye devam etmesi. İngiltere’de muhafazakârlar yıllardır iktidarda, Latin Amerika’da geçen yıla kadar yine sağcı partiler iktidardaydı. Fransa, İtalya, Hindistan seçmeni de benzer davranış biçiminde hareket etmekteler. Rusya ve Çin ise adeta yeni tip bir faşist yönetim biçimiyle idare edilmekte.
Büyüme Yüzde 4,5 Olmuş, Bize Ne?
Türkiye, 2023 yılı GSYH’si 2022’ye göre reel olarak yüzde 4,5 yükseldi. Yükselişten payını alanlar var, alamayanlar var. Sektörel olarak payını alamayanların başında tarım sektörü geliyor. Sektör, 2023 yılında binde 2 küçüldü. Sanayi sektörü de büyüme hızının altında bir performans gösterdi, büyüme hızı yüzde 8 oldu. Büyümede başı çekenler net vergiler, finans sektörü ve inşaat sektörü.
Hükümet kişi başına GSYH’nin 13.110 dolara yükselmesiyle büyük bir hava attıysa da şu soruya yanıt veremedi: “Kaç kişi bu ortalama gelire sahip?”. Büyümeden payını alamayan çalışanların yarısını temsil eden asgari ücretliler var. Bu kesimin aldığı ücret bugünkü kurla yıllık 6.477 dolar. Böyle bir ülkede büyüme oranı yüzde 20 olsa bile çoğu yurttaşın umurunda olmaz. Çünkü rakamlar onu temsil etmiyor. Etkili, yetkili kişiler umarım bu gerçekleşmenin farkındadır.
Çünkü bu durumun uzun vadeye yayılması halinde biraz tarih okuyanlar sonuçlarını bilirler. John Taylor’ın sözünü unutmayalım: “Özel mülkiyet saldırganlığının iki biçimi vardır; ilki, yoksulun zengini soyması, ani ve şiddetli; ikincisi zenginin yoksulu soyması, yavaş ve yasal.” (An Inquiry into the Principles and Policy of the Government of the United States ,1814). Şu anda ikinci revaçta. Ancak başa her an dönülebilir.
Okuma Önerisi: Robert B. Reich, Azınlık İçin Değil, Çoğunluk İçin Kapitalizmi Kurtarmak