ÇED raporu yetmez, ÇETE raporu da gerek!
Elinde bir proje var ve ÇED raporun yoksa artık yol alamıyorsun. ÇED dediğimiz, Çevresel Etki Değerlendirmesi… Her ne yapıyorsan, bunu çevreyi bozmadan, gezegeni üzmeden yaptığına dair alman gereken rapor bu… Teminat veriyorsun ki; “ben çevreyi kirletmeyeceğim.” Ancak ÇED yetmiyor artık… Maden veya benzeri projenin yapılacağı yöredeki halkı ikna etmeniz de şart. Bu konu aslında madencilerin çok büyük maliyetle öğrendikleri gerçek… Madeni; ruhsat ve jandarmayla çıkarabileceklerini sanıyorlardı ve fena halde yanıldılar. Şimdi hatalarını anladılar ve yerel inisiyatifi de kapsayacak şekilde adım atıyor, ÇED’in yanına yöresel aktörleri ve kalkınmayı katıyorlar.
AKTİVİST KİMLİKLİ ÇED AVANTACILARI
Fakat başka bir gelişmeye tanık oluyoruz artık. ÇED yanı sıra ÇETE raporu isteyenler… Bunlara profesyonel protestocular da diyebiliriz. Aktivist kimliğiyle projelerin sahiplerine dadanıyorlar; “ya eylem ya avanta” dayatmasındalar. Madene giden yol buradan geçmesin diyeni de var, kamyonun ağacımı sıyırdı diyeni de… Ağacı bahane edenleri yaygın… Ancak en bildik çeteler, projeden çevre şantajıyla para sızdırmaya çalışan ve kendisine STK süsü verenler… Kimisi avanta istiyor, kimi bireysel çıkar… Bir şişe rakıya dahi tav olanı var.
İKİ SORU İKİ CEVAP
ÇETE ile baş etmek mümkün mü?
Mümkün… Zaptiye tedbirleri işe yaramıyor. Olması gereken; yerel inisiyatifl eri de projeye katmak…
Yerel kalkınmayı da projenin ana omurgasına oturtmak… Bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve oluşacak zenginlikten yöreye de kaynak aktarmak…
İletişim işe yarar mı?
Aslında en fazla işe yarayacak olan; diri ve duru iletişimdir. Çevreyi etkileyecek olan projenin üreteceği ekonomik değeri iyi anlatmak, yöre kalkınmasına katacaklarını izah etmek ve yöresel istihdamı da düşünmek…
not
DÜNYAYI KURTARMAK ŞİMDİ İLETİŞİM İŞİDİR
Ankara’da Uluslararası Çevre ve İletişim Zirvesi’ndeyiz… Ortak Yol Bulma, Kamu Politikaları, Yatırım Finansmanı ve Çevre, Dünyaya İyi Davrananlar, Medya ve Etkileri, Sürdürülebilirlik İletişimi ve Bilgi gibi alanlarda yapılanları tartıştık.
Çevre söz konusu olduğunda sadece Avrupa Yeşil Mutabakatı veya sıfır karbon gibi konular ışığında regülasyonları tartışmak yetmiyor, bu işin iletişimini de yapmak gerekiyor. Zirveye katılanların altını çizdiği başlıklar zaten “dünyayı kurtarmak” söz konusu ise, işe iletişimle başlamak gerektiği oldu.
Diri ve duru bir iletişim, çevreyi etkileyen veya dönüştüren projelerin olmazsa olmazıdır. Bu sayede hem “dili yeşil eli karbon siyahı” sahtekarları dediğim yeşil boyacılarıteşhis edebiliyor hem de çevre üzerinden eylem ve protestolarla kendine çıkar sağlayanları görünür kılıyoruz.
Her köyde ortalama 4 kişiye HES lisansı verdik, bunlardan biri ihaleyi kazandı, geriye kalan 3’ü çevreci ve protestocu oldu… Bu ahlaki çürümeyi fark edene kadar zaman kaybettik. İletişim bu açıdan da hayati derecede önemli…