Cari açık mı, CDS primimi önemli?
Raif Bakova
T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uluslararası Ticaret Bölümü
Şerif Yüksel
T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi Araştırma Görevlisi Uluslararası Ticaret Bölümü
Ülke ekonomilerinin makroekonomik göstergelerinden olan ‘cari açık’, ödemeler dengesinin en önemli kalemlerindendir. Ekonominin döviz gelirleri (kazanımları) ile döviz giderleri (harcamaları) arasındaki dengeyi (açık/fazla) sonuç olarak ifade eder. İktisat Bilimi’ne göre ise açık, ekonominin döviz bütçesinin sonucudur. Önemi ise cari denge açık verdiği durumlarda döviz gelirlerinden fazla harcamaktır. Ki bu durum hem ekonominin gücünün zayıfladığı ve hem de ekonomik aktivitelerin sorunlu olduğu anlamı taşır. Ticaret ve sanayinin işlemesi ve ülke para ve sermaye piyasaların pozitif işleyişini sürdürmesi için kısa vadede ‘borçlanma’ ve uzun vadede döviz gelirini arttıran alanlarda yatırım politikalarının devreye girmesi demektir. Borçlanmanın maliyetinin yükselmesi ise ayrı bir konudur.
Türkiye ekonomisinin ilk altı aylık ödemeler dengesi verilerine göre; “dış ticaret açığı yıllık bazda yüzde 184.5 genişleyen dış ticaret açığının da etkisiyle ‘cari açık’ 32.7 milyar dolar ve Haziran ayı olarak da beklentilerin üzerinde 3.4 milyara ulaştı. Böylece 2021’den bu yana en yüksek düzeyine ulaştı. Cari açıktaki genişlemede enerji ve parasal olmayan altın ithalatındaki yükseliş önemli oldu.
Cari açıktaki bu yükseliş her yıl uluslararası piyasadan döviz borçlanma gereği olan Türkiye Ekonomisi için olumsuz veri ve gelişme anlamındadır. Kamu ve özel sektörün uluslararası piyasalardan milyarlarca dolar borçlanması gerekliliğidir. Borçlanmanın maliyeti ise ekonominin gücü ve ekonomik göstergelerin sağlamlığı ölçüsünde yüksek yada düşük belirleniyor. Bu açıdan da çok önemlidir.
Uluslararası piyasalardan borçlanma sırasında ülke parasının gücünden başlayarak ihracat, turizm, sermaye gelirleri gibi birçok parametre gözönüne alınarak borçlanmanın maliyeti belirleniyor. Cari açığın büyüklüğü ve geçmiş yıllardaki ödeme kapasitesine bakılarak CDS (Kredi Risk Primi) primi belirleniyor. Kuşkusuz ekonominin genel durumu bile önemli ve dikkate alınıyor. Kısaca ülke borcunu ödemediğinde telafi için ödenecek (kasko gibi) öncelikli garanti anlamına gelir. Geçtiğimiz günlerde söz konusu CDS primi 900’lü puanlara kadar yükselmişti. Geçen hafta döviz rezervlerinden başlayarak bir çok parametredeki iyileşme ile 600’lü rakamlara kadar geriledi.
Ancak uluslararası sermaye piyasalarında 250’nin üstünde CDS primi o ülke ekonomisinin güçsüzlüğe aday olduğunu göstermektedir. O nedenle CDS priminin 900’den 600’lere gerilemesi hiç de sevinilecek bir durum değildir. Üstelik döviz rezervlerindeki brüt 7.4 milyar dolarlık artış ile 198.6 milyara yükselen TL döviz rezervi ile -54 milyar swap borçlanmasını göz ardı edemezsiniz.
Bir diğer yanıltıcı gelişme ise net hata ve noksan kaleminde iyileşmeler. Aslında cari açığı finanse eden -yatırımlara bağlı olmadan- döviz kazandırıcı ödemeler dengesi kalemidir net hata noksan. Ancak kaynağı süreklilik içermeyen dövizli işlemlerdir. (Bavul ticareti, kayıt dışı döviz gelirleri, işçi dövizleri vb..) Döviz bütçesinin asıl güçlü kalemleri ihracat, doğrudan yabancı yatırımlar ve turizm’dir. Bunların ülke ve uluslararası para ve sermaye piyasalar ile ticarette olumlu havayla ülkeye katkı sağlarlar. Örneğin, son dönemde net hata ve noksan gelirlerinin artmasında Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle özellikle Rusların Türkiye’ye yönelik para hareketlerinin rolü çok fazladır. Keza Batı’nın ambargosu nedeniyle Ruslar’ın Batı’ya seyehatlari İstanbul Havalimanı aracılığı ile yapılabiliyor. Zengin oligarkların yatları Bodrum’da konuşlanıp ekonomiye katkı sağlıyorlar. Tüm bunların değerlendirilmesi sonucu Dünya Turizm Örgütü Türkiye’yi “Turizm güçlü şekilde geri dönüyor” diye değerlendiriyor. Ekonomide iyileşmelerin sonuçları döviz gelirlerine yansıdığında ödemeler dengesi de iyileşme de görülebilecektir.
Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmelerin parametrelere yansıması sadece içerde yaşanan iyileşmelerle değil, uluslararası piyasalarda Türkiye’ye yönelik değerlendirmeler sonucunda belirlenir. Yazımızın önceki satırlarında değinilen konulara karşın Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Moody’s haftanın ilk günü Türkiye’nin kredi notunu B2’den B3’e indirdi ve ekonominin kredi görünümünü de negatiften durağana indirdi. Bunun anlamı cari açık konusunda da CDS primlerinde de iyileşmeler sürmesi gerekli ve ödenen dış borçlanmanın maliyeti de buna bağlı.
O nedenle sınırlı ekonomik ve finansal başarılarla ekonomik gücü yükseltmek mümkün değildir.