Cari açığın finansmanı Hazine borçlanmasından...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Ödemeler dengesinde ocak ayı özeti: "Hazine borçlanmasıyla kaynak yaratıldı ve cari açığa para bulunmuş oldu."

✔ Döviz hesaplarında sanal bir düşüş var. Düşüş, parite ve altın fiyatları kaynaklı.

✔ TÜİK bekleneni(!) yaptı. Birkaç ay önce oluşturulan istihdam ve fiyat kurulları lağvedildi.

Ocak ayında yaklaşık 1.9 milyar dolar cari açık verildi. Geçen yıla göre az da olsa bir gerileme var. Ama ocak ayının ödemeler dengesi tablosunda cari denge hesabından çok finans hesabı öne çıkıyor.

Finans hesabını hep iki bölümde düşünmek gerekir.

Bir, brüt hesap var. Yani döviz borçlanması ve ödeme ne olmuş, yabancı doğrudan yatırım ve portföy yatırımı yoluyla ne getirmiş, ne götürmüş; bu verilerin tutulduğu bölüm.

İkinci bölüm ise rezerv varlıklarla ilgili. Rezerve ekleme mi yapılmış, yoksa buradan bir kullanım mı söz konusu olmuş...

Bu ikisinin toplamı bize finans hesabının netini veriyor.

Ocak ayında brüt finans hesabında geçen yıldan çok farklı bir durum var. Geçen yıl ocakta portföy yatırımı, doğrudan yatırım ve diğer yatırımlar toplamında 2.1 milyar dolarlık bir çıkış yaşanmıştı. Bu yıl ise 1.6 milyar dolarlık bir giriş gerçekleşti.

Bu girişi sağlayan kalem, portföy yatımları. Portföy yatırımlarındaki girişin kaynağı ise Hazine'nin 3.5 milyar dolarlık borçlanması.

Yani ocak ayının özeti bu...

Hazine 3.5 milyar dolar borçlanmış, bu sayede portföy yatırımlarında 4.8 milyar dolarlık giriş olmuş. Hazine'nin yüksek tutarlı bu borçlanması sayesinde resmi rezervlerde de 3.6 milyar dolar artış kaydedilmiş.

Net hata ve noksanda da 3.8 milyar dolar gibi çok yüksek pozitif bir değer görüyoruz. Belli ki şimdilik nereye yazılacağı bilinmeyen yüklü bir tutar söz konusu. Bu 3.8 milyar dolar önümüzdeki aylarda ilgili kalemlere yavaş yavaş aktarılacaktır.

Borçlana borçlana ne hale geldik!

Yıllar önce pek popüler olan "Boş vere boş vere ne hale geldik" diye bir şarkı vardı. Biz de bu gidişle yakında "Borçlana borçlana ne hale geldik" diye dövüneceğe benziyoruz.

Hazine 3.5 milyar dolarlık borçlanmayla ocak ayını kurtardı. Peki ya şubat, ya mart ve sonrası? Diyelim güzel güzel borç bulduk, hem de ucuz ucuz bulduk. Bir gün bu borçları ödemek gerekmeyecek mi? O gün geldiğinde ödeme için yeni borçlanma peşinde mi koşacağız; yoksa, artık ne olacak, nasıl olacak ya da olacak mı bilmiyoruz, bu borçları ödeyecek kaynaklar mı bulacağız...

DOLAR DEĞER KAZANIYOR, DTH KÜÇÜLMÜŞ SAYILIYOR!

İlkokullarda Birinci Dünya Savaşı'yla ilgili bir ezberimiz vardı.

"Birlikte savaştığımız devletler yenilince biz de yenilmiş sayıldık."

Koskoca savaş tarihi bundan ibaretti. Ne bilelim çocukluk halimizle, demek ki doğrusu buydu!

Nereden nereye diyebilirsiniz. Doların özellikle euroya karşı her değerlenişinde döviz tevdiat hesapları sanal olarak gerilemiş görünüyor ya, aklımıza hep yıllar yılı beynimize kazınan bu kalıp geliyor.

"Dolar değer kazanınca DTH de azalmış sayıldı."

Merkez Bankası'nın dün yaptığı açıklamaya göre yurtiçi yerleşiklerin döviz hesapları mart ayının ilk haftasında 2.2 milyar dolar azaldı. Bu azalmanın 1.8 milyarı gerçek kişilerin, 441 milyonu da tüzel kişilerin hesabındaki azalmadan kaynaklandı.

Ama parite ve altın fiyatları işi bozuyor. Parite etkisinden arındırıldığında ve altın fiyatlarının etkisi düşüldüğünde gerçek kişilerin hesapları 143, tüzel kişilerin hesapları 254 milyon artmış. Yani toplamda 398 milyon dolarlık artış var.

Yabancı 10 milyonluk daha hisse sattı

Bu arada mart ayının ilk haftasında yabancılar 10 milyon dolarlık hisse senedi daha sattı. Böylece yabancıların kesintisiz devam eden satışları yedi haftayı bulmuş oldu.

Yabancılar geçen hafta DİBS'te ise 50 milyon dolarlık alım gerçekleştirdi.

TÜİK KEŞKE ŞAŞIRTSAYDI!

TÜİK'te tuhaf ama hiç şaşırtıcı olmayan gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Ahmet Kürşad Dosdoğru'nun şubat ortasında vekaleten atandığı başkanlık görevinden iki hafta sonra alınmasıyla başlayan süreçten söz ediyorum. Yeri gelmişken bir gerçeğin altını çizelim; bir göreve vekaleten atama yapılmış olması, atanan kişinin her an görevden alınmak üzere oraya getirildiği anlamını taşımaz. TÜİK'te son dört başkan zaten vekaleten görev yaptı. Yani 2016'dan 2021 başına kadar olan beş yıl boyunca bu görev vekaleten yürütüldü. Hem vekaleten atama uygulaması yalnızca TÜİK için geçerli değil ki; şu an birçok makamda vekaleten atananlar oturuyor.

Konumuz zaten asaleten-vekaleten atama değil.

TÜİK bünyesinde bir süre önce ağırlıkla akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığı iki kurul oluşturulmuştu. İşgücü ve fiyat istatistikleri danışma kurulları. Bu kurullar her türlü veriye ulaşabilecek ve söz konusu istatistiklerin daha iyi hale getirilebilmesi için önerilerini dile getirecekti.

Bir ya da iki kez belki toplantı bu kurullar, o kadar.

Bu kurullar TÜİK'in yeni yönetimi tarafından lağvedildi. Kimse şaşırmadı, o yüzden "TÜİK keşke şaşırtsaydı" diyoruz ya...

Bu arada bir yanlışı da düzeltelim. Bu kurulların görevde ancak iki hafta kadar kalabilen Ahmet Kürşad Dosdoğru'nun başkanlığı döneminde oluşturulduğu sanılıyor. Oysa bu kurullar bir önceki başkan olan Muhammed Cahit Şirin döneminde oluşturulmuştu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar