Çanlar ‘Varlık Barışı’ için çalıyor!
Caner Samancı
Vergi Müfettişi
24 Kasım 2023 tarihinde TBMM’ye sunulan 80 Maddelik kanun teklifinde vergi kanunlarını düzenleyen 10’un üzerinde madde söz konusu. Bu vergisel düzenlemelere göz attığımızda yaz başından bu yana uygulanan sıkılaştırıcı para politikasının beklenen etkilere ulaşması bakımından maliye politikası araçlarına başvurulduğunu gözlemliyoruz.
Maliye politikasının en önemli araçlarından birisi şüphesiz ki vergi politikası. Enflasyonla mücadelenin öne çıktığı mevcut para politikasında; talep yönlü enflasyona etkileri bakımından vergi gelirlerini artırıcı yönde regülasyonlara gidilmesi beklenilse de durum bu sefer öyle değil. Aksine istisnalar ile vergi harcaması artırılarak vergi gelirlerinin bir kısmından vazgeçildiği görülüyor. Peki, neden ve dahası, ne uğruna?
Nedenleri ile ilgili pek çok gerekçe sıralanabilir. Son dönemde Kurumlar ve Katma Değer Vergisi oranlarının hali hazırda artırılmış olması, özellikle ÖTV tarafında talebin de düşmesi dolayısıyla vergi artırımının vergi gelirlerini artırıcı değil azaltıcı etkilerinin öne çıkacağı gerçeği ve vergi artırımlarının enflasyonu artıcı etkisi akla ilk gelenlerden.
Yüksek faiz uygulamasının enflasyonun ilerlemesini önleyici etkisi bir hakikat. TL faizinin döviz bazında reel faiz getirisi bırakacağının ilk sinyallerini alıyoruz. Bu durumun yabancı fonların da ilgi ve dikkatini çektiğini gözlemlesek dahi şimdilik ‘bekle-gör’ pozisyonunda olan bu ilginin beklenilen düzeyde döviz girişine dönüşmediği söylenilebilir.
Tam da bu noktada, bu geçiş dönemi için karar alıcılar tarafında okların yerli sermayenin yurtdışında bulunan döviz varlıklarına yöneldiği görülüyor. Torba yasada bu amaç doğrultusunda yer alan ve özet başlıklar halinde aşağıya alınan düzenlemeler, yukarıda betimlemeye çalıştığımız resmi okuyucular gözünde de netleştirecektir:
- Kazancın tamamının Türkiye’ye getirilmesi halinde Yurtdışı iştirak kazançları için %50 vergi istisnası
- Kazancın tamamının Türkiye’ye getirilmesi halinde bazı hizmet ihracat kalemlerine yönelik kazanç indiriminin %50’den %80’e çıkartılması
- Kazancın Türkiye’ye getirilmesi anında uygulanan sosyal ağ gelirleri stopaj uygulamasının kapsamının genişletilmesi
- Döviz getirici ihracat faaliyetlerine belirli şartlar dahilinde %5 kurumlar vergisi indirimi
- Döviz talebini azaltan KKM’ye ilişkin kazançların tamamına uygulanan vergi istisnasının süresinin uzatılması
Ekonomik istikrarı sağlama ana amacına yönelik olarak para politikası araçlarındaki azalan seçeneklerin, döviz girişine yönelik olarak yeni arayışlara yönelttiğini anlıyoruz. Bu ‘yeni’ arayışlar; döviz arayışında olan ekonomi otoritelerinin geleneksel başvuru yöntemi olan ‘varlık barışı’ uygulamasını ikame edebilir mi? Tek başına hayır, devamı gelecek olan olası sistematik teşviklerle belki…
Her ne kadar varlık barışı uygulaması Türkiye’nin FATF’ın gri listesinden çıkarılmasına yönelik son dönemde yoğunlaşan çabalarına ket vuracak olsa da yukarıda değinilen nev’iden teşviklerin artırılması bu sefer ‘küresel asgari kurumlar vergisi’ filtresine takılacaktır.
Tüm bu iktisadi ve mali gelişmelerin bütüncül okumasını yaptığımızda, Geçici Maddelerle ve belirli süre sınırları içerisinde uygulama alanı bulmasına karşın 2008, 2013, 2019, 2020, 2022 yıllarında her seferinde yeni kanun teklifleriyle tekrar hayat bularak bir nevi süreklilik arz eden varlık barışı uygulaması için çanların yeniden çaldığı bir dönemin eşiğinde olduğumuz çıkarımını yapabiliriz. Ne dersiniz?