Çalışma hayatı kararsız, insanlarımız da şaşkın…  

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI

Mehmet Yalçındere, Kara Harp Okulu İşletme bölümünden 1981 yılında teğmen olarak mezun olan , 1982 yılında da 12 Eylül Darbesi'nin re'sen emekli ettiği genç subaylardan.

Kendi deyimiyle darbe mağdurluğundan doğan Ankaralı sanayici.

Ankara OSTİM’de konuşlanan , Güno şirketinin yönetim kurulu başkanı.

İşletmesinde, Otel buklet malzemeleri olarak tanımlanan, “Tekstil ürünlerinin laminasyonu, kesimi, baskısı, dikişlerinin yapılması, plastik hammaddelerden plastik ürünleri üretimi, baskıları, sabun ile kozmetik ürünleri”nin imalat ve pazarlamasını gerçekleştiriyor.

Mehmet beyle pazartesi günü   kendisiyle gerçekleştirdiğimiz uzunca telefon konuşmasında ;

sanayici ,iş insanı olarak  ülkemizde yaşanılan güncel ekonomiyi , kendi işletmesinde  yaşamakta olduğu sıkıntıları , kendi değerlendirmelerini  ve varsa önerilerini anlatmasını  rica ettim..

Mehmet bey sağolsun  konuştuklarımızla yetinmeyerek  bir kez de mail olarak göndermiş.

Bende yazdıklarının  noktası virgülüne dokunmadan  sizlerin bilgisine  sunuyorum..

Ülkemizdeki son bir yıllık dönemdeki enflasyonist ortamımızla döviz kurunun baskılanması ile gelişen finans sisteminin çok çeşitli ürünleri piyasaya sürmesi sonucunda ne yapacağını bilemeyen iş insanlarımız kadar işgücü piyasanın da dalgalanması ile çalışma barışı bozulmakla kalmamış, sürekli insanlarımızda mevcudu koruma, yoksullaşmadan az zarar görme ve kolay para kazanma yollarına sürüklemektedir.

Enflasyonun yüksekliği ile dövizin baskılanması nedeniyle çoğunluğun tutumu ise daha pahalılaşmadan alabilmek için özellikle ev ve araba sahibi olma, yeni eşyalar alarak öncelikle kredi ile yetmezse dövize bağladığı birikimlerini bozup ekonomide canlılığı sağlayıp gereksiz tüketimleri artırmıştır.

Seçimler öncesinde; asgari ücretin 5.500.-TL’den kısa sürede 8.500.-TL olarak belirlenip sonrasında yine yükseltileceğinin dillendirilmesi ile işgücü piyasasında çalışan eleman bulamama sorunumuz ciddiyet kazanmıştır.

 Bununla birlikte EYT’nin yasalaşması sonucu nitelikli ve deneyimli yetişmiş kişilerin EYT kapsamında işten ayrılmaları sonunda üretim sektöründeki eleman krizi derinleşerek çözümsüzlüğü ve işsizliği arttırmıştır. Alınan siparişlerin yapılamaması, hatta kalan çalışanlarla fabrikaların işlerini yapabilme becerileri azalmıştır. Kapanan işyeri ve fabrikalar kadar yeni girişimleri de engellenmiştir.

Sanayicilerimiz, sanayi ürünlerindeki fiyat dalgalanmalarına uyum sağlamada zorlanmasına karşın kararlılıkla sabırla üretimlerini sürdürmektedirler.

Bu gelişmelerle birlikte, başlangıçta asgari ücret düşük iken sabit kur ve düşük faizli kredileri alanlar ise taksitlerini ödemede zorlanır iken, kısa sürede her asgari ücret değişikliği ile diğer çalışanların da ücretleri arttırıldığı için kredi taksitlerinin ödemesini kolaylaştırdığı görenler de yeni yeni ev, arsa, konut, beyaz eşya, hatta döviz…gibi alımlara yönlendirilmiştir.

Yine mevcudu koruyup geleceğini korumaya çalışan özellikle işçi ve memur gibi insanlarımızın kredilerle, hatta kredi kartı nakit avansı çekerek döviz almaları birlikte kripto para kazanmaya ve bir çoğunu ise borsaya yöneltmiştir.

KOBİ Sanayicilerimiz ise günü anlayıp yarınını öngöremeden “günü kurtarma” ile zora giren üretimdeki tedarik zincirinin düzelmesi umudunu seçimlere bırakmıştı.

 İş insanlarımız ise sürekli çalışanları ile huzursuzluk içinde çözümler üretememeleri sonucu morali bozularak iş yapmama, işi bırakma duygularının esiri olarak finans piyasasında daha rahat para kazanmaya yöneltilmiştir.

 Hatta yeni yatırımlar ve üretimlerini geliştirmek yerine KKM yönlendirilmeleri sonucu cazibesine kapılmışlardır.

İş insanlarımızın üretimdeki bilgi ve becerilerine karşın, çalışma hayatında zorlanmaları sonucunda bankalardaki faizlerle yetinmemiş, etrafındaki arkadaşlarından duyumları kadar, medyadaki ekonomistler, bankacıların da yönlendirmesi sonucu finans piyasasında eğitimlerini geliştirerek finansal kazançların tadına vararak finans sektöründe sürekli arayışlarla finansal yatırımlara daha çok zaman ayırıp parasını değerlendirmeye başlamıştır.

 Sermayesi yeterli olmayıp kredilerle işlerini yürütmeye çalışan işyerlerinde ise yeni kredilerin alınamaması ve sürekli faizlerin yükselmesi ile ciddi sıkıntılar oluşmuş, bazı işyerleri kapanmıştır.

 Yatırımda yakalananlar ise ya yatırımı askıya almış ya da makine ve ekipman alımlarına ara verip üretime geçememişlerdir.

Özellikle borç ve kredilerini ödemekte zorlananlarla ödemeyenlerde ise işyerlerindeki iş kazaları sayesinde malulen emeklilik maaşı alabilme çabası kadar işverenlerinden haksız kazanç edinebilme çabası yaygınlaşarak mahkemelerde dava sayısı da artmaktadır.

Ülkemizdeki ekonomik ve siyasi gelişmelerin olumsuzluğu ile göçmenlerle üretimdeki eksik istihdamı kapatarak üretimlerini sürdüren sanayicilerimiz ise bozulan çalışma barışı nedeniyle çaresizlik içindedir. Hatta sayısı artan göçmenler nedeniyle sosyal yaşamımızda da endişelerimizi artırması ile yetişmiş bilgili ve donanımlı insanlarımızın yurtdışına kaçışındaki artışlar nedeniyle üretim ve projeler aksamakta, ihracatlarımız gecikmektedir.

Seçimler sonrasında ise yeni ekonomi yönetimi ile sürdürülen dolar ve faiz uygulamaları enflasyonu kontrol alabileceği güveni verse bile, sanayimizdeki üretim ve tedarik zincirlerimiz normale dönememiştir.

Yine kredilerin kullandırılmasındaki zorluklar kadar kredi kartlarındaki taksit sayısının azaltılması da tüketimlerin azalmasına neden olmaktadır.

 Dövizdeki yükseliş, yurtdışından gelecek turistleri ve ihracatı artırmış olsa bile, yurt içi tatilcilerimizin yurtdışını tercih etmeleri ile ekonomiye katkısı ise beklendiği kadar umut oluşturmamıştır.

Üretimin ve istihdamın normale dönüştürülebilmesi amacıyla iş insanlarından yeni yeni vergilerle cezalandırılması ile finans piyasasında cazip kazançlar kazanmaları yerine yatırımın ve üretimi destekleyen teşvik ve destekleri meslek örgütleri ve STK’larla yapılacak çalıştaylarla alınacak kararların yasal düzenlemelerine acilen ihtiyaç vardır.

Önerilerimden  birkaçı ise;

■ Zora giren çalışanların, iş kazaları ile iş insanlarından haksız kazanç elde etmemesi için AYM, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması"nı iptal etmesi ile yapılacak yasal çalışmada İş Kanunu ve İSG Kanununda arabuluculuk ve uzlaştırıcı uygulamaları ile birlikte işten kaynaklanabilecek işverenlere hapis cezaları tehdidinin ortadan kaldırılması gerekir.

 Hatta şirket sahibi ve müdürlerine şahsi olarak savcılık suç duyuruları ve açılacak ceza davaları ile birlikte ilgili Sigorta Poliçeleri ile güvence altına alınması yasal düzenlemesi sağlanmalıdır.

■ Yine SGK primlerini yatırılmasına karşın iş kazalarında işçinin kusurunun önemsiz olduğu kadar işverenin kusuru oranında tazminat ödemesi, hatta ayrıca SGK’nın tazminatı ödenmesi tehdidinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, tüm sektörlerde sigorta yapılması için uygulamadaki eksiklikler yetkili kurumlarca giderilerek ilgili Sigorta Poliçeleri ile güvence sağlanmalıdır.

■ Eleman eksikliğini giderebilmek amacıyla mesleki eğitimlerin cazibesi için teşvikler gözden geçirilip sürdürülen okul-sanayi işbirliğinin geliştirilememesi sorunu öncelikli çalışma konusu olup ilgili yetkilileri göreve davet ediyorum.

■ EYT nedeniyle genç yaşta emekli olanların yeniden işgücü piyasasına çekilmesinin teşvik edilmesi ile işverenlerin de çalıştırmasının teşvik edilmesi için SGK primleri ödenmemesi, kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemesi için ilgili yasal düzenlemelerin gecikmeden yapılması gerekmektedir.” Diyor değerli iş insanı , sanayici  Mehmet Yalçındere...

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar