Çalışanlarınızın yaratıcılığını iyiliğin gücü olarak harekete geçirin
IMPACT2030, 2015 yılında; özel sektör liderliğinde, Birleşmiş Milletler, kamu ve sosyal sektörlerin çalışan gönüllülüğü alanındaki global bir girişimi olarak hayata geçirildi. Misyonunu; çalışanların amaç ve tutkusunu dünyanın iyiliği için harekete geçirmek olarak tanımladı. IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi ise, çalışan gönüllüğünde aktif çalışmalar yürüten, insan kapitaline yatırım yapan şirketlerin katıldığı bir ağ. “Şirketlerin çalış anlarının becerileri, deneyimi ve yaratıcılığını iyiliğin bir gücü olarak harekete geçirdiğinde, dünyayı değiştirebileceğine inanıyoruz” diyen Etki Konseyi Başkanı ve Headline Diversity Kurucusu Arzu Pınar Demirel, “Konseyde özel sektör, sivil toplum ve akademiyi de buluşturuyoruz. Amacımız birlikte ve kolektif hareketle sosyal etkinin büyütülmesi” yorumunu yapıyor. Arzu Pınar Demirel ile Etki Konseyi’nin çalışmalarını konuştuk:
Aktive et, işbirliği yap ve ölçümle
“Üç stratejik önceliğimiz bulunuyor. Aktive et, işbirliği yap ve ölçümle. Aktive et bölümünde ‘Küresel Amaçlar İçin Çalışanlar’’ kaynaklarıyla sorumluluk bilincini yükseltmeye çalışıyoruz. Sektörler ve endüstriler arası işbirliğini kolaylaştırıyoruz. Küresel amaçlara yönelik insan kapitali yatırımlarının katkısını, çıktıları ve etkisini ölçümlemek üzere bir çerçeve ve protokol geliştirmek de üçüncü stratejik önceliğimiz. Bu kapsamda geçen yıl Türkiye’de çalışan gönüllülüğünün durumunu ve potansiyelini, küresel amaçlara etkisini gösteren bir haritalama projesi gerçekleştirdik ve sonuçlarını paylaştık. Eylül’de yeni bir çalışmaya başlayarak, insan kapitali yatırımlarının cinsiyet eşitliğine etkisini araştıracağız.”
Çeşitliliği sağlayan şirketler %36 daha yüksek başarı gösteriyor
“Çeşitlilik tüm farklılıklar ve benzerliklerin ortak karışımıdır. Tüm bireylerin adil ve saygılı davranıldığı, fırsatlara ve kaynaklara eşit erişime sahip olduğu ve kuruluşun başarısına katkıda bulunabilecekleri çalışma ortamının gerçekleştirilmesi de kapsayıcılıktır. McKinsey’in raporuna göre ekiplerinde çeşitliliği sağlayan şirketler yüzde 36 daha yüksek başarı gösteriyor. Çünkü artık insanlar kendilerini gizlemek, ortama uyum sağlamak, dışlanmamak için farklı biri gibi davranmak istemiyorlar. Fikirlerini, perspektifini çekinmeden paylaşmak ise inovasyona, yenilikçiliğe zemin oluşturuyor. Kurucusu olduğum Headline Diversity Türkiye’de sadece çeşitlilik ve kapsayıcılığa odaklanan ilk ve tek danışmanlık ve eğitim şirketi. Çeşitlilik ve Kapsayıcılık stratejisi ve programları tasarlıyoruz. Headline Akademi’de çalışanlara bilinçsiz önyargılar, toplumsal cinsiyet eşitliği, Çeşitlilik ve Kapsayıcılık, kapsayıcı iletişim ve liderlik eğitimleri veriyoruz.”
Amaçta köklü bir değişim zamanı
“Bugün içinde olduğumuz şartlar, dünyadaki bizim kontrolümüz dışındaki değişim yeni bir iş anlayışını da zorunlu kılıyor. Küresel iklim değişikliği, pandemi, mülteci akımı, doğal afetler gibi zorlu koşullarla her gün karşı karşıyayız. Toplumsal, çevresel ve ekonomik sorunlara iş dünyasının çözüm üretmesi bekleniyor. Örneğin Deloitte’ın Milenyal Kuşağı araştırması da, Edelman’ın Güven Barometresi de, insanların şirketlerin dünyanın sorunlarını çözebilecek kapasitede olduğunu ve sorumlu davranmaları gerektiğini düşündüğünü ortaya çıkardı. Bu insanlar çalışanlar, müşteriler, şirketin başarısının bağlı olduğu kişiler. Dolayısıyla artık iş modellerinde, iş yapma biçimlerinde, özellikle de amaçta köklü bir değişim zamanı.”
“Neden en büyük 500 kuruluşta, sadece 4 siyah CEO var?”
“KSS, sürdürülebilirlik, sosyal girişim, sosyal etki, sosyal fayda, kurumsal vatandaşlık pek çok kavramdan bahsediyoruz. Önemli olan kavramların nasıl hayat bulduğu. Arkasında bir zeka, strateji var mı? Bu çalışmalar ‘dışarıda’ mı bırakılıyor? Örneğin eşitlik alanında şirketin büyük bir sosyal etki yaratması hedefleniyor. Peki dünyaya eşitlik anlamında katkıda bulunulurken, şirketin içinde neler oluyor? Çalışanlar eşitliği şirket içinde hissediyorlar mı? Eğer bütünsel bir yaklaşım olmazsa, şirket bir yandan fayda yarattığını düşünürken, diğer yandan bir yöneticisi ekibinden bir kadına ‘hamile kaldı, işte performans gösteremez’ diye bir düşünceyle mobbing yapıyorsa, işten çıkarıyorsa? Eşitlik bu şirketin kültürüyle entegre olmamış, ancak dış iletişiminde kullandığı bir kavramsa… ABD’de George Floyd’un öldürülmesi, Siyahların Hayatı Değerlidir hareketini hızlandırdı. Şirketler çok büyük miktarlarda bağışlar yaptılar, bu alandaki sivil toplum kuruluşlarını desteklediler. Bir sosyal fayda yaratıldı. Yılın sonunda ise halk şunu sordu: ‘Eğer siyahlara o kadar değer veriyorsanız, neden en büyük 500 kuruluşta, sadece 4 siyah CEO var? Neden siyahları işe almıyorsunuz?’ Özetle şirketler samimi bulunmadı. Siyahları iş hayatına kazandırma programları sonrasında hız kazandı. Ancak önce tepki, sonra etki oluyor. Bu kavramlar doğru anlaşıldığında, tepki olmadan da, fayda yaratmak göz edilecek ve bütünsel yaklaşılacak.”
KSS değil, sosyal ve çevresel alanlarda etki yaratmak gerek
“Dünya alarm veriyor. 2015 yılında Birleşmiş Milletler’e üye tüm devletler tarafından imzalanan 17 sürdürülebilir kalkınma amacı da, 2030 yılına kadar çözüm bulunması gereken kriterleri ortaya koydu. Bu amaçlara, herkes harekete geçerse, ulaşabiliriz. Özel sektörde kurumsal sosyal sorumluluk, ya da bağışla değil, sosyal ve çevresel konularda daha yüksek etki ve erişimi sağlayacak çalışmalara ihtiyaç vardı. Dolayısıyla etki yatırımları da bu alandaki ihtiyaçlara paralel arttı. Türkiye’de de başladığını görüyoruz. Ancak mevzuat, finansal yatırımlar açısından ilerlenecek konular var. Bu alanda ileri ülkeler ABD ve Kanada seviyesinde henüz değiliz.”