Büyüme bu yıl yüzde 5’e nasıl ulaşır?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Bu köşede dün 2020’de neler olup olamayacağını irdelerken büyüme hızında yüzde 5’e ulaşma konusunda pek zorlanılmayacağını dile getirdik. Aslında bunu çok önce de ifade etmiştik, bu yeni bir görüş değildi.

Yaygın görüş, geçen yıl yüzde 0.5 düzeyinde tahmin edilen büyüme hızından sonra bir anda yüzde 5’lik büyümeye erişmenin zor olacağı yönünde. Biz ise tam tersine yüzde 5’e ulaşmakta fazla zorlanılmayacağını dile getiriyoruz ve bunu söyleyince “Bu nasıl sağlanacak” sorusuna muhatap oluyoruz. Yanıtlamaya çalışalım...

Geçen yılın ortasından itibaren ilk olarak enflasyon verisiyle başlayan bir etkiden söz ediyoruz. Baz etkisinden... Kimi zaman fazlasıyla işe yarıyor baz etkisi, kimi zaman olumsuz etki yapıyor.

Geçen yıl 2018’in yüksek oranlarının devreden çıkıp yerlerine daha ılımlı oranların girmesiyle enflasyonun nasıl gerilediğini gördük. Enflasyon aydan aya değişimde gerilemedi; mevsimsel dalgalanmalarla her zamanki artışları gördük. Oysa her zamanki gibi olmayan artışlar 2018 yılındaydı ve onlar devreden çıktığı için de yıllık bazda normale döndük.

Baz etkisinin nimetlerinden bu kez büyüme hızında yararlanacağız. Hepsi bu!

Bu yıl büyüme hızımızı birden yukarı tırmandıracak gelişmeler beklendiği yok.

Bize büyüme hızını veren GSYH büyüklüğü özünde üretimdir. Biz bu yıl neyin üretimini tırmandıracağız ya da ne yaparak tırmandıracağız ki... Yok öyle bir durum.

İşte en büyük iki projemiz İstanbul'a kanal yapmak ve yerli otomobil imal etmek. Bu projelere yarın başlasak, en az on yıllık bir yatırım süresi söz konusu. Gerçekleştirilebilir olup olmadıkları, gerekli olup olmadıkları bir tarafa, bu projelerden 2020 büyümesine bir hayır yok.

Öyleyse ne olacak da büyüme yüzde 0.5'ten yüzde 5'e çıkacak?

Bu orana erişmek için çok hızlı bir büyüme yakalamaya gerek yok ki. Çelişki gibi görünebilir bu son cümlemiz. Kastettiğimiz şu:

“Biz normal üretim düzeyini yakalasak bile bu yıl yüzde 5 büyümeye ulaşma şansımız oldukça yüksek.”

Baz etkisi ne güne duruyor

Türkiye geçen yıl 2018’e göre ilk çeyrekte yüzde 2.3, ikinci çeyrekte yüzde 1.6 küçüldü. Dolayısıyla bu yıl 2018’in ilk iki çeyreğindeki kadar bir GSYH büyüklüğü oluşsa bile geçen yıla göre belirgin bir artış sağlanacak.

Geçen yıl üçüncü çeyrekte yüzde 0.9 büyüdük. Son çeyrekte ise yüzde 4.5-5.0 arasında bir büyüme bekleniyor. Böylece yılı yüzde en az yüzde 0.5 düzeyinde bir büyüme ile kapatacağız.

Sihirli oran yüzde 4...

Bu yılın büyümesinde sanki sihirli bir oran var; yüzde 4...

Bu yıl ilk iki çeyrekte 2018’in aynı dönemine göre, son iki çeyrekte ise geçen yılın aynı dönemine göre aynı oranda, yani yüzde 4 büyüme gerçekleştiği takdirde yılı yüzde 5 düzeyinde bir büyüme ile kapatacağız.

Bu, bugünün varsayımı tabii ki. Hani klasik bir laf var ya, “Burası Orta Doğu, burası Türkiye” diye, her an yeni bir gelişme ile her şey altüst olabilir, tüm tahminler boşa çıkabilir.

Yüzde 5 olabileceğin en iyisi

Büyümeye ilişkin bu varsayım olabilecek en yüksek orana işaret ediyor. Bunu görmek gerekir. Dün de değindiğimiz gibi asıl zorluk gelecek yıl yaşanacak.

Ekonomi bu yıl yüzde 5 büyümeyi yakalayabilir, ama 2021’de yine aynı orana erişmek hiç de kolay olmayacak.

Türkiye ekonomisinin gelecek yıllarda da yüzde 5’lik büyümeyi sürdürebilmesi için yeni hikayeye, yeni hikayelere ihtiyaç var.

Sahi bu nasıl olacak ki?

Nedir yeni hikayemiz, hikayelerimiz?

Yok değil mi! Şu koşullarda olamaz da zaten.

Önümüzdeki günlerde bilginize sunmak istediğimiz bir gösterge var. Ne kadar dış kaynak sağlayabilmişiz, ne kadar büyümüşüz; aradaki ilişkiye bakmak istiyoruz. Nasıl bir tablo oluştuğunu tahmin etmek zor değil. Dış kaynak bulunca büyümüşüz, kaynak yoksa yerimizde saymışız. Peki şu koşullarda dış kaynak bulma şansımız var mı?

Artık inşaat bizi büyütmüyor, zaten şimdiye kadar da gerçek anlamda büyütmedi ya... Ama kaygı verici olan hala çıkışın inşaatta olduğunun sanılması ya da çaresizlikten buna inanılıyor gibi yapılması...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar