Büyük şehir mi, küçük şehir mi?
Büyük şehirler ile küçük şehirler bir çok açıdan mukayese edilir; hayat pahalılığı, solunabilir hava-içilebilir su, erişim kolaylığı, insani ilişkiler, iş imkanları, sosyal yaşam gibi. Terazinin kefesi kişinin beklentilerine göre bir o yana iner bir bu yana çıkar(dı). İnternetin yaygınlaşması, uzaktan iş yapabilme kolaylığı, dijitalleşme, hele son yaşanan salgın sonucu edinilen yeni deneyimler eski karar kriterlerinin değişmesine yol açtı. Peki, küçük şehir yönetimleri bu gelişmenin farkında mı? Eğer farkındalarsa şehirlerinin geleceği açısından süreci ne denli başarıyla yürütüyorlar?
Daha küçük yerlere yerleşme akımı artarak sürüyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre genel nüfusun %46’sı başka bir yere yerleşme niyetinde. Emeklilik hayali yeni bir yere taşınmak iken bu hayal şimdi daha genç, aktif nüfus için geçerli. “Küçük bir yerde ne iş yaparsın?” başlıklı onca akıl veren yazı kaleme alınmış. Bu önerilerde kahvehane, giyim -kuşam butik, unlu mamuller, özellikli gıda ürünleri, jimnastik salonu, kuaför – berber, dondurmacı, çiçekçi, kırtasiye – kitapçı gibi bilinen işler sıralanıyor. Yenilikçi, yaratıcı işler bu sitelerde yer almıyor. Halbuki girişimciliğin artık bir büyük şehir efsanesi olmadığı, çaresizliğin, kısıtlı imkanların itici gücü ile ne cevherlerin meydana çıktığı da bir gerçek. Özellikle Hindistan bu konuda başı çekiyor. Akla gelmeyen yerlerde başarı hikayeleri yazılıyor; mobil aplikasyonlar, oyunlar, yazılım hizmetleri, küçük domuz çiftliklerini bir araya getirip ürünlerini değerlendiren Arohan, dijital dönüşüm rehberi Robosoft gibi yüzlerce yenilikçi girişim ya nehir kenarında, ya da Himalaya eteklerinde küçük yerleşimlerde filizlenmiş, boy vermiş durumda.
Girişim ekosistemini kurma başarısı gösteren her küçük yer bir girişimcilik merkezine dönüşebiliyor. Bir kaynağa göre küçük şehirlerin bu alanda üstünlükleri şunlar:
- Girişimcilerin küçük şehirlerde iş ilişkisi ve sosyal ağ kurması daha kolay ve hızlı
- Küçük şehirlerin katlanılabilir, üstesinden gelinebilir sorunları ve maliyetleri var
- Girişimcinin küçük şehirlerde göze batması, fark edilmesi daha mümkün
Daha küçükler bir yana, ülkemizde nüfusu 50 bin ile 100 bin arasında 108, nüfusu 100 bin ile 200 bin arasında da yaklaşık 100 ilçe, yani şehircik var. Bu yerlerin genç nüfusu İstanbul başta olmak üzere, hayallerini gerçekleştirebileceğini varsaydığı büyük şehirlere göç ediyor. Kimi başarıyor, kimi büyük şehirlerin zorlukları ile başa çıkamayıp hayallerini yarı yolda terk edip siniyor. Bırakın bu nüfusa sahip olmayı, dünya ziyaretçi, yatırımcı ve yetenek cezbetme açısından çok daha küçük yerleşimlerin başarı hikayeleri ile dolu.
Büyük şehirlerimiz göç nedeniyle büyük sorunlar yaşarken yüzlerce küçük şehrimizin bu konuda bilinen, kanıtlanmış hiçbir stratejisi bulunmuyor. Aslında ortam her zamankinden daha uygun. Son salgın tüm paradigmaları alt-üst etti. Dijitalleşme neredeyse her işi merkezden uzakta yapmayı kolaylaştırdı. E-ticaret gelişti, olgunlaştı. Kargo şirketleri bir çift çorabı bile neredeyse 24 saatte teslim ediyor (ben tanık oldum!). Meyve – sebze daha ucuz, insani ilişkiler daha içten. Küçük şehirler göreceli üstünlüklerini kullanabilmeli, girişimcilik eko sistemini var edebilmeli, hiç değilse kendi insanı için umut olmalı, onları kaybetmemeli.
Haftanın Kasabası: NELSON, KANADA
NELSON, Kanada’nın İngiliz Kolombiyası bölgesinde, ABD sınırına yakın bir yerde bulunan 10,000 nüfuslu bir kasaba. Eğer iş bulabilse çok kişinin yaşamayı hayal ettiği şirin bir şehircik. Altın ve gümüş madenciliği döneminde yıldızı parlayan kasabanın ekonomisi kaynağa bağlı gelgitlerden yorgun düşmüş, büyük şehirlerin çekiciliği karşısında genç nüfusunu kaybetmiş, yenik düşmüş.
Greg Malpass gibi burada doğmuş, büyük şehirlerde kariyer yapmış öncülerin kasabaya yerleşmesi sonucu yenilikçi işler gelişmeye başlamış. Eski postane binası “Nelson İnovasyon Merkezi”ne dönüştürülmüş, yenilikçi fikirlerin havada uçuştuğu bir yer haline gelmiş. Bu gelişme çevredeki üniversitelerin de gözünden kaçmamış, eğitim işbirlikleri kurulmuş. Şu anda kasaba ve bölgesine 7 bin teknoloji girişimcisi ve çalışanının yerleştiği kabul ediliyor.