Bursa’nın dönüşümüne kriz freni…

Ömer Faruk ÇİFTÇİ
Ömer Faruk ÇİFTÇİ BURSA'dan

Lokomotif sektörleri otomotiv, tekstil ve makine yaşanan ekonomik dalgalanmalardan belki de ilk kez aynı anda etkilendi. Geçmiş yıllarda bir sektör sorun yaşarken diğerleri tolere ederdi. İç Pazar daraldığında ihracat farkı kapatırdı. Bugün sabit maliyetlerin olağanüstü artışı iç pazarda özellikle Çin’e karşı rekabeti imkansız hale getirirken dış pazarlarda yaşanan daralma ve döviz kurundaki stabil durum firmaların ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Lokomotif sektörlerdeki daralma kenti aşağı çekiyor. Üretim, ihracat var ama karsızlık sermayeleri tüketiyor. Özsermayesi güçlü olmayanların ayakta kalma şansı gittikçe azalıyor. İş insanları dayanacak güçleri kalmadığını hükümetin finansa erişim konusunda kolaylık sağlamasını ve dövize uygulandığı düşünülen baskının biran önce sonlandırılmasını talep ediyor.

Ekonomik kriz dönemlerinde en çok konuşulan konu iflas ve konkordatolardır. Bursa’da da konkordato söylentilerinin ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki adı anılan firmalar gerçekten böyle bir duruma düşse Bursa ve ülke ekonomisi ciddi hasar alır. Ama bu söylemlerin gerçekle ilgisinin olmadığını söylemekte yarar var. Yaşanan krizde ön almaya çalışan firmaların aldığı kararlar bazı kesimleri mutsuz ettiği için ortaya bu tür yıpratıcı söylentiler atılıyor. Ama bunun ne Bursa’ya ne de ülkemize bir yararı yok.

Bursa katma değerli üretimde ülke ortalamasının üzerinde üretim yapıyor. Ama uluslararası rekabette günümüz şartlarında bu yeterli değil. İş insanlarımız farklı lokasyonlarda daha büyük alanlarda aynı üretimi yapmaktan vazgeçmeli ve yüksek katma değer oluşturacak üretimlere yönelmeli. Şunu kabul etmeliyiz ki son yıllarda uygulanan ekonomik politikalar iş insanlarını üretimden çok farklı alanlara yönlendirdi. Büyük fotoğrafa baktığımızda Bursa’da firmalar zayıflarken kişilerin servetlerinin arttığını görüyoruz. Bu durum rakamlardan da görüleceği üzere kentin beklenen atılımı yapmasını engelliyor. Bursa’da 200’e yakın Ar-Ge merkezi var, ihracatımız son 5 yılda 13-18 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Demek ki bu merkezlerde yeterince Ar-Ge yapamıyoruz. Gerçek anlamda katma değere yönelik Ar-Ge yapmış olsaydık bugün çok daha iyi yerlerde olabilirdik.

Bursa’nın bir de deprem gerçeği var. Marmara Bölgesinde olası bir depremde Bursa yıkılırsa ülke ekonomisi diz çöker. 2000 öncesi inşa edilen sanayi yapıları büyük risk teşkil ediyor. Yabancı ortaklı firmalar bunun farkında ve tesislerini depreme karşı güçlendirerek dirençli hale getiriyorlar. Fakat sanayinin büyük bölümünün gündeminde böyle bir konunun olmaması endişe verici!

Bursa, krizden güçlenerek çıkabilir mi? Bursa’nın krizi aşması için; sanayide inovasyon, üretimde verimlilik artışı, yeni pazar stratejileri ve yeşil dönüşüm gibi adımlara odaklanması gerekiyor. Özellikle otomotiv, makina ve tekstil gibi geleneksel sektörlerin teknolojik dönüşümü ve sürdürülebilir üretim modeline geçişi, Bursa’nın krizden güçlü̈ çıkmasını sağlayabilir.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar