Bürokrat “kaplumbağa” gibidir…
Bürokrat, her zaman olduğu gibi yine siyasetin malzemesi…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta Merkez Bankası Başkanı’nı ziyareti ve arkasından yaptığı çok önemli çıkışla bürokrat yine topun ağzında.
Aslında bürokrat ve bürokrasi konusunda söyleyeceğimiz şeyler çok.
Zira mesleki yaşamımızın tam 30 yılının geçtiği bürokrat geçmişimiz var. Bürokrasinin 10 yılı denetim tarafında ve 20 yılı da daire başkanlığından birden fazla müsteşarlığa kadar en tepe yönetiminde geçmiş bir 30 yıl. Üstelik birbirinden ayrı 5 ayrı kurumda. 24 Ocak 1980, 5 Nisan 1994 kararlarından Şubat 2001 krizine kadar çok ciddi ekonomik krizlerin ve istikrar politika tedbirlerinin içinde olarak…
Bürokrasi ve bürokrat neden önemli?
Eğer ortada dar anlamda devlet veya daha geniş anlamda bir kamu yönetimi varsa orada mutlaka bürokrasi vardır. Zira devletin veya kamu yönetiminin sağlıklı işlemesi ve yaptıklarının denetlenmesi için önceden tanımlanmış kurallar olmak zorundadır. Yani devletin yönetiminde kurallar veya daha hukuk ifadesiyle mevzuatın bulunması şarttır. Hatta bu mevzuatın başında da anayasalar gelir, hukuk kaynakları hiyerarşisinde hemen tüm hukuk kaynakları devreye girer.
Bu kuralların işleyişi, değiştirilmesi ve kaldırılması da yine kural içinde olur. Bürokrasinin başındaki kişinin ve hatta devletin başının keyfine göre işleyiş şekillenmez. Kuralın içeriği ne olursa olsun, bunun oluşturulması bir süreç veya düzen gerektirir.
Çünkü bürokrasinin temelinde kamu hizmetinin ifası yatar. Dolayısıyla kamu hizmetinin sağlıklı işleyişi için de kurallar gerekir. Kamu hizmetini ifa eden bürokrasinin denetlenmesi de bu açıdan önem taşır. Bu noktada da kamu yararı söz konusudur.
Aslında konu çok uzun ve hem de hukuki, ekonomik, sosyal, sosyolojik, felsefi, siyasi yönleri olan bir konu…
İşte tam bu noktada da bürokratın niteliği öne çıkar. Kamu hizmetini gören bürokratın hukuk güvenliği içerisinde ve ilgili mevzuat çerçevesinde görevini yapması beklenir. Bürokratın ilgili mevzuat içerisinde kalması önemlidir, ancak bürokratik engel çıkarmaması da bir başka yönüyle çok önemlidir. Cumhurbaşkanının geçmişte uzun yıllar boyunca “bürokratik oligarşi” olgusundan yakınması bunun içindir.
Peki, günümüz bürokrasisi ne durumda?
Bürokraside “liyakat” ve “sadakat” ve günümüz bürokrasisindeki durum…
Bürokrasi olunca o işleri yapan ve yöneten ve dolayısıyla onu yürüten de bürokrat vardır. Aslında bürokrat da kamu yararı adına kamu hizmetini ilgili mevzuat ve düzenlemeler çerçevesinde yerine getiren oyuncudur. Bürokrat olmasa bürokrasi çalışmaz.
Bürokraside hukuk kuralları geçerli olduğuna göre bürokratın da bu kuralları bilen ve uygulayan konumda olması aranır ki bu “liyakat” demektir. Yani bürokratın liyakat sahibi birisi olarak işini doğru yapması beklenir. Liyakat sahibi bürokrat aynı zamanda dürüst ve duruşlu haliyle işini mevzuat çerçevesinde yapar. Kendi etnik yapısını, sosyal konumunu, siyasal görüşünü hiçbir şekilde işine yansıtmaz; zira liyakat bunu gerektirir.
Oysa başka bir bürokrat tiplemesi de vardır ki o da “sadakat” niteliği ile adlandırılır. Bürokratın, kendisini göreve getiren iradeye ve/veya mensubu bulunduğu yapıya karşı bağlılığını ifade eder. Ne yazık ki burada bilgi ve hukukun yerini körü körüne bağlılık alır. Aslında sadık diye geçinen bürokrat siyasetin yükünü almaz, siyasete yük olur. Buna karşın liyakat sahibi bürokrat yanlışı ve doğruyu ayırarak işini doğru yapar ve sonunda mevzuat içerisinde kalarak siyaseti yanlışa yönlendirmez. Dolayısıyla da bürokrat siyasete hedef veya malzeme olmaz.
AK Parti iktidarları bu konuda doğru olanı yapamadı ve dolayısıyla başarılı da olamadı. Hep sadakati öne çıkardı, bürokrat da boyunu aşarak ve hatta rol çalarak siyasetçiyi savunmaya yöneldi.
Sonuç ortada. Liyakatten uzak ve sadakat endeksli, ne yazık ki siyasete yük olmuş bir bürokrasi…
Bürokratın temel refleksi nedir?
Aslında siyasetin ve siyasetçinin bu noktada unuttuğu olgu ve gerçekler var.
Bürokrat adeta kaplumbağa gibidir.
- Kaplumbağaların ömrü uzun olur, nitekim bürokrasinin de ömrü uzundur;
- Kaplumbağalar yavaş hareket etmeyi sever, bürokrasinin de statükodan gelen yapısıyla hızı sevmediği açıktır;
- Kaplumbağalar bir tehlike karşısında kafasını, ayaklarını kabuğunun içine çekerek tehlikenin geçmesini bekler, bürokrat da aynen böyledir.
Yani bürokrat da tehlikeyi görünce temel refleks olarak gizlenir. Şimdi artık seçimlere ilişkin sürenin daraldığı ve dolayısıyla bir takım tehlikelerin arttığı bir dönem olduğu için bürokrat da gizlenmeye başladı bile. İşlerin çok da iyi gitmediğini bilenler bilir.
Açıkçası biraz farklı bakılırsa bürokrasinin niyeti ve tavrı çok iyi anlaşılır. Dolayısıyla bürokrata değil, mevzuat ile şekillenen bürokrasiye güvenmek daha doğrudur.