Bugünün ekonomik tablosuna bakın, karar verin…
Bir yandan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bağlı olarak gelişmeleri izliyoruz. İnsan hakları konusunda temel metinler, hukuk reformu ve ekonomi ile ilgili düzenlemeler ve daha da önemlisi Anayasa konusunda olduğunu görüyoruz.
Bir yandan da ekonomide gerçekleri yaşıyoruz.
Şimdi bu gerçeklere bir bakalım. Yani bugünün ekonomi tablosunu bir görelim. Böyle bir tablodan ne çıkar diye düşünelim.
Dolar, ister FED kaynaklı olsun isterse içeriden kaynaklı olsun, rally yapmaya başladı. Almış başını gidiyor. Kısa bir süre önce 6.80 liraya kadar gerileyen doların 7.78 lirayı zorladığı görülüyor. Analistler doların düşüşünü artık fazla öngörmüyor.
Döviz kuru beklentisi 2021 sonu itibariyle 7,78 lira. Yılın daha üçüncü ayının başında bu beklentinin gerçekleşmeyeceği anlaşılıyor. Ancak, bu tahmini yapan sadece 60 kişinin 46’sının finansal sektörden gelenler olduğunu unutmamak gerekiyor.
TÜFE’nin, damadın gönderildiği ve yeni umutlar (!) olarak Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanının değiştirildiği Kasım öncesinde yüzde 11.89 iken şimdi Şubat sonu itibariyle yüzde 15.61’e dayandığı görülüyor. Enflasyon tahminleri ne yazık ki yukarı yönlü revize ediliyor.
Faiz oranı, Merkez Bankası tarafından belirlenen yüzde 17 ile önce heyecan yarattı. Bankaların Türk Lirası mevduat faizi de yüzde 16-17 dolayında şekillendi. Ancak yükselen enflasyon nedeniyle reel faiz imkanı kalmadı. Yani parasını faize yatıranlar net getiri elde edemez hale geldi. Şimdi gözler Merkez Bankasının 18 Mart tarihli PPK kararında. Faizlerin artırılıp artırılmayacağı merak konusu. Kanımca çok mümkün görülmüyor ama umarım piyasa sinyalleri algılanır.
ÜFE dediğimiz üretici fiyatları endeksi, adeta TÜFE’nin ayak sesleri veya öncü depremi olarak Şubat sonunda yüzde 27’yi aşıyor. Bunun anlamı, önümüzdeki birkaç ay sonrasında TÜFE’ye yansıyacak ve dolayısıyla enflasyonun yükselmesini tetikleyecek gösterge olması.
Ödemeler dengesi, bildiğimiz açık halini sürdürmeye devam ediyor. Eylül 2019’dan bugüne yaklaşık 1.5 yılda sürekli artış sergiliyor ve en son 36.7 milyar dolara çıkıyor.
Kapasite kullanım oranı, düşüş yönünde seyrini sürdürüyor.
Döviz tevdiat hesapları bir türlü çözülmüyor. Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin mevduat bankalarıyla katılım bankalarındaki döviz mevduat tutarları bir türlü düşmüyor. TCMB verilerine göre 26.2.2021 tarihli döviz tevdiat hesabının hala 232.6 milyar dolarda çakılıp kaldığı görülüyor.
Bu hesapların alt açılımlarında da ilginç tablolar ortaya çıkıyor.
- Mevduat bankalarındaki gerçek kişilerin döviz mevduatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.6 artmışken, artan faizlere ve düşen dolara rağmen, yıl başından bugüne yüzde 0.7 düşmüş.
- Aynı şekilde tüzel kişilerin döviz mevduatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.3 artmışken, artan faizlere ve düşen dolara rağmen, yıl başından bugüne yüzde 2.3 düşmüş.
- Ancak katılım bankalarındaki gerçek ve tüzel kişilerin mevduat hareketleri çok farklı oluşuyor. Örneğin gerçek kişilerin mevduatı bir yılda yüzde 36.8 ve tüzel kişilerin mevduatı da yüzde 27.3 oranında artmış görülüyor. Hatta özellikle tüzel kişilerin mevduatının yılbaşına göre de yükseldiği anlaşılıyor.
Görüldüğü gibi döviz tevdiat hesaplarında bir çözülme olmadığı gibi özellikle katılım bankaları mudilerinin refleksinin farklı oluştuğu anlaşılıyor.
Bu tabloya işsizlik, bütçe, vergi gelirleri, reel sektör, sıcak para, yabancı sermaye gibi göstergeleri eklersek tablonun daha da çarpık hal alacağını görürüz.
Şimdi bugünkü ekonomik tabloya bakın ve ona göre karar verin!...