Bugün sel, yarın kuraklık
✔Türkiye’de son 10 yılda her yıl yaklaşık 100’den fazla sel olayı yaşandı. Sadece 2022 yılında aşırı yağışlara bağlı olarak 346 sel gerçekleşti. Sel felaketi, depremden sonra en büyük can ve mal kaybına neden oluyor. Bir yanda seller yaşanırken, diğer yanda yüzyıl sonunda, Türkiye’nin yüzde 30’undan fazlasının ‘kurak’ veya ‘yarı kurak’ olması söz konusu.
Greenpeace verilerine göre, Türkiye’de 2000’li yıllardan bu yana sel olaylarında artışlar izleniyor. Son 10 yılda her yıl yaklaşık 100’den fazla sel olayı yaşanmış durumda. Sadece 2022 yılında aşırı yağışlara bağlı olarak 346 sel gerçekleşti.
Ülkemizde görünen afetler içinde sel felaketi, depremden sonra en büyük can ve mal kaybına neden oluyor.
İklim değişikliği ve sıcaklık artışlarına bağlı olarak buharlaşmalar, su döngülerini değiştiriyor, yağışların şiddetini, sıklığını ve görüldüğü yerleri etkiliyor ve şiddetli seller yaşanıyor. Bunlara ek olarak, yanlış kentleşme ve yetersiz altyapılar, sel felaketlerinin ölçeğini ve şiddetini artırıyor.
Son günlerde İstanbul, Kırklareli ve Samsun’da meydana gelen sağanak yağışlar nedeniyle birçok ev ve iş yerini su bastı, cadde ve sokaklar göle dönüştü ve ne yazık ki beş kişi yaşamını yitirdi.
Sellerin yanı sıra, aynı zamanda yağış rejimlerinin düzensizleştiği ve kuraklık riskinin yükseldiği bir zamandan geçiyoruz. Türkiye’nin tarım havzalarına düşen yağış miktarı yüzde 30 azaldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2023 Yılı Temmuz Ayı Alansal Yağış Raporu’na göre, bölge geneli yağışlarda Karadeniz Bölgesi dışında tüm bölgelerde azalma kaydedildi. Yağışlarda normale göre en fazla azalma yüzde 97 ile Kilis’te yaşandı. Akdeniz Bölgesi’nde ise yağışlarda normale göre yüzde 50 azalma gerçekleşti.
Türkiye’nin yüzde 30’undan fazlası ‘kurak’ veya ‘yarı kurak’ olacak
Bir yanda sellerde artış yaşanırken, diğer yanda Türkiye çok ciddi bir kuraklık riski ile karşı karşıya. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı tarafından kaleme alınan yeni bir çalışma, iklim değişikliğinin Türkiye’deki kurak iklim koşullarını nasıl etkileyeceğini inceliyor. Çalışmaya göre, tüm ülkede nemli koşullar azalırken, yarı kurak veya kurak koşullara doğru kayma yaşanacak. Yüzyıl sonunda, Türkiye’nin yüzde 30’undan fazlası ‘kurak’ veya ‘yarı kurak’ olarak sınıflandırılacak. En çok etkilenecek bölgelerin ise Orta ve Güneydoğu Anadolu olması bekleniyor.
Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı, “Kuraklık koşullarını ve gelecekte beklenen değişiklikleri inceleyen yeni çalışmalar, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz Havzası’nda kuraklıkların sıklığında ve şiddetinde artış öngörüyor. Azalan yağışlar ve yükselen sıcaklıklar, kuraklık konusunda dünyanın en riskli bölgelerinden biri olarak tarif edilen Akdeniz Havzası’nda, yarı kurak veya kurak koşullara doğru kayma yaşanmasına neden oluyor” yorumlarını yapıyor.
Yavaşlı’nın “2041 yılından sonra kurak iklim koşullarının tüm Türkiye’de artacak” sonucunu ortaya koyan çalışmasına göre, kuraklık artışı en fazla Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’in bazı bölümlerinde yaşanacak. Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinin de ciddi şekilde etkileneceği hesaplanıyor.
Marmara ve Doğu Anadolu’da nemli koşullar azalacak
Çalışma; 1981-2010 yılları arasında Türkiye’nin neredeyse yarısının yarı-kurak olduğunu tespit ediyor. Yarı-kurak alanlar, özellikle Marmara Bölgesi’nin batısında, Ege Bölgesi’nin büyük kısmında ve Orta ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunuyor.
Çalışmaya göre, ülkenin yüzde 42’si ‘nemli’ iken, yüzde 8’i ise ‘çok kurak’. Bu kurak alanlar ise çoğunlukla Orta ve Güneydoğu Anadolu’da yer alıyor. Ancak yapılan çalışma, iklim değişikliği nedeniyle, tespit edilen kurak alanlarda artış olacağını ortaya koyuyor.
Artan kuraklığın sebebi insan kaynaklı iklim değişikliği
Yavaşlı, “Kuraklık olaylarının sıklığını ve şiddetini artıran iklim değişikliği, su kaynakları, tarım ve doğal ekosistemler üzerinde ciddi baskılara neden oluyor. Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele, aynı zamanda kuraklıkla da mücadele anlamına geliyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz bölgesi, kuraklık tehlikesi söz konusu olduğunda dünyanın en riskli bölgelerinden biri. Bölgedeki sıcaklık artışı, dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor ve şimdiden 1.5C’yi aşmış olabileceği değerlendiriliyor” diyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM POLİTİKALARI GELİŞTİRMEK ŞART
Gelecek projeksiyonlarına göre, kuraklık ve çölleşmeye karşı zaten savunmasız olan Türkiye, yeraltı su seviyelerinde azalma, ekosistemlerin zarar görmesi, biyoçeşitlilik kaybı ve gıda güvensizliği gibi birçok ciddi etkiyle karşı karşıya kalacak. Ancak kuraklık koşullarındaki değişiklikleri daha iyi anlamak ve yönetmek, Türkiye’nin iklim değişikliğine dayanıklılığını artırabilir; su kaynaklarını, ekosistemleri ve tarımı koruyabilir; artan kuraklığa karşın nüfusun refahını sağlayabilir. Bu çalışmanın bulguları da, kuraklığın, su kaynakları yönetimi, tarımsal planlama ve uyum stratejileri üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Yavaşlı şöyle diyor: “Artacak kuraklık koşullarına uyum için yapılması gerekenlerden biri, su yönetim planlarını, iklim modellemelerini dikkate alarak güncellemek ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvenceye almak. Su kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlayacak önlemler almak ise bir diğer önemli adım. Bunun için izlenebilecek bir yöntem, su tasarrufu sağlayan teknolojileri, suyun yeniden kullanımını ve geri dönüşümünü, ayrıca tarımda suyun verimli kullanılmasını destekleyen politikalar geliştirilmesi. Bunların yanı sıra, kuraklığa dirençli tarım ürünleri geliştirilmesi için araştırma geliştirme çalışmalarına kaynak ayırmak, kuraklığın tarımsal üretim üzerindeki etkilerini asgaride tutabilmek için önem taşıyor.”