Bugün öğrendiklerimiz, geleceğin yeni normalini şekillendiriyor
Dünyanın şu an karşı karşıya bulunduğu küresel kriz, insanlığın, kurumların, sistemin, hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların verdiği çok zor bir sınav. Üstelik ne bireyler, ne kurumlar ne de devletler, hiç birisi buna hazırlıklı değil. Bu süreçte atılacak her adım, verilecek her karar ve uygulama hem bugünü hem de geleceğimizi etkileyecek. Daha şimdiden bu krizi yönetmeye çalışan farklı ülkelerin, farklı karar ve davranışlarının sonuçlarını ve etkilerini görebiliyoruz. Bazı ülkelerin bu krizi önemsemeyip önlemleri almakta gecikmesinin çok ağır sonuçlarına tanık oluyoruz. Üstelik sağlık sisteminin ve altyapısının bu küresel salgına tamamen hazırlıksız olduğu da görülen pek çok ‘gelişmiş’ ülkede, vatandaşlar ne yazık ki bunların sonucunu hayatları ile ödüyor.
Öğrendiklerimiz, hatırladıklarımız…
Bir taraftan kendimizi koruyarak bu durumu nasıl yöneteceğimizi konuşurken, diğer yandan krizden aldığımız dersler, öğrendiklerimiz ve gelecekteki ‘yeni normal’in ne olacağı konusunu konuşuyoruz. Aslında sürekli koşturmaca içinde nefes almadan sürdürdüğümüz hayata bir virüs ile bir anlamda mola verdik. Bu virüsün hiçbir fark gözetmediğini gördük. Bu dönemde çoğunluğumuzun bireysel olarak düşünceleri, hayata bakışı değişti ve çok şey öğrendik. Çaresizliğin ne demek olduğunu, paranın her şeyi satın almaya yetmediğini, ailenin anlamını, birlikte olmanın önemini ve hep birlikte evde kalmayı öğrendik. Dayanışmayı, yardımlaşmayı, hatır sormayı hatırladık. Bazı işlerimizi yapmak için işyerlerinde olmaya gerek olmadığını, sokağa çıkamadığımız için gardıroplarımızda bulunan kıyafetlere, çantalara, ayakkabılara ihtiyacımız olmadığını, kuaföre gitmeden de yapabileceğimizi fark ettik. Günlük hayatın devamı, sorunların çözümü için teknolojinin gücünü, hayatımıza katkısını, geleceğimize artık teknolojinin yön vereceğini öğrendik. Küresel ısınma ve karbon salınımını düşürmek için bu kadar konuşurken sadece Çin’in bir süre üretime ara vermesinin etkisini gördük. En önemlisi herkesin sadece kendini düşünmesinin hayatta kalmaya yetmediğini, kendimizi kurtarmanın yolunun aynı zamanda başkalarını da düşünmek olduğunu anladık.
Sorunların önlenmesi için ilk adım, yanlış kurgulanan sistemlerin revizyonu olmalı
Böylesi büyük bir krize maruz kalmamız ve çaresizliğimiz, bir anlamda sistemin yanlış kurgulanması ile ilgili sorunları da gözler önüne seriyor. Bunu daha iyi anlamaya yardımcı olacak bir kaç rakam; tüm dünyadaki ilaç harcamaları için yapılan harcama 1.1 trilyon dolar ve hastalıkların tedavisi için yapılan harcamalar ise 7.9 trilyon dolar tutarında iken, hastalıkların önlenmesi için yapılan harcamalar sadece 0.2 trilyon dolar düzeyinde. Yani koruyucu sağlık önlemlerine, hastalıkların tedavisi için yapılan harcamaların sadece 40’da biri oranında kaynak tahsis ediliyor. Bu aynı zamanda daha sonra ortaya çıkabilecek daha büyük sorunların önlenmesi için nereden başlamamız gerektiğine dair çok önemli bir gösterge. Dünyada toplam askeri harcamaların tutarının 1.8 trilyon doların üzerinde olduğunu da not etmek lazım.
Şimdi işbirliği ve güç birliği zamanı!
Özenle alınan kıyafetler, sosyal toplantılar bir süre daha bekleyecek. Zira şu an sadece ve sadece sağlıklı kalmaya ve yaşam için gerekli temel ihtiyaçlara muhtacız. Bu süreçte, sürdürülebilir kalkınma amaçlarından “Amaçlar için ortaklıklar ve işbirliği” en önemli yol haritamız olmalı. Zaman, insanlığın sağlığı ve sürdürülebilirliği için işbirliği ve güç birliği yapma zamanı. Sorunun başka türlü üstesinden gelebilmek mümkün değil.