Bugün faiz ne olmalı?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Şimşek-Erkan kadroları işbaşına geldiğinden beri ekonomideki normalizasyon süreci hep “kademeli” sıfatıyla tanımlandı. Böyle tanımlanmak zorundaydı, çünkü öncesinde oluşan tahribat o kadar büyüktü ki, durumu tersine çevirmek için ortodoksiye aynı radikallikte bir dönüş mümkün değildi. (Örneğin son 2 yıldır anormal derecede düşük faizlerle finansman sağlamış olmanın rehaveti içindeki  bir şirketin bir anda çok yüksek kredi faizlerine (nominal bile olsa) maruz kalması ne enflasyon ne de büyüme bakımından istenen etkiyi yaratmayacaktı. Şirket bir anda yüksek oranda artan maliyetlerini karşılamak için ürün fiyatlarına yüksek oranlı zam yapmak zorunda kalacak, bu durum önce enflasyonu daha da yukarı çekecek, ancak efektif talep bu fiyat artışlarını karşılayamayacağı için bir sonraki dönemde ekonomide iflasların eşlik ettiği büyük bir daralma meydana gelecekti.)

Öte yandan ister istemez  “kademeli” olarak yapılmak zorunda kalınan yeni ekonomi politikası uygulamaları Sn. Şimşek’in yurtdışında finansman bulma çabalarını da bir nebze zorlaştırıyor. Bizim ölçekteki ekonomiler arasında yüzde 62 ile enflasyon konusunda Dünya rekorunu elimizde tutarken politika faizinin yüzde 30’da kalmış olması her görüşmede izaha muhtaç bir nokta oluyordur, eminim ki. Bir de son yıllarda sıkça yaşadığımız politika gel-gitleri de yabancı yatırımcılarda soru işareti uyandıran bir nokta. Alınan tedbirlerin ve ekonomi politikası hamlelerinin bundan sonraki dönemlerdeki kalıcılığı haliyle sorgulanmakta. Ancak, Sn. Şimşek bu konularda yabancı yatırımcıların hassasiyetini iyi bildiği için akılcı ve serinkanlı cevaplar verdiği de muhakkak. Buna rağmen henüz yabancı yatırımcıların yeteri kadar ilgisine mahsar olduğumuzu söylemek için erken.

MB istatistiklerinden gördüğümüz kadarıyla seçimlerden sonra hisse senedi kanalıyla giren yabancı portföy yatırımları kümülatif olarak sadece 1.1 milyar dolar kadar. (Borsanın bu çalkantılı dönemlerde iyi performans göstermesi beklenemez. Özellikle faiz artırım süreci devam ettiği sürece. Öte yandan, Türkiye özelinde faizler yüksek seyretse bile makroekonomik görünüm düzeldikçe borsa da toparlanacaktır. Ayrıca faizler esasen nominal olarak yüksek, reel olarak ise hâlâ ekside ve bir süre daha ekside kalmaya devam edecek.) DİBS yatırımlarında ise, bekleneceği üzere, durum daha da kötü. Bankaların DİBS satin alma zorunlulukları nedeniyle DİBS faizleri gerçeklikten son derece uzaklaşmış olduğu için yabancıların bu piyasaya soğuk bakması çok normal.

Küresel gelişmeler de açıkçası çok yardımcı olmuyor. Geçen sene kuzeybatımızda patlak veren savaştan sonra şimdi de güneydoğumuzda bir başka savaş durumu ortaya çıkmış durumda. Neticede, yaz başında 75 dolarlarda olan petrol fiyatı önce OPEC kısıtlamalarından sonra 80 dolarlara çıktıktan sonra, OrtaDoğu’da gelişen durumlarla birlikte 90 dolarları da zorlamaya başladı. ABD ekonomisinin canlılığını sürdürmesi ise  FED faizlerinin de daha uzun bir süre yüksek seyredeceğini işaret etmekte. Genel kanı önümüzdeki senenin son çeyreğine kadar faiz indirimlerine başlanmayacağı yönünde. Hal böyle iken diğer ekonomilerin de zayıf seyretmesi, doların güçlü kalmasına sebep olmakta. Her ne kadar dolar endeksi 12 ay önceki 110’un üzerindeki seviyelerinde değil ise de, son 3 ayda 100’den 106 seviyelerine çıkmış durumda. Tabii ki, ithalatımızın ağırlıklı dolar, ihracatımızın ise euro üzerinden olması nedeniyle bu gelişme bizim lehimize değil.

Son dönemlerde piyasanın “gerçek” beklentilerini doğru şekilde yansıtmaktan uzaklaşmış bulunan Piyasa Katılımcıları Anketi’ndeki “katılımcılar” Ekim ayında yenilendi, ve katılımcı sayısı 41’den 70’e çıkarıldı. Bu da MB’nın daha gerçekçi bir enflasyon beklentisi verisi elde etmesi, ve buna göre de daha doğru bir faiz politikası patikası çizmesini sağlayacaktır. Son ankete göre 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi yüzde 45.3.

Tüm yukarıdaki mülahazaları dikkate aldığımızda bugün doğru PPK kararının politika faizinin yüzde 35’e çıkarılması olacaktır kanaatindeyim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar