Bugün faiz artırılmazsa ne olur?
Türkiye’nin en temel meselesi halen yüzde 67 dolayında seyreden enflasyonun tekrar “makul” seviyelere indirilmesidir. Türkiye için makul olan enflasyon ise tek haneli rakamlardır. Ancak makule gelmeden önce bizim mayıs ayında yüzde 75 civarına yükselecek olan bu enflasyonu yılsonu resmî tahmini olan yüzde 36’ya indirmemiz gerekiyor.
Bunun yolu da halkı enflasyonun yılsonunda yüzde 36’ye ve 2026 yılında ise tek haneye ineceğine ikna etmektir. Oysa şubat ayı enflasyonu bekleyişlerdeki bozulma halinin sürdüğünü gösteriyor. Yani halk ve iş dünyası açıklanan hedeflere henüz inanmıyor. Ekonomi yönetimi aylık enflasyonun yüzde 3’lere gerilemesini beklerken fiili rakam yüzde 4’lerde seyretmeye devam ediyor. 2021-2023 yılları arasında inatla uygulanan aşırı gevşemesi politikalar sayesinde inatçı mı inatçı bir enflasyonumuz oldu.
Merkez Bankası’nın bugün yapacağı bir faiz artırımı ekonomideki aktörlerin enflasyonun düşeceğine ikna edilmesi sürecinde işini kolaylaştıracaktır. Bu ikna gönüllü olmasa bile yükselen faizlerin talebi baskılayacak ve kredi arzını kısacak olması nedeniyle zorla olacaktır.
Merkez Bankası faiz artırım defterini ocak ayında kapatmıştı ama enflasyon patikası şimdi olduğu gibi hedeften uzak kaldıkça faiz artırımı her zaman gündemde kalacaktır. Ancak TCMB bir faiz artırımı yapmadan bugün pas geçerse dünyanın sonu gelir mi? Enflasyonda ölümü görmüş bir ekonominin bireyleri olarak sıtmaya çoktan razı olduk. Olur da bugün Merkez Bankası’ndan bir faiz artırımı gelmezse dünyanın sonu gelmez eğer sıkılaştırma devam ederse. Özellikle kredi ve maliye politikalarında sıkılaştırmanın devam etmesi kritik önem taşıyor. Enflasyonun kontrol altına alınması için Haziran’dan bu yana gerçekleştirilen parasal sıkılaştırma adımlarını destekleyici miktarsal sıkılaştırma ve kredi sıkılaştırmasının devamı gerekiyor.
Hakkını vermek lazım; mevcut ekonomi yönetimi bir süredir kararlı bir duruş sergiliyor; sürekli olarak enflasyonla mücadele ve sıkılaştırma mesajları veriyor. Para politikasındaki sıkılaştırmayı haziran ayından bu yana kademeli olarak yaşıyoruz. Faizler yüzde 8,5’ten 45’e geldi. Daha artar mı? Emin değilim ama miktarsal sıkılaştırma devam edecek gibi görünüyor. Kredi politikasında sıkılaştırmayı son günlerde KOBİ’sinden büyük ölçeklisine kadar herkes hissetmeye başladı. Sanırım birkaç ay daha bu sıkılaşmayı hissedeceğiz. Maliye politikalarındaki sıkılaştırmanın ne şekilde ve hangi sürede gerçekleşeceğini ise merakla bekliyoruz.
Bu noktada faizler artmasa bile haziran ayında başlayan sıkılaştırmanın devam etmesi enflasyonun kalıcı bir şekilde düşüşü için önemli. Türkiye en az iki yıl daha yüksek enflasyon ile yaşayacak. Eğer öngörülen sıkılaştırmayı pas geçerse bu süre ya daha da uzar ya da yüksek enflasyon yerine hiper enflasyon ile yaşamak durumunda kalırız.