Bu tahminleri yapan özel sektörde olsa çoktan kovulmuştu

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ 2022 yılının ortalamasında öngördüğümüz kura şimdiden ulaşmak nasıl bir öngörü örneğidir, tanımlamak zor.

✔ Bir de geçen yıl yapılan programa bakalım; 2023'ün hedefi bile yakalanmış durumda.

Elinizde yok yok! Eleman mı, eleman; tüm dünyada olan biteni izleyecek altyapı mı, en alası; hedef aldığınız kurun düzeyini belirlemede etkili olacak karar alma gücü mü, önünüzde engel oluşturabilecek çakıl bile bulunmuyor.

Öyleyse sorun ne?

Öngörüsüzlük mü?

İş bilmezlik mi?

Cehalet mi?

Başta yanlış hedef belirlemiş olmak mı?

Sahi ne, gerekçe ne?

Yüzlerce çalışan oturuyor, adeta gece gündüz çalışıyor, ortaya orta vadeli program çıkıyor. Bu programda gelecek üç yıla ilişkin kur varsayımı da var.

Yıllardır bir kere bile, evet bir kere bile kur hedefi tutmaz mı? Hani “ilaç niyetine” denir ya, aynı o şekilde, bir yıl bile hedefi yakalamak nasıl mümkün olmaz?

Sonra da ülkede yatırım yapılmıyor, yabancı Türkiye’ye gelmiyor...

İnsanlar önünü göremiyor ki yatırım yapsın, yabancılar gelip Türk menkul kıymetlerini alsın.

Bir iş insanı yatırım yapacaksa öncelikle enfl asyonun ne olacağını, kurun nasıl seyredeceğini bilmek ister. Hele hele döviz cinsi borçlanmaya gidecek ve dış borç kullanacaksa dövizin seyrini mutlaka bilmek ister.

Eğer orta vadeli programlarda dile getirilen değerleri esas alırsa, kurun seyrini bildiğini zanneder ve çok fena yanılır.

Bir kere bile tutmaz mı?

Köşemizde daha önce de yer verdiğimiz bir veri setini bir kez daha bilginize sunmak istedik.

Son sekiz orta vadeli program ve bu programlardaki dolar kuru hedefi ile gerçekleşme...

Bir kere bile, bir yılın bile hedefi tutmamış!

Hedefle gerçekleşme arasındaki sapma 2018’de zirve yaptı. O yıla ilişkin dolar kuru tahminlerinin ortalaması 3.42, gerçekleşme ise 4.81. Tam yüzde 41’lik, maşallah dedirtecek bir sapma olmuş. Rahibi vermeyiz diye bir süre ayak direyip faizi de artırmayınca kur şokunu yedik. Sonuç ortada, yüzde 41’lik kur sapması!

Ve geldik bu yıla... 2018 yılında hazırlanan 2019-2021 dönemine ilişkin OVP’de bu yılın ortalama kuru ne öngörülmüş biliyor musunuz; sıkı durun 6.20. Bu tahmin bir sonraki yıl 6.41 olarak değiştirilmiş. 2020 yılında ise, yani daha bir yıl önce bu yılın ortalama dolar kuru 7.68 olarak kayda girmiş.

Eylül ayının başında 2022-2024 dönemi orta vadeli programını açıklarken bu yılın tahminini bir kez daha değiştirdik. Baktık 7.68 olacak gibi değil, gerçekleşme tahmini olarak programa 8.30 yazdık.

Öyle hemen “8.30 nere, şimdilerdeki 9.30 nere” diye düşünmeyin, bu hesap farklı.

Dolar her ne kadar dün 9.30’u da aşmış olmakla birlikte sözünü ettiğimiz değerler yıl ortalaması. 2021 yılının şimdiye kadarki ortalaması da 8.13 düzeyinde. Şu durumda sorulması gereken soru, yılı tahmin edildiği gibi 8.30 ortalamada kapatıp kapatamayacağımız.

Bu artık mümkün olmaktan çıktı. Yıl ortalamasında OVP’de yazan 8.30’u tutturmak, doları 9 liranın altına çekmekle mümkün, o da pek olabilir görünmüyor.

Yılın son 2.5 ayındaki ortalama 9.40 olursa yıllık ortalama 8.37, son 2.5 ay 9.50 olursa yıllık ortalama bu sefer 8.42 düzeyinde gerçekleşecek.

Yani öyle görünüyor ki 2021 yılını en iyi olasılıkla ortalama 8.40-8.50 arası bir kurla kapatacağız.

2023’ü şimdiden yakaladık, alkış!

Daha bir yıl önce, yani 2020’de yaptığımız programda yıl ortalaması bazında 2022’nin kurunu 7.88, 2023’ün kurunu ise 8.02 olarak belirlemişiz.

Şaka gibi değil mi!

2023 için öngördüğümüz düzeye şimdiden ulaştık ve hatta aştık.

Hadi geçen yılki programı iyi yapamadık, bu yılki çok mu şahane!

Daha bir buçuk ay önce açıkladığımız programda 2022’nin yıl ortalaması kurunu 9.27 öngördük. Dolar şimdi kaç lira, 9.28-9.29! O düzeye şimdiden geldik bile.

Çok hızlıyız çok; ama bu hız felaket getiriyor...

“Olur o kadar yanlış” mı diyeceğiz?

Devlette yıllardan beri yanlış hesap yapılıyor. Vatandaşa da, yatırımcıya da, Türkiye’ye ilgi gösteren yabancıya da bir anlamda yanlış bilgi veriliyor.

Peki bu yanlış bilgilendirmenin bir karşılığı, bir yükümlülüğü var mı, yok!

Bir banka çalışanı düşünün; mudiye “Faiz yüzde 20” diye hesap açıp vade sonunda “Yanlış söylemişim, faiz yüzde 15’miş” diyebilir mi?

Bir beyaz eşya bayi sattığı buzdolabının üç yıl garantili olduğunu söyleyip bir yıl sonra arıza yapan ürün için “Garantiniz bitti” bahanesine sığınabilir mi?

O banka, yanlış faiz söyleyen çalışanını anında kapının önüne koyar; o beyaz eşya bayisinin sözleşmesi de üretici firma tarafından anında feshedilir.

Peki dolar tahmininde yıllar yılı adeta ısrarla yanılanlar; ya onlar!

Yabancı bu koşullarda niye gelsin ki...

Bir yabancı yatırımcı... Batılı gelişmiş ülkelerde faiz yüzde 1-2 dolayında salınırken, hatta bazı ülkelerde negatif faiz uygulanıyorken yüzde 20’ye yakın faiz veren Türkiye’ye gelmekte niye tereddüt eder.

Nedeni belli, alacağı yüzde 20 faizi silip süpürecek kur artışının hiç sürpriz olmadığını bilir de ondan.

Getirse 1 milyon doları, örneğin 10 liradan TL’ye çevirse, eline geçecek 10 milyon lirayla yüzde 20 faizli iç borçlanma senedi alsa, bir yıl sonra elde edeceği 12 milyon lirayla çıkmak istediğinde kur 13 lira olmuşsa, artık 1 milyon doları bile yok demektir.

Demek ki negatif faiz yalnızca gelişmiş bazı ülkelerde uygulanmıyormuş!

Türkiye olarak yüzde 10 faiz verelim ama kur artışımızın örneğin yüzde 7 olacağını bir şekilde garanti edebilelim, yabancıyı buna inandıralım; koşa koşa gelirler o zaman. Bakın yüzde 20’ye gelmeyen yabancı yüzde 10 faize hücum eder. Tek bir şartla; kur artış oranının faizden yüksek olmayacağına ikna edilmek şartıyla.

Biz ikide bir faizi indireceğimizi söyleyip ya da indirmesek bile bu izlenimi uyandıracak adımları atıp kuru zıplattıkça yabancı gelir mi? Nitekim gelmiyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar