Bu maliyet artışıyla bu gıda enflasyonu az bile!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Son bir yılda çiftçinin maliyeti olan tarımsal girdi fiyatları yüzde 138, çiftçinin satış fiyatı olan tarım ÜFE yüzde 163, TÜFE kapsamındaki gıda maddelerinin fiyatı ise yüzde 99 arttı.

✔ Maliyetlerdeki artışa bakınca şu söylenebilir: Demek ki TÜFE'deki gıda artışı düşük kalmış ya da bu ölçüm iyi yapılmamış.

Tüketici fiyatları endeksi kapsamındaki gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ekim ayı itibarıyla bir yılda kaydedilen artış yüzde 99, kabaca yüzde 100. Bu ana grup kapsamında 128 kalem ürün var. Kamuoyunun yanlış(!) yorum yapmasına “gönlü razı olmayan” TÜİK artık madde fiyatlarını açıklamadığı için bu 128 kalem ürünün hangisinde ne kadar fiyat artışı olduğunu görmek mümkün değil. Dolayısıyla son bir yıldaki ortalama artış yüzde 99 ama bu oranın çok çok üstünde ve altında artışa konu kalemler olduğu da bir gerçek.

Zaten vatandaş bunu yaşıyor; yaşadığı için de açıklanan bu oranları inandırıcı bulmuyor.

Artışın sebebi ne?

Resmi verileri bütünüyle doğru kabul edelim. Yine de bir yılda gıda maddelerinin fiyatı ikiye katlanmış...

Niye acaba, sorun nereden kaynaklanıyor olabilir?

Bulmaya çalışalım...

Herhangi bir üründe 10 adet olan üretim 5’e inmiş ve bu yüzden mi fiyat ikiye katlanmış?

Hayır, üretimde öyle bir düşüş yok!

Peki üretim aynı düzeyde kalmış ama piyasadaki para ya da gelirler yüzde 100 arttığı ve talep patladığı için mi fiyat 2’den 4’e çıkmış?

Ne piyasadaki para böylesine artmış, ne gelirler...

Öyleyse ne olmuş? Fiyatları böylesine tırmandıran etken ne?

Sakın malum dış güçler Türkiye’deki örneğin ekmek fiyatını, örneğin yağ fiyatını, örneğin fasulyenin, bulgurun fiyatını artırmak için çaba göstermiş olmasın!

Bunu iddia edenlere sormak lazım, var mı acaba böyle bir girişim! Diyelim var, benim de merak ettiğim iki soru var:

“Türk halkının yediği ekmeğin fiyatıyla dış güçler niye uğraşır?”

“Hadi uğraşıyorlar diyelim, bizim bu dış güçleri püskürtecek gücümüz yok mu?”

SAKIN MALİYET YÜZÜNDEN OLMASIN!

Şimdi... Üretim geçen yıla göre yarı yarıya azalmamış, vatandaşın cebine giren para ikiye katlanmamış; dış güçler deseniz, bu iddianın altı doldurulamıyor.

Geriye ne kalıyor?

Sakın fiyatlardaki bu hızlı artışın nedeni maliyetlerdeki tırmanma olmasın!

Kabul etmeye yanaşmasak da öyle; tüm sorun maliyetlerdeki artış...

Yani bir dönem tanzim satış mağazaları açarken de, Tarım Kredi Kooperatiflerinin mağazalarını sanki tüm Türkiye’de yaygınmış ve sanki çok ucuza satış yapabilecekmiş gibi büyük bir çare olarak lanse ederken de, enflasyon timleri kurarken de aslında sanki boşa kürek çekmişiz. Öyle olmasaydı herhalde gıda enflasyonu yüzde 100’ü bulmazdı.

Bu önlemlerin niye işe yaramadığı da çok açık.

Çünkü biz sorunun kaynağına inmedik ki... Tam “bataklık-sinek” durumu...

MALİYETLERE BAKAN YOK

TÜİK dün tarımsal girdi fiyatlarına ilişkin eylül verilerini açıkladı. Aynı tarihe çekmek adına ekim sonunda yüzde 99 olan gıda maddelerindeki yıllık fiyat artışının eylül sonunda yüzde 93 olduğunu hatırlatalım.

Girdi fiyatları, yani çiftçinin maruz kaldığı fiyatlar eylül itibarıyla son bir yılda yüzde 138 artmış. Tarımsal girdi fiyatları ile gıda maddelerinin fiyatı elbette bire bir örtüşmez, bu beklenmez ama aralarında bir bağ olduğu da kesin.

Yüzde 138 ortalama bir oran. Ortalamanın çok üstünde oranlar var. Örneğin gübre ve toprak geliştiricileri yüzde 227, enerji ve yağlar yüzde 194 zam görmüş.

Bir başka veriye daha bakalım...

Tarım ürünler üretici fiyat endeksi ekimde yıllık bazda tam yüzde 163 arttı. Bu da çiftçinin ilk el satış fiyatını gösteren bir veri.

Tarım ürünlerinde genellikle aracılar suçlanır ve perakende fiyatların onlar yüzünden yukarı gittiği söylenir ya, bu tümüyle yanlış değildir ama veriler gösteriyor ki durum biraz farklı.

Çiftçinin son bir yıldaki maliyeti yüzde 138, satış fiyatı yüzde 163 artmış. Çiftçi maliyetinin bir miktar üstüne koyarak satış yapmış.

Şimdi çiftçinin satış fiyatındaki artışı alıp tekil örnekler çıkararak “Şurada tarlada şu kadar, pazarda kaç para; şu ürün şurada ağaçta kaldı, çürüdü” demek pek doğru değil. Onlar tekil örnekler. Büyük fotoğrafın söylediği oranlar ise bunlar.

Ya da başka bir olasılık var; TÜİK’in açıkladığı tarım ürünleri üretici fiyatları artışı, yani çiftçinin satış fiyatındaki artış oranı gerçeğin çok üstünde. İyi de TÜİK niye böyle bir şey yapsın ki!

İŞTE BU YÜZDEN "AZ BİLE"!

Çiftçinin maliyeti ve satış fiyatı son bir yılda yüzde 100’ün çok üstünde artmış. Ama TÜFE kapsamındaki gıda enflasyonu yüzde 100 olmuş.

Başlığa dönersek, yüzde 100’lük gıda enflasyonuna “az bile” demem işte bu yüzden. Herhalde kimse bu söylediğimden “Gıda maddelerine daha çok zam yapılmasını mı istiyorsun yani” gibi bir anlam çıkarmayacaktır.

Siz çiftçinin maruz kaldığı girdi enflasyonunun böylesine yüksek seyretmesini önleyemezseniz, ne tarım kesimindeki üretici enflasyonu geriler, ne de gıda enflasyonu. Hatta bu gidişle gün gelir yüzde 99’u, yüzde 100’ü bile ararsınız.

Gerçi TÜFE kapsamındaki ürün fiyatları fiyat endeksini okumayı bilmeyen kişiler yanlışa düşmesin diye gizlenmeye başlandığından beri yüzde 99’un da, 100’ün de hiçbir inandırıcılığı kalmadı ya...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar