Bu kadar hata normal mi?
Ödemeler dengesi yılın ilk 11 ayında 5,6 milyar dolar açık vermiş. Aynı dönemde finansman tarafında net hata noksan ise 15,8 milyar dolara ulaşmış. Bu işte bir yanlış var.
Kitabi tanıma göre ödemeler dengesi bir ekonomide yerleşik kişilerin diğer ekonomilerde yerleşik kişiler ile belli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki bir rapordur. Yani ülkenin dış alemle olan ekonomik işlemlerinin kaydıdır.
Ancak her işlem tam ve doğru olarak kaydedilemeyebilir; bazıları yanlış bazıları ise eksik raporlanabilir. Bu durumda ortaya net hata ve noksan dediğimiz ödemeler dengesi kalemi çıkar. Bu hatalar bazen pozitif ve bazen de bizde sık sık olduğu gibi negatif yönde gerçekleşir.
Normalde bütün ekonomilerde ödemeler dengesi kayıtları tutulurken bu tür hatalar olur ama bizdeki kadar yüksek boyutta olanına az rastlanır. Bizde 2016 yılından bu yana net hata ve noksan 16 ila 23 milyar dolar arasında seyretti. Gelişmiş ekonomilerde bu hata oranı gayri safi yurt içi hasılaya oranla sıfıra yakın değerlerdedir. Gelişmekte olanlar da ise yüzde 0,5 ila yüzde 1 arası normaldir. Bizde ise bu yıl yüzde 1,5 dolayındadır.
İngiltere Merkez Bankası (Bank of England) eski başkanlarından Mervyn King, merkez bankalarının görevinin, “sadece ekonomide ne olup bittiğini anlamak değil, aynı zamanda bunun neden olduğunu anlamak” olduğunu söyler. Ödemeler dengesinde yüksek net hata ve noksan verilmesi yani ülkeye olan sermaye hareketlerinin kaynağını bilememek bir merkez bankasının işini zorlaştırır.
Bu kalemin bizdeki gibi negatif olması ekonomide kaynağı belirlenemeyen bir sermaye çıkışı olduğunu gösterir. Yurt içi yerleşiklerin yurtdışı mevduat hareketlerinden kaynaklanıyor olabilir. Bir nedeni dış ticarette malın sevkiyatı ile ödemenin yapılması arasında bir zaman uyumsuzluğu olabilir. Ya da gümrük beyanları hatalıdır. Veya kayda girmeyen bavul ticareti vardır. Ya da ticaretin finansmanında sistem dışındaki kaynaklar kullanılmıştır. Ya da kaçak bir altın ticareti söz konusudur ki; bizde hata ve noksanın önemli bir bölümünün buradan kaynaklandığı yolunda yorumlar çok fazladır.
Yasal olmayan bir şekilde altının sınırları aşması ödemeler dengesinde izlenemeyen bir harekete neden olur. Eğer altın resmi kayıtlara yansıtılmadan kaçak yollarla getirilirse ve karşılığındaki dövizde aynı şekilde kaydedilmez. Bir çift kayıt muhasebe sistemi olan ödemeler dengesi, adı üzerinde dengede olmak zorunda olduğu için eksik kalan kısım net hata ve noksan olarak kaydedilir ve denge yapay bir şekilde sağlanmış olur. Böylece ödemeler dengesindeki cari işlemler hesabı ve sermaye hesabının toplamı finans hesabı kalemine eşit hale gelir.
Altın ticareti 2 ucu keskin bıçak gibidir. Ödemeler dengesinde çok büyük dalgalanmalara yol açar. Önceki yılın ilk yarısındaki yüksek açığın arkasında altın ithalatındaki artış etkili olmuştu. Sonra altın ithalatına kota getirildi ve açık azalmaya başladı.
Peki, kota getirilince açık sorunu çözüldü mü? Mücevher İhracatçıları Birliği’ne göre kota uygulaması ile “cari açığımız düşmedi, tam tersine arttı ama kayıt dışına kaydı.” Geçen yıl Birlik Başkanı bu durumu şöyle açıklıyordu: “Altın kotası nedeniyle, ülkemizde altına talep azalmamış, bilakis kaçakçılığın önü açılarak dünya fiyatlarına kıyasla 3 bin dolarlık farklarla sınırlarımızdan kaçak altın akmaya başlamıştır. 1985 yılında 200 dolar kar etmek için neler yapıldığını anımsıyoruz; kg 3 bin dolar çok büyük bir kâr ve kaçakçılar bu kârı alırken ülkemizin yastık altındaki dövizi de ne yazık ki kayıt dışı olarak ülkemizi terk ediyor. Bu kan kaybı gözle görünmeyen, resmi rakamlara yansımayan bir iç kanamadır.”
O zaman sormuştuk; “Eğer kota nedeniyle altın ithalatı yavaşlamış ama kayıt dışına kaymışsa ve Türkiye’ye yüksek miktarda kaçak altın girişi varsa o zaman biz ödemeler dengesindeki gerçek resmi tam olarak göremiyor olabilir miyiz?” diye. Net hata ve noksan rakamının ulaştığı boyut resmi tam olarak göremediğimizi ortaya koymuyor mu?