Bu “hava değişimi” can sıkıyor
Yağız KUTAY IŞIK
Geçen yaz son 60 yılın en şiddetli sıcağını yaşadık. 2 binden fazla yangın, normalden beş kat daha fazla araziyi yaktığından, kasabalar ve köyler boşaldı. Geçtiğimiz ay yapılan COP-26’da (BM İklim Değişikliği Konferansı) çeşitli uyarılar yapıldı, sözler verildi. Dünyada oluşan iklim değişikliği tahribatı, uzaydan baktığımızda 400 km uzaktan bile fark ediliyorsa Türkiye’ye bile düşen görevler vardır.
Climate Action Tracker (CAT) ülkelerin iklim planları ve mevcut durumunu göz önüne alarak sınıflandırdığı 5 kategorili derecelendirme sisteminde Türkiye sonuncu kategoride. Rapordaki ilginç noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum:
- Eğer bütün dünya Türkiye’nin yöntemiyle küresel ısınmayı ele alırsa küresel ısınma 4 dereceyi bulabilir. (Bütün kurumlar 1,5-2 derece arasında tutmayı hedefliyor. Eğer 3 derece artarsa yeryüzündeki yaşam alanlarının yaklaşık %12’si büyük tehlike altında olabilir. 4 dereceyi siz hayal edin)
- CAT, Türkiye'nin iklim için ayırdığı kayda değer bir finansman bulamadı.
- Net Sıfır hedefi olan 2053 yılında gerçekleşmesi imkansız. (Net sıfır: atmosfere salınan zararlı gazların miktarının yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla dengelenmesi ve karbon nötr olması.)
- Yıllık emisyon bugün 500 bandının az yukarısında. İklim politikaları ile 2030 yılında 700 bandını geçeceği ön görülüyor. (Paris Anlaşmasına göre olması gereken 300.)
Yaz saati
Ülkemiz 2016’da geçtiği tek saat uygulamasında tasarruf ve verimlilik hedeflendi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Sabitlediğimiz saat dilimi, bulunduğumuz meridyendeki kış saati yerine geçici yaz saatini tercih etti. Ülkenin önemli kısmı Batı’da kalıyor ancak saatler doğu meridyenine göre ayarlanıyor. Kars’ta 7 civarı doğan güneş, İstanbul’da 8’de doğuyor. Cambridge Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre 5 yıl boyunca elektrik tüketimi gözlemlenebilir şekilde değişmemiştir. İktisadi olarak hedefler tutmamıştır. Psikolojik olarak da zifiri karanlıkta okula işe gitmenin yaratabileceği zararlarını konun uzmanlarına danışabilirsiniz. AB de tek saat uygulamasını tartışıyor ancak şartlar aynı değil. Boylam uzunluğu ülkemiz kadar değil.
Aşırı hava olayları
Aşırı hava olayları günümüzde iyice artıyor. Rize’de sağanak sonrası şelale taştı. Arhavi’de şehir su altında kaldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan felaketlerin "yoğun yağıştan" kaynaklandığını belirtti. Ancak geliyor gelmekte olan. Aşırı hava olayları dünyanın olağanı olmaya başladı.
Tarımda geri kaldık
Yale Üniversitesi araştırmasına göre Türkiye özellikle su konusunda büyük problem yaşayabilir. Tarımın sarsıcı su tüketimi aynı zamanda Türkiye'deki çiftçilerin çok eskilere dayanan sulama tekniklerinden de kaynaklanıyor: Karadan ekinlere su sağlayan açık ve yükseltilmiş kanallar. Türk yetkililere göre, bu eski sistem yüzünden buharlaşma, sızıntı ve sızıntı yoluyla yüzde 35 ila 60 oranında su kaybına maruz kalınıyor.
1950'den bu yana ülke, tarım arazileri, otoyol projeleri, havaalanları, hidroelektrik rezervuarlar, fabrikalar ve kentsel mahalleler nedeniyle 1,3 ila 2 milyon hektar arasında sulak alan kaybetti.
Yer altında su kalmamış
Aşağıdaki fotoğrafı NASA’dan aldım. 11 Ocak 2021 itibariyle yeraltı suyu depolamasını göstermektedir. Renkler, ıslaklık yüzdesini veya yeraltı suyu miktarının uzun vadeli kayıtlarla (1948-2010) nasıl karşılaştırıldığını gösterir. Renk turuncu ve kırmızıya döndükçe yer altı daha az suya sahiptir. Koyu kırmızıdan maviye su oranı artıyor. Dolayısıyla mavi alanlar normalden daha fazla suya sahiptir. Görüldüğü üzere ülkemizde büyük bir su problemi var.
Örneğin, İstanbul çevresindeki çok sayıda rezervuar, 15 yılın en düşük su depolama seviyelerine ulaştı. Koşullar devam ederse mahsul üretimi tehdit edilebilir.
2019'da yaz ve sonbahar ayları çoğunlukla yağışsız geçti ve rezervuarlardaki su seviyeleri azaldı. 2020, yılın ikinci yarısında özellikle az yağışla son beş yılın en kurak yılıydı. Temmuz 2020'den bu yana, Türkiye'nin neredeyse tüm illeri neredeyse her ay ortalamanın altında yağış aldı. Ekim'den Aralık'a kadar, ülke genelinde yağışlar 1981-2010 ortalamasından yüzde 48 daha düşüktü.
Ankara belediye başkanı da devam eden yağmur eksikliğinin yaza kadar önemli bir kıtlığa neden olabileceği konusunda uyardı.
Yukarıdaki grafikte ABD, Çin, Arjantin ve Türkiye’nin karbon fiyatlandırmasından hane halkının yüklerini gösteriyor. Türkiye vergiyi en çok tabana yayan ülke konumunda. Gelirlerin yüzde 85'i vergilerden geliyor. Hanelerin en yoksul çeyreği için hedeflenen vergi geliri de toplamın yüzde 15’i.
2023'e kadar Türkiye genelinde 1,6 milyar fidan toprakla buluşacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan Milli Ağaçlandırma Günü Fidan Dikim Töreni'nde açıklamalarda bulundu: "Son 19 yılda önceki 57 yılın 1.5 katına uluşarak 5 milyar fidanı toprakla buluşturduk." dedi. Umarım ağaçlandırma daha da yaygınlaşır. Türkiye ağaçlandırmada Avrupa’da 1, Dünya’da 4.olduğu bilgisi de verilmişti. Neye göre, hangi zaman aralığını kapsayacak şekilde bu bilgi elde ediliyor merak ettim.
Yukarıdaki grafik, 2030 hedefli Emisyon Azaltma Maliyetleri ve Yurtiçi Karbon Fiyatlandırmasının Çevresel Ortak Faydalarını göz önüne seriyor. Türkiye özellikle yurtiçinde karbon fiyatlamasında düzenlemeye giderek çevreye büyük katkı sunabilir. Hem de GSYH’mızın yaklaşık %1’i maliyetle. (Karbon fiyatlandırması: Karbon seviyesini düşürmek için alınan ekonomik önlemler. Karbon vergisi bunlardan en önemlisi.)
Aşağıdaki grafikte elektrik tüketimlerinin son 3 yıldaki değişimleri gözüküyor. Salgın döneminde açık olan fabrikalar daha çok elektrik kullanırken, kapanan ticarethaneler ise doğal olarak daha az kullandı. Tarımsal sulamada artış yaklaşık %65. Kuraklık yüzünden kullanılan su motorları daha fazla elektrik harcamasını beraberinde getirdi. İklim meselesi kendini her yerde hatırlatıyor.
İSO 15.Sanayi Kongresi
7 Aralık günü uluslararası katılımcıların da yer aldığı Sanayi kongresi yapıldı. Tema; “Başka Türlü Mümkün: Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşümü Birlikte Tasarlamak” Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından birisi olan İstanbul Sanayi Odası’nın yeşil dönüşüme öncü olması çok değerli. İSO Sürdürülebilirlik ve Koordinasyon Şubesi, yeşil blog ve karbon ayak izi ölçme projelerinin yanı sıra eğitim programlar da AB yeşil mutabakatına entegre edilerek yapılıyor.
ISO ihracatımızın %20’sine direkt etki ediyor. BM ve AB temsilcilerinin olduğu bu kongrede tek devlet temsilcisi video konferans yoluyla katılan Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu oldu.
Avrupa Yeşil mutabakatında da olan 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasına uymayan şekilde üretim ve tedarik yapmaya devam edersek, bütün ticaret kanallarımızın kapanmaması içten bile değil. Suudi Arabistan’ın bile sıfır emisyon vizyonu açıkladığı bu dönemde umarım yetkili merciiler güvenlik gerekçesiyle katılmadığımız COP-26 küskünlüğünü uzatmaz.