Bu günlerde ekonomi biraz karışık, tabii kafalar da…
Son dönemde, KKM (Kur Korumalı Mevduat) oluşturuldu. Aslında amaç; düşük faizler nedeniyle özellikle dövize bağlanan hesaplardaki paranın TL’ de tutulması, yani liralaşma idi. Bir ölçüde bir taraftan bakınca başarılı oldu gibi görünse de bu tür hesapların başarılı olmalarını pek beklemiyorum. KKM dönem sonlarında mevduat sahibi mudiye ödenecek faizi karşılayacak kurum kim olacak. Bu, Hazine’ye devredilen çok önemli ve KKM devam ettikçe de artacak olan bir yük olmaya devam edecek. İhracat artırılmadıkça, turizm gelirleri de artırılmadıkça KKM, çözümü giderek zorlaşan bir yük olmaya devam edecek. Yazılarımda daha önceleri de belirttiğim gibi KKM, Özal’ın başbakanlığı dönemindeki DTH (Döviz Tevdiat Hesabı) benzeri bir uygulamadır. Tekrar hatırlatayım bu hesabın ilk dönemde sona erdirilmesini bizzat kendisi söylemiş ve gelecekteki hükümetlere de yol açmaması için kaldırılması talimatını vermiştir. Çünkü gerek KKM, gerekse eskinin DTH kısa dönemde sıcak nakit ihtiyacını karşılamak ve daha ziyade TL’nin ABD Dolarıyla ilişkisini senkronize ederek liralaşmayı kuvvetlendirmek üzere ihdas edilmiş palyatif çözümlerdir. Mevduat faizlerinde zamanında yapılacak doğru düzenlemeler esasen KKM’ye gerek duyulmasına neden olmayacaktı. Bu zamanında yapılmadığı için an itibariyle 441 milyar TL mertebesindeki mâli yük Hazine ve Maliye Bakanlığı’na devredildi. Bu, ağır bir mâli yük. Olası bakış açısıyla, banknot matbaasını çalıştırmakla da çözümlenemeyecek ve enflasyonu da artıracaktır. Özetle bir düzenlemeyi yaparken diğerinin negatif etkisini artırmak uygun bir çözüm olamayacaktır. Bir taraftan bu konu ciddi bir şekilde yeniden düzenleme yoluyla da olsa çözümlenmeye çalışılırken, mevduat sahiplerini tedirgin etmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Piyasalarda oluşacak tedirginlikler henüz panik seviyesine gelmemiştir, buna ekonomik anlamda izin de verilmemelidir.
Ekonomide asıl meselelerin en başında yüksek enflasyonun geldiği malumdur. Uzun süreli yüksek enflasyonun beraberdekiler de Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerinin masalarına gelmektedir. İşsizlik, hiperenflasyon, durgunluk, enflasyon altında durgunluk, shrinkflasyon, döviz kurlarında artışların devam etmesi… Bence bunlar içinde bulunduğumuz süreçlerdeki ilkler… Devamı muhtemelen daha ağır sonuçları olan olaylara, meselâ mal bulunmamasına kadar gidebilir. Tabii bu arada cari açıktaki artışlar da yeni sorunlara neden olacaktır, kurlardaki artışlar gibi…
Daha Cuma gününden başlayan kaotik ortam esasen Pazartesi günü karşımıza ağırlaştırılmış olarak gelecektir. KKM kolay çözülebilir bir sorun olmaktan çıkmıştır.
Bu noktada karşılıklı iki opsiyon vardır;
1- Vatandaşın KKM var olan paranın en azından vaad edilen faizi ödenmelidir, KKM’de kalınmasının yolu budur.
2- Ya da vatandaş KKM’den çektiği parasını değerlendirmede başkaca çözümler arayacaktır. Bu da döviz değer artışıdır.
Her ikisi de bir diğerini tetikleyen seçeneklerdir.
Önce bakanlıkta bu ağır maliyet yükünün Hazine’ye taşınması da sorunun çözümünde kabul edilmedi. Burada emisyon hacmine müdahale edilmeden çözüm gelecekmiş hissi veriliyor. Enflasyonla mücadelede güzel görünüyor. Ama döviz kurlarında normal üzeri artacaktır. Burada bankalar arası koordinasyonun gücü daha da önemli hale gelir. Devlet Bankalarının sermaye yapıları, yeni sermaye artışları yapılmış olsa da çözüm için yeterli değildir.
Fiyat istikrarının sağlanması, enflasyonla mücadele bilindiği gibi TCMB’nin ana görevidir. Bu bakımdan TCMB'nin yeni önlemler getireceği net olarak beklenmektedir. Çeşitli seçenekler var tabii. Bunlar arasında hangilerinin TCMB tercihleri arasına girecek sorusu muhtemelen 21.8.2023 Pazartesi açıklanacak, ya da işaretleri verilecektir. Bu arada TCMB Başkanı’nın banka genel müdürleri ile telefon görüşmeleri yaptığını düşünüyorum. Özetle KKM devlet tarafından getirilen bir çözüm önerisi olsa da, çözümsüzlük bankalarca yapılmalı aşamasında bulunduğumuz bu gece, yarını beklemek en doğrusu olacak.