“Bu doğrultuda Kurul faizin sabit tutulmasına...”

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Merkez Bankası faize çok muhtemeldir ki bugün de dokunmayacak ve yüzde 19'luk oran üçüncü toplantıda da korunacak. Zaten enflasyon ve kur yükselme eğilimindeyken faizi aşağı çekmek intihar olur.

✔ Ama akla takılan sorular var: "Madem faiz yüzde 19'da sabit tutulacaktı, Merkez Bankası'ndaki başkanlık operasyonu niye yapıldı ve kurun 7.20'lerden 8.50'lere çıkması göze alındı?"

Merkez Bankası yeni yönetimiyle üçüncü Para Politikası Kurulu toplantısını bugün gerçekleştirecek ve toplantı sonrası yapılacak açıklamada çok büyük olasılıkla aşağı yukarı şöyle denilecek:

“Talep ve maliyet unsurları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Parasal sıkılaştırmaya rağmen iç talep canlı seyretmektedir. Enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler de dikkate alınarak enflasyonda belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.”

Faiz değiştirilmediği takdirde, ki ağırlıklı beklenti o yönde, Merkez Bankası’nın yeni yönetimi üçüncü toplantıda da faizi sabit tutmuş olacak.

Merkez Bankası mart ayı toplantısında faizi yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarmış ve bu kararın hemen ertesinde Başkan Naci Ağbal görevden alınarak yerine Şahap Kavcıoğlu getirilmişti.

Şimdi faiz üç toplantıdır sabit tutulduğuna göre dönüp dolaşıp yine aynı sorulara takılıyoruz:

“Faizin yüzde 19 olması kötü idiyse neden daha sonra düşürülmedi?”

“Mart ayındaki başkan değişimi operasyonu faiz yüzde 19’a çıkarıldığı için yapılmadıysa gerekçe neydi?”

“Başkan değiştirmek ne kadar gerekliydi ki doların 7.20’lerden 8.50’lere, hatta 8.60’lara tırmanması sineye çekildi?”

ENFLASYONDA ARTIŞ SÜRERKEN ZATEN İNDİRİM BEKLENEMEZ

Yıllık enflasyonun haziran ayında biraz daha artacağını söylemek kehanet olmaz.

Mayıs sonunda yüzde 16.59 düzeyinde bulunan yıllık TÜFE, haziranda daha yukarıda gerçekleşecek. Bu neredeyse kesin.

Bir kere TÜİK’in yanlışlıkla açıkladığı veriler gösteriyor ki hazirana devreden bir stok oran var. Bu oran 0.55 puan.

Bir başka etken haziranda pandemi kısıtlamalarının büyük ölçüde kaldırılmasıyla piyasanın canlanması ve aylardır ertelenen zamların yapılması.

Yİ-ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın çok açılması ve dolayısıyla Yİ-ÜFE'den beklenen yansıma.

TÜFE geçen yılın haziran ayında yüzde 1.13 artış göstermişti. Bu ayın 0.55 puanı adeta zaten cepte, yeni zamlarla birlikte yüzde 1.13’ün çok üstünde bir artış beklenmeli. TÜFE bu ay yüzde 2’ye yakın artabilir ve bunun sonucunda yıllık oranı yüzde 17.50 düzeyinde görebiliriz.

Yİ-ÜFE yüzde 40’ı bulabilir

Yİ-ÜFE geçen yıl haziranda yalnızca yüzde 0.69 artmıştı. Zaten Yİ-ÜFE'de geçen yıl hazirandan sonra yüzde 1’in altında artış hiç görmedik.

Bu yıl hazirandaki oranın yüzde 2 dolayında gerçekleşmesi, yıllık oranı yüzde 40’a ulaştıracak.

Sepet kurun daha haziranın yarısına gelinmiş olmasına rağmen mayısa göre yüzde 2.5 arttığı dikkate alınırsa Yİ-ÜFE artışının yüzde 2’nin altında kalması neredeyse mucize sayılır.

Enflasyon yukarı, faiz aşağı olur mu?

Enflasyonun yönü çok açık ki yukarı. Özellikle Yİ-ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın böylesine açılmasının yarattığı bir rahatsızlık var.

Dolayısıyla Merkez Bankası bu koşullarda tutup faiz indirimine gitmez, gidemez.

Lafa gelince faize ne kadar karşıysak da, faizi indirip enflasyonu aşağı çekeceksek de, ekonomide emir demiri kesmiyor; ekonomi duygusallık kabul etmiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar