Brüksel’de dağ fare mi doğurdu?
Erdoğan-Biden görüşmesi sonrası piyasa tepkisi olumsuz oldu. Açıklama sonrası Türk Lirası değer kaybetti. Oysa toplantı öncesi piyasalarda olumlu bir hava vardı. TL varlıklar diğerlerinden pozitif ayrışmış, Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki risk primleri gerilemiş ve Türk Lirası değerlenmişti. Bu olumlu havanın arkasında, görüşmeden “olumlu” mesajlar çıkacağı ve NATO üyesi iki ülkeyi stratejik ortaklık söyleminden uzaklaştıran sorunların çözümü için adım atılacağı beklentisi vardı.
Abartılı bir beklentiydi, gerçekleşmeyince de olumsuz tepki geldi, TL değer kaybetti, Türk varlıkları bu defa da olumsuz ayrıştı. Piyasa genelde yaptığı gibi “en iyi senaryo”yu fiyatladı ama görüşmeden hemen “somut bir sonuç” çıkması beklenmemeliydi. Çünkü ortada çözüm bekleyen ve çözümü çok kolay olmayan bir S-400 ve güven meselesi vardı. Pazartesi günü görüşme öncesi bu köşede yazıldığı gibi “İlişkilerde yumuşama için S-400 konusunda iki tarafı da daha fazla zora sokmayacak bir uzlaşma şart”tı. Bu uzlaşma olası Amerikan yaptırımlarının önünü kapatacaktı. Aksi takdirde yaptırımların gölgesinde bir stratejik ortaklık söz konusu olamazdı. En gerçekçi beklenti Biden-Erdoğan görüşmesinin sürecin başlaması için önemli bir adım olmasıydı. Bu da kısmen gerçekleşti, çünkü aylar sonra normal diplomasi kanalları çalışmaya başladı. Görüşmede “diyalog kanallarının etkin şekilde kullanılması” konusunda mutabakata varıldı ve “mevcut istişare mekanizmalarının yeniden canlandırılması gerektiğinin altı çizildi.” Bundan daha fazlasını beklemek gerçekçi olmazdı. Bu nedenle “Dağ fare doğurdu” demek doğru olmaz.
Görüşmenin hemen ardından DÜNYA WebTV Genel Yayın Yönetmeni Burcu Göksüzoğlu, Info Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz ile görüşmeyi ve piyasalara olası etkilerini değerlendirdi. Mert Yılmaz’ın gerçekçi ve ışık tutucu değerlendirmeleri vardı. Yılmaz, piyasanın toplantıdan sonra verilen mesajlardan çok fazla bir ilerleme kaydedilmediği algısına kapıldığını anlatarak, “Çok ciddi sorunlar var ve bunların tamamının bir saatlik toplantıda çözülmesini beklemek çok gerçekçi değil” dedi.
Piyasalar toplantıdan umduğunu bulamadı
Gerçekten de iki ülke arasında Fettullah Gülen’in iadesi, Suriye’de YPG’ye destek, S-400, CAATSA yaptırımları, F-35 projesi ve Washinghton’un Ermeni soykırımı hamlesi gibi yıllardır birikmiş birçok sorun vardı. NATO toplantısı sırasında araya sıkıştırılmış ve süresi 1 saati bile bulmayan bir görüşmenin sorunlu ve kırılgan Türk-Amerikan ilişkilerini çok yakın gelecekte başka bir aşamaya taşımasını beklemenin çok gerçekçi olmadığını vurgulamıştık. Ama en azından daha da germeyecek bir havada olması ve diyalog sürecini başlatması piyasaları ve siyaseti rahatlatacaktı. Görünen o ki; piyasa bu adımın gelmediğine inanıyor. Gelen tepkiler de bu algıyı yansıtıyor. Nitekim toplantı öncesi 8.30 liranın altına kadar inen dolar kuru, toplantıdan sonra 8.50’nin üzerine çıktı.
Bu noktada Mert Yılmaz ekonomi açısından önemli bir soruna işaret ediyor. Diyor ki; “Kurun seviyesinden ziyade dalga boyunun yüksekliği artık çok yorucu bir hal almaya başladı. Bir günde 30 kuruş düşen, ertesi gün 15 kuruş yükselen bu dalga boyunun yüksekliği ekonomik açıdan çok sıkıntı verici. Çünkü bu ne ihracatçıya, ne de ithalatçıya yarıyor. Önemli olan kuru belli bir seviyede tutabilmek; önümüzdeki döneme ilişkin öngörüleri kuvvetlendirebilmek; vadeyi uzatabilmek ve dalga boyunu kısaltmaktır.”
Şu anda Türkiye için Amerika ile olan ilişkilerin stratejik ortaklık temeline oturtulmasından daha önemli olan ödev, ekonomide kırılganlıklara yol açan sorunların düzeltilmesidir. Dış finansman bağımlılığı, dolarizasyon, düşük rezervler, yüksek enflasyon ve bozuk kurumsal yapı gibi sorunlar Türkiye ekonomisini iç ve dış şoklara karşı aşırı duyarlı hale getiriyor. Biden-Erdoğan görüşmesinden sonra piyasalarda ortaya çıkan tablo da bu kırılganlığı yansıtıyor.