Brexit bir belirsizlik hikayesidir
Pandemi tüm dünyayı etkisi altına almaya ve birçok alanı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Dış ticarete olan ilk etkisi korumacılık ve tedarik zincirinin gözden geçirilmesi olmuştu. Geçen 10 ay sonrasında, dış ticarette korumacılıktan ziyade alternatif pazar ve tedarik ağı için stratejik ortaklıkların öne çıktığı ve buna paralel Serbest Ticaret Anlaşmalarının yürürlüğe konulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara iki önemli örnek olarak, Avrupa Birliği (AB) ile Vietnam ve Asya Pasifik ülkeleri arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmalarını gösterebiliriz. Bu da pandemi ile başlayan dış ticaretteki belirsizliğin azaldığını bize gösteriyor.
Dünya ticaretindeki sis perdesi yavaş yavaş azalırken ve ülkeler denge politikası kapsamında stratejik ortaklıklar yaparken, bir konuda belirsizlik maalesef giderilemiyor. Evet, bahsettiğimiz konu Brexit. Geçiş süreci için verilen sürenin bitmesine 1,5 aydan az bir süre kalmışken, hala bir anlaşma olup olmayacağı bilinmiyor. Bir belirsizliğe doğru ilerliyoruz.
Brexit’te anlaşma ihtimali azalıyor
Brexit konusunda sürecin sonuna yaklaşıyoruz ve halen ortada bir anlaşma olacağına ilişkin işaret yok. Her iki tarafta anlaşma olmasına yönelik bir istek hep dile getirilse de sonuç halen alınamadı. Kalan 1,5 ayda da sürecin nasıl anlaşmaya dönüşeceğini bugünden ön görmek gerçekten çok kolay değil. İngiltere ofisimiz tarafından sürece ilişkin geçen yıl bir olasılık hesaplaması yapmıştık. Bu olasılık hesabına göre, AB ile bir anlaşma olmadan sürecin tamamlanması, en az anlaşma olması ile aynı oranda görülüyordu.
Anlaşmasız bir ayrılışın hem AB hem İngiltere ve dolayısıyla bizim için de oldukça olumsuz sonuçlar doğuracağı aşikâr. Bunun anlamı; İngiltere’nin 3’üncü ülke olması veya İngiltere tarafı için de AB ve bizim 3’üncü ülke olmamamız. Bu durumda karşılıklı gümrük vergileri ve gümrükleme işlemleri gündeme geliyor. Ayrıca İrlanda ile sınır konusu ise bambaşka bir hal alıyor. Sonuç olarak anlaşmasız bir ayrılığın hiçbir taraf için faydası olmayacak. İşte bu nedenle anlaşmalı bir ayrılışın olacağı yönündeki beklenti, sürenin sonuna yaklaştıkça maalesef azalıyor.
Süreç bize son dakikalarda her şeyin değişebileceğini de gösterdi. Çok düşük bir ihtimal olsa da ay sonu yapılacak toplantıda bir erteleme gelirse şaşırmamak lazım.
Bizim durum AB’ye bağlı
Bizim durumumuz, yukarıda bahsedilen görüşmelerden bağımsız olarak ilerliyor. Daha önceki Serbest Ticaret Anlaşmalarında olduğu gibi AB bizden bağımsız olarak ve bizi de ilgilendiren bir konuya bizi dâhil etmiyor. Kendinden bağımsız bir anlaşma imzalamamızı da istemiyor. AB’nin bu tutumunu son komisyon raporunda da açık açık görülüyor. Aslında komisyon raporuna baktığımızda AB ile uyuşamadığımız birçok ticari konu olduğunu ve bunun başında, bağımsız hareket edilerek yapılan bu gibi girişimlerin bulunduğunu görüyoruz.
Özellikle raporda üçüncü ülkelerle yapılan ikili anlaşmalarla ilgili olarak, Türkiye’nin Kosova'yla imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesi; (AB'nin böyle bir anlaşması olmamasına rağmen) Malezya ile Serbest Ticaret Anlaşmasını uygulamaya devam edilmesi gibi konuların önümüze getirildiği görülüyor. Ayrıca, Venezuela ile bir anlaşma akdetme sürecine devam edilmesinin de olumsuz olarak görülüyor.
Yine raporda, dış ilişkiler alanında kısmen hazırlıklı olunduğuna vurgu yapılıyor. Ama Ortak Gümrük Tarifesi’ne (OGT) uyum düzeyinin azaldığı ve gümrük birliği kapsamındaki hukuki taahhütlere aykırı biçimde ilave gümrük vergileri uygulamaya ve bu vergilerin kapsamını genişletmeye devam etmesi eleştiriliyor. Burada öne çıkan başka bir konu da Genelleştirilmiş Tercihler Sisteminden ayrışmamız bir sapma olarak gösteriliyor.
Ne yapılmalı?
Süreç sona yaklaştıkça İngiltere’nin AB ile bir anlaşma yaparak ayrılma ihtimali azalıyor. Buna bağlı olarak şirketler de bu yaklaşımı satın almış durumda ve şirketlerin bazı tedbirler aldıkları görülüyor. İhracat fazlası verdiğimiz nadir ülkelerden biri ile bu şekilde bir belirsizlik sürecini yaşamak üzücü. Otomotiv ve beyaz eşya başta olmak üzere ihracatımızın olumsuz etkileneceği ortada. Bu aşamada alternatif tedarik yapılarını, bu veriye istinaden yeni maliyet-ticaret dengesini planlamaya açmak gerekiyor.
Bu süreç bize, gümrük birliğinin bu hali ile artık yeterli olmadığını bir kez daha gösteriyor. Gümrük birliğinin güncellenmesi uzun zamandır gündemde ama maalesef o tarafta da bir ilerleme kaydedilemiyor. Son dönemdeki global ticaret dengelerinin değişimi ve pandeminin dış ticaretteki etkilerini dikkate alarak, AB ile gümrük birliğinin ötesinde bir ortak pazar ve/veya stratejik ortaklık konularını konuşmak gerekiyor.