“Boynum acıyor, nefes alamıyorum, ölüyorum…”
George Floyd’un polis boynuna bastırırken söylediği; “nefes alamıyorum” sözleri, sadece ABD’de değil, dünyanın her yerinde derin yankı uyandırdı. Amerika şu anda yangın yeri ve korona sürecinde zaten tıknefes olan toplumu, harekete geçirdi.
Nefes alamıyorum… Bunu ben kendi işletmelerimizden de duymaya başladım. Bir örnek üzerinden detaylandırayım. Korona yüzünden kapatılan işletmeler, 1 Haziran itibarıyla açılma sürecine girdi. Ancak açılanlar sadece zordaki işletmeler değil, alacağına şahin kesilen fırsatçılar da oldu.
Örnek; Beşiktaş’taki bir mantı dükkânı… 3 aydır kapalı ve pazartesi açılır açılmaz, birikmiş borcu için kapıya dayanan elektrik idaresi… “Yeni açıldık, nefes alalım, ödeyeceğiz” feryadına rağmen; “Yok, kesiyoruz!” katılığı… Tıpkı zenci George’un boynuna bastırıp nefesini kesen polis gibi…
“Kardeşim, bu dükkân çalışsın ki sana borcumu ödeyeyim. Ya borcumu yapılandır ya da bana süre ver ki para kazanabileyim...” Ancak sonuç; “Kestik!” Gerekçe? “Biz kesin talimat aldık, acımak yok. Kesmeden gitmeyiz.”
Bunu yapan; CK Boğaziçi Elektrik şirketi… Ekonomi açıldı diye piyasaya adamlarını salmasını (kabul etmemekle birlikte) anlıyorum. Anlayamadığım, borcuna sadık olan şirketlerin boynuna basıp “nefes alamıyorum” feryadına kulak tıkaması…
Soru şudur; Korona’dan kaybettiğini anında tahsil etmeye kalkan böylesi yapılar, ekonomide nasıl bir tahribata yol açtıklarının acaba farkında mı? Daha doğrusu kamu otoriteleri, böylelerinin farkında mı?
ELEKTRİĞİMİ KESERSEN BORCUMU ÖDEYEMEM Kİ?
Koronadan sonra dayanışmanın artacağını beklerdik. Bazı kurumlar, çalışanı, müşterisi, tedarikçisiyle dayanışmayı seçti ve krizin ekonomik sonuçlarıyla baş etmekte avantaj sağladı.
Ancak bazıları alacağının üstüne akbaba gibi çökmeyi seçti… Akılsızca bir davranış bu… Zira elektriğini kestiğin işyeri, borcunu ödeyebilme becerisini de kaybedecektir. 2001 krizinde böyleleri batmıştı. Şimdi aynı anlayışsızlıkla firmaları iflasa sürükleyenler ortalıkta, müeyyidesiz at koşturuyor.