Borç yapılandırma işe yarar mı?
Geçen hafta Süper Lig'in dört büyük kulübünün finansal borçları Bankalar Birliği liderliğinde Ziraat Bankası, Halkbank, Denizbank ve Yapı Kredi'den oluşan konsorsiyum tarafından yeniden yapılandırıldı. Bu anlaşmayla Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’un finansal borçları ikinci kez yeniden yapılandırılmış oldu. Bilindiği üzere Fenerbahçe, koşulların kulübe uymadığı gerekçesiyle daha önceki borç yapılandırmaya katılmamıştı.
Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’un 2019 son çeyreğinde 5+2 yıl olarak yapılandırılan finansal borçları, Fenerbahçe’nin de katılımıyla yeni anlaşmayla 2+7 yıl olarak güncellendi. Bu anlaşma hükümleri gereğince, iki yılı ödemesiz olmak üzere kulüplerin toplam finansal borçları dokuz yıl olarak güncellendi. Bu süreçte, kulüpler ilk iki yıl anapara ödemesi yapmayacaklar, sadece faiz yükümlülüklerini yerine getirecekler.
Kulüpler ve federasyon memnun
Borç yapılandırmadan kulüpler ve federasyon memnun görünüyor.
Nasıl memnun olmasınlar ki?
Vadesi gelen yükümlülüklerini yerine getiremeyen kulüpler bu yapılandırmayla iki yıl daha zaman kazanmış oldular.
İki yılın sonunda ne olacak diye kulüplere soracak olursanız, büyük bir olasılıkla alacağınız yanıt: “Daha bugünden iki yıl sonrasını düşünmeye gerek olmadığı”dır. Doğal olarak genel tavır bu olunca, ikinci yılın sonunda yeni bir yapılandırmanın kulüpleri beklediğini görmek çok da zor olmasa gerek.
Bu yapılandırma federasyon başkanı Nihat Özdemir’in de dile getirdiği gibi “…kulüpleri rahatlatacak”, onların “nefes almalarına ve önlerini görebilmelerine”[1] olanak sağlayacak…
Kulüplerin bu yapılandırma ile nefesleneceklerinde hemfikirim. Ancak, önlerini görebilecekleri konusunda aynı düşüncede değilim. Zira bu yapılandırma stratejik bir politika değişikliği anlamına gelmiyor ki, kulüpler önlerini görebilsinler. Bu süreçte kulüplerin finansal olumsuzluklarını gidermeye yönelik radikal çözümler içeren bir yapılanmaya gidilmeksizin bu sorunların üstesinden gelebilmek mümkün değildir. Bu haliyle yapılandırma, kulüplerin içinde bulundukları likidite krizini aşmalarına yardımcı olabilecek nefes açıcı bir işleve sahiptir. Onların finansal soluklanmalarına imkan veren takviye bir ilaç niteliğindedir. Bu eylem günü kurtarmaya yarayan, kronik sorunu çözmeyen, akut sorunlara palyatif çözüm getiren taktiksel bir müdahaledir. Oysa, kulüplerimizin önlerini görebilmeleri, onları bu sorunlara iten temel politikalarda yapılacak stratejik değişikliklere bağlıdır. Sürekli yetersizlik ve kriz üreten patolojik bünyeye yapısal müdahalede bulunmadan sorunu çözmek mümkün değildir.
Bu konuda Beşiktaş kulübü başkanı Ahmet Nur Çebi, “Popülist yaklaşımlarımız nedeniyle pandemide daha da zorlandık. Bundan sonra mali disiplin içerisinde olmak zorundayız. Bu anlaşma ile bugünü kurtarmış olabiliriz ama geleceği kurtarmak için tüm kulüplerin mali disipline sahip çıkması, popülist hareketlerden vazgeçmesi gerekmektedir”[2] diyerek, yakıcı sorundan nasıl çıkılabileceğinin ipuçlarını veriyor.
Şüphesiz ki, bu hayati sorundan kurtulabilmenin yolu “mali disiplin içerisine girmek”ten geçiyor. Peki, bu konu nasıl yaşama geçirilecektir? Hangi stratejik politika ve planlarla bu amaca ulaşılacaktır. Görülüyor ki, yaşamsal öneme sahip bu konuda kulüplerimiz bir türlü yol alamıyor, eylemleri söylemlerinin tersine gerçekleşiyor.
Anlaşma teknik olarak ne kadar uygun?
Öncelikle bu dört kulübün Kamuyu Aydınlatma Platformu’na gönderdikleri finansal tablolarında yer alan bazı temel mali verileri değerlendirerek, anlaşmanın teknik olarak kulüplere ne kadar uygun olduğuna bakalım.
Dört kulübün toplam borçları 2020 yılsonu finansallarına göre 14 milyar TL’na[3], mali kesime olan finansal borçları ise 8,45 milyar TL’ye ulaşmış durumda.[4] Kulüplerin pandemi öncesi toplam gelirleri ise 2,1 milyar TL olarak gerçekleşti.[5] Dört kulübün birikimli zararları 3,9 milyar TL iken, özkaynak açıklarıysa 2,3 milyar TL’ye yükseldi.[6] Kulüplerin 30.11.2019-30.11.2020 dönemine ait yıllık zararları toplamıysa 535,9 milyon TL olarak gerçekleşti.[7]
Finansal durum yukarıda belirtildiği gibiyken, yapılandırılan krediler için dört kulübün dokuz yıl boyunca ödeyecekleri faiz, anapara ve vergi toplamı 16-17 milyar TL’ye ulaşacak.
Dört kulüp cari piyasa faiz oranları dikkate alındığında, yapılandırılan 8,5 milyar TL banka kredisi için ilk 2 yılda yaklaşık 3 ila 3.4 milyar TL arasında bir faiz ödeyecekler.
Dört kulübün dokuz yıllık vade içinde bankalara ödeyecekleri toplam faiz tutarı cari faiz oranları üzerinden 8 ila 9 milyar TL civarında olabilecektir.
İki yıllık anapara ödemesiz dönemin sonunda ilk anapara taksiti ve faiz tutarı olmak üzere kulüplerin bankalara ödemesi gereken toplam tutar en az 2,3 ila 2,7 milyar TL civarında olacaktır.
Buna göre kulüpler mevcut gelirlerinin 4,5 katı kadar faiz ödemek yükü altına girmiş olacaklardır ya da bir başka ifadeyle dört buçuk yıllık gelirlerini faiz olarak
Sonuç:
Bu anlaşma ile finansal yükümlülüklerini yerine getiremeyen kulüplere finansal soluklanma olanağı yaratıldı. Ancak yapısal problemler bulunduğu için şu anda kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılması, sorunun iki yıl daha ötelenmesi anlamına geliyor. Zira, bundan önceki borç yapılandırmada da aynı konuları gündeme getirmiş ve bu kulüplerin faiz kaynaklı borçlarının daha da artacağını ifade etmiştim, aynen de öyle oldu. Kulüplerin finansal yükümlülükleri daha da arttı.
Kulüplerin mali yapılarında çözüm bekleyen önemli sorunlar var. Özkaynak açıkları gelirlerinin bir buçuk katına, birikimli zararlarıysa iki katına ulaşmış durumda. Faaliyetlerinden kar elde edemedikleri için sürekli borçlanmak durumunda kalan, sürekli bütçe açığı veren, gelirleri pandemik etkiyle birlikte % 35 daha gerileyen kulüplerin finansal dengeleri yitmiş durumda.
Sağlıklı ve dengeli bir mali yapıya sahip olmayan kulüplerde, tekrar finansal dengeyi sağlamak mümkün görünmüyor. Bu anlaşma ile finansal borçlar daha da artacak! Artan faiz yükü nedeniyle borçlar döndürülemez, günü gelen taksit ve anapara ödemeleri yapılamaz noktaya gelecektir. Kaldı ki, 2+7 yıl kulüpler için finansal anlamda makul bir süre değildir. Çünkü kulüplerin 2 yılın sonunda ödeyecekleri yaklaşık faiz yükü 3 ile 3.5 milyar TL arasında olacaktır. Bu dört kulübün 2019 sonu toplam gelirleri yaklaşık 2 milyar TL civarındaydı. Diğer faaliyet giderlerini de eklediğinizde, bu dört kulübün toplam gelirleri faaliyet ve finansman giderlerini karşılayabilecek yetenekte değildir. Doğal olarak şunu şimdiden söyleyebilirim ki: 2 yılın sonunda bu kulüpler bu yapılandırmadan gelen 2 yıl anapara ödemesiz dönemin faiz yükünü bile ödeyemeyeceklerdir.
Finansal anlamda kredibiliteleri erozyona uğramış, ticari ve ekonomik anlamda gelirleri erimiş, finansal yükümlülüklerini yerine getiremeyen bu kulüplerin yapabilecekleri bu anlamda başka bir şey yok. Yani sıcak para arayışı içinde olan bir mali yapının yangınını ancak bu şekilde söndürmeye çalışıyorlar. Ama bu müdahale ile yangın sönmüyor, sönmüş gibi görünüyor. Kulüplerin kısa vadede finansal olanaklarını ve ekonomik olarak gelirlerini artırma olanağı olmadığı için her türlü tavizi vermek durumundalar. Olayın finansör yönüne bakıldığında ise, bu mali yapıları kredilendirmek normal koşullarda çok mümkün olamaz. Çünkü krediyi geri ödeyebilecek bir mali yapı ve bu mali yapıyı ayakta tutacak bir nakit akışı bulunmuyor. Kredinin geri ödemesini sağlayacak temel unsur kulübün nakit akışıdır.
Oysa bugünkü koşullarda kulüplerin nakit akışları ciddi bozulmuş durumda. Kendi faaliyet giderlerini yani oyuncusunun maaş ve ücretini bile ödemekte zorlanan kulüplerin özkaynakları negatife dönmüş, çalışma sermayeleri erimiş, dönemsel olarak bile karlılık yaratamayan, geçmiş yıllardan gelen birikimli zararların altında ezilmiş bir mali yapıdan bahsediyoruz. Bu koşullar altında bir mali yapının kredilendirilmesi teknik olarak çok uygun değildir. Çünkü bu dört mali yapı da teknik anlamda TTK’nın 376. maddesine göre teknik iflas durumunda…
Dipnot:
[1] Dört Büyük Kulübün Borçları 2.kez Yeniden Yapılandırıldı http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/128-dier-yazarlar/5183-bankalar-birligiafutbol-futbolaekonomi.html
[2] Dört Büyük Kulübün Borçları 2.kez Yeniden Yapılandırıldı http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/128-dier-yazarlar/5183-bankalar-birligiafutbol-futbolaekonomi.html
[3] Dört Büyük Kulübün Borcu Ondört Milyar TL'na Ulaştı http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/mali/130-diger-yazarlar/5136-futbol-ve-para-kulup-borclari.html
[4]Tuğrul Akşar, Kulüpler Bu Mali Yapılarla UEFA’dan Vize Alamaz! 9 Haziran 2020, http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/ekonomi/35-tugrulaksar/4874-bu-mali-yap-uefadan-vize-alamaz.html
[5] Tuğrul Akşar, Kulüpler Bu Mali Yapılarla UEFA’dan Vize Alamaz! 9 Haziran 2020, http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/ekonomi/35-tugrulaksar/4874-bu-mali-yap-uefadan-vize-alamaz.html
[6] Tuğrul Akşar, Kulüpler Bu Mali Yapılarla UEFA’dan Vize Alamaz! 9 Haziran 2020, http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/ekonomi/35-tugrulaksar/4874-bu-mali-yap-uefadan-vize-alamaz.html
[7] Dört kulübün https://www.kap.org.tr/tr/ sitesinde yer alan finansal verileri üzerinden hesaplanmıştır.