Borç ödemek için 2 bin Euro aldı diye, ‘reeskonttan men’ ve 350 bin lira ceza yedi
EKİM ayının son günleriydi. Yıllık ihracatı 40 milyon dolara yakın olan ve merkezi İstanbul’da bulunan bir şirket, çalıştığı muhabir bankadan 10 milyon lira tutarında Merkez Bankası kaynaklı reeskont kredisi kullandı.
Şirketin 10 milyon liralık reeskont kredisini aldığı gün bankadaki hesaplarında 40 milyon liraya yakın nakiti vardı. Hesaplardaki para kredinin de eklenmesiyle 50 milyon liraya çıktı.
Merkez Bankası reeskont kredisi fatura karşılığı kullandırıldığı için para şirket hesabına geçmesine rağmen bloke konuldu.
Şirket 3-4 gün sonra bazı borçlarını aldığı kredi üzerinden ödedi. Faturalarını da bankaya ibraz etti. Hesapta kullanılmamış 200 bin liralık kredi kaldı.
Bu arada şirketin leasingle aldığı makinenin 1 yıldır devam eden ödemelerinin o ayki diliminin günü geldi. Şirketin patronu, ilgili birimdeki yöneticiye şu talimatı verdi:
- Reeskont kredisini kullandığımız muhabir bankadaki 40 milyon liralık hesabımızdan 60 bin lira çekin. 2 bin Euro satın alıp leasing borcumuzun taksitini ödeyin. Çünkü, leasing firması alacağını Euro bazında istiyor.
Şirketin ilgili birim yöneticisi 2 bin Euro’yu alıp, leasing şirketine EFT yoluyla gönderdi… 10 gün sonra banka şubesi yöneticisi şirketin patronunu aradı:
- Merkez Bankası, sizin 2 bin Euro’ya neden satın aldığınızı soruyor. Belgeleriyle savunma yapmanız gerekiyor.
2 bin Euro’luk leasing taksiti ödemesiyle ilgili belge ve fatura dahil tüm evrakları banka üzerinden Merkez Bankası’na sundu:
- Bu ödemeyi Euro bazında yapmamız gerekiyordu. 2 bin Euro’yu o nedenle satın aldık. Bu işlemi de bankada bulunan kendi hesabımızdaki para ile yaptık.
Kısa sürede olumsuz haber geldi:
- Savunmanız Merkez Bankası yöneticilerini tatmin etmedi. Şirketiniz, “Reeskont kredisi kullanım şartlarına aykırı davrananlar” listesine alındı.
Şirketin patronu bu listeye girmelerinin ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken durum bildirildi:
-
Reeskont kredisi kullanım şartlarına aykırı davranıp 2 bin Euro aldınız. Firmanıza 350 bin lira para cezası kesildi. 3 gün içinde bu parayı ödeyin.
-
Ayrıca, şirketiniz Merkez Bankası reeskont kredisi kullanımından men edildi.
Şirketin patronu bana yaşadıklarını anlatıp, ekledi:
- Meğer reeskont kredisi kullanınca kendi paranla da olsa 100 dolar dahi almak yasakmış…
Büyük şaşkınlık yaşadığını bildirdi:
- Bu nasıl cezadır? Leasing kuruluşları satışlarını döviz ile yapıyor. Taksitleri dövizle talep ediyor. Bu konuda bir kısıtlama yok. Taksiti ödemesek suçlu duruma düşüyoruz. TL ile ödemeye kalksak, leasing kuruluşu kabul etmiyor.
Yıllık ihracatlarının 40 milyon dolara yakın olduğunun altını çizdi:
- Leasing borcumuzu ödemek için kendi hesabımızdan 2 bin Euro almamız nedeniyle bize ceza verilmesini hiç adil bulmuyoruz. Bu tür uygulamalar bizim gibi firmaların sahiplerinin, yöneticilerinin motivasyonunu olumsuz etkiliyor.
Merkez Bankası’nın döviz kurlarını baskılayan adımlarını anlayışla karşıladıklarının altını çizdi:
- İş dünyası olarak Merkez Bankası’nın kararlarına harfiyen uyuyoruz. Ancak, bazı kararlar firmaları zor durumda bırakıyor.
Sözlerini şu çağrıyla noktaladı:
- Merkez Bankası Başkanı ve ekibi sesimizi duysun, bize verilen haksız cezayı iptal etsin…
Pandemi günlerinde şirketleri, işletmeleri rahatlatmak için verilen ucuz kredilerin yüzde 25-30’u dövize yatırıldı… Nitekim dövizin yukarı yönlenmesinde bu krediler epey etkili oldu…
Benzeri şekilde ucuz kredi kullanabilen “şanslı kişi ve şirketler” onunla Kur Korumalı Mevduatın yolunu tuttu, yüzde 140’lara varan geliri kasaya koydu…
Bunları yapan şirket ve iş insanlarını takip eden bile olmadı…
Şimdi o günlerin acısını çıkarmak için borç ödemek üzere kendi hesabından 2 bin Euro alan şirkete 350 bin lira para cezası kesiliyor, reeskont kredisi kullanımından men ediliyor…
Akla, mantığa sığacak iş mi bu?
Ağır ticari araçlara kompozit hidrojen tankı için kolları sıvadı
TÜRKONFED ve BUSİAD’ın önceki Başkanlarından Celal Beysel, Bursa’daki “İstihdam Zirvesi”nin bitiminde Şeref Oğuz ve beni, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Floteks tesislerine davet etti:
- 4 yıldır üzerinde çalıştığımız kompozit hidrojen ağır ticari araç tankının üretim aşamasına geldik. Fabrikayı görmenizi isterim.
Fabrikaya gitmeye vaktimiz olmadı ama BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar’la birlikte sohbet ettik. Celal Beysel, bulunduğumuz yere oğlu ve Floteks’in Genel Müdürü Mehmet Beysel’i de çağırdı.
Mehmet Beysel, söze güncel sorunlardan girdi:
- İhracatta fiyat belirleme yeteneğimizi kaybettik. Ne fiyat vereceğimizi bilemez haldeyiz. Eskiden ihracat kurtarıyordu. 20 yıldır ihracat gelir açısından“artı” yazardı. Şimdi “eksi” yazıyor.
Floteks’in otomotiv sektörüne dönük üretim yaptığına işaret etti:
- Otomotiv sektöründe fiyat değiştirmek felaket zordur. Dolayısıyla yükselen maliyetleri yansıtmakta zorlanırsınız.
Celal Beysel, ardından 4 yıldır üzerinde çalıştıkları kompozit ağır ticari araç hidrojen tankına geçti:
- 350 barlık tankı geliştirdik. Bu tank otobüslere uygun hale geldi. Şimdi binek araçlarda kullanılabilecek 700 barlık tank üzerinde de çalışıyoruz.
Mehmet Beysel araya girdi:
- Geliştirdiğimiz tankların içi plastik, dışı kompozit malzemeden oluşuyor. Çok hafifi ama dayanıklı.
Söz konusu hidrojen yakıt tankı üretimi için yaptıkları yatırımı merak ettim, Celal Beysel yanıtladı:
- 25 milyon Euro’luk yatırım söz konusu olacak…
Anadolu’ya gitmemiz teşvik edilsin, daha fazla ofis açar istihdam yaratırız
EKONOMİ Gazetesi’nin uluslararası danışmanlık şirketi PwC işbirliği ile düzenlediği “Dönüşen Liderlik Zirvesi-2023”te Hakan Güldağ, Elite World Hotels İcra Kurulu Üyesi Server Alparslan, MKS DevO Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Korgün Şengün ve PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu ile sohbet ediyoruz.
Cenk Ulu, merkezlerinin bulunduğu İstanbul dışında ofislerinin hizmet verdiği illeri, sağladıkları istihdamla birlikte sıraladı:
-
Eskişehir: 220 kişi
-
İzmir:150 kişi
-
Ankara:150 kişi
-
Bursa:130 kişi
Eskişehir ofisini yakın dönemde hizmete aldıklarını anımsattı:
- Üretime dönük yatırımlara verilen teşvikler gibi bize de vergi ve SGK desteği verilse Anadolu’ya daha fazla ofis açar, üniversite mezunu gençlerimize istihdam alanı yaratırız.
Üniversiteli genç işsizliğin yüzde 20’nin üzerinde olduğu bir ortamda Cenk Ulu’nun önerisini dikkate almakta yarar var…