Bölgesel-sektörel teşvik sisteminin 13 yıllık göç karnesi
İç göç verilerini, teşvik bölgeleri penceresinden incelemeye devam ediyoruz. Bir önceki yazımızda 2021 yılı gelişmelerini ele almıştık. Bu kez 13 yıllık seyir içerisinde ortaya çıkan değişime bakacağız. 2009 yılında ekonomik kriz koşullarında uygulamaya giren bölgesel-sektörel teşvik sisteminin, 13 yıllık uygulama sonunda teşvik bölgelerinin göç kaderini ne ölçüde değiştirdiği sorusuna yanıt arayacağız.
2008-2021 arasındaki 14 yıla ait iller arası çapraz göç verilerini kullanarak teşvik bölgeleri bazında hesapladığımız yıllık net göç hızı verilerinin ortaya koyduğu karne ana hatlarıyla şöyle:
- Tabloyu değerlendirirken öncelikle 2018, 2019 ve 2020 yılı verilerine yansıyan özel durumları not etmekte yarar var. Teşvik bölgelerinin net göç hızlarında, 2018’de ana yapının çok dışına çıkan bir oynama var. Geri kalmış bölgeler bir anda yüksek oranda net göç alır hale gelirken, en gelişmiş 1. Bölge yüksek sayılacak bir düzeyde net göç vermiş. Bu sapmanın kaynağı 2019’un ateşli gündem konusu olan “politik göç”. Mart 2019’da yapılan yerel seçimler öncesinde, 1. ve 2. Bölge’den seçmenlerin, yerel seçimlerde kendi memleketlerinde oy kullanmak için ikametlerini geçici olarak memleketlerine taşıması, göç verilerinde olağan dışı farklılığa yol açmış durumda. 2019 yılında da geri dönüşün yarattığı düzeltme etkileri gözleniyor. 2020 yılı verilerinde ise Covid-19 salgınını nedeniyle oranlarının düştüğünü tespit ediyoruz. Salgın etkisi 2021’de de kısmen sürüyor.
- 2019-2020 döneminin özgün farklılıklarını bir kenara bırakırsak, 13 yıllık bölgesel-sektörel teşvik uygulamasının bölgeler arası göç dengelerinde temel bir değişiklik yaratamadığını görüyoruz. En gelişmiş illeri kapsayan 1. ve 2. Bölge net göç almaya, geri kalmış illerden oluşan 4, 5 ve 6. Bölge ise net göç vermeye devam ediyor.
- Orta gelişmişlikteki 3. Bölge ise düşük düzeyde net göç alma ve verme arasında salınıyor. Bununla birlikte 3. Bölge, ilk yıllarda daha çok net göç verirken, son yıllarda daha çok net göç alır hale gelmiş. Bu haliyle 3. Bölge’nin göç profilinin kısmen olumlu yönde gelişme kaydettiği söylenebilir.
- En gelişmiş illeri kapsayan 1. ve 2. Bölge, sürekli net göç alan bölgeler. Net göç hızlarının dalgalı yapısı, net göç hızının eğilimine ilişkin net bir değerlendirme yapmaya imkan vermiyor.
- Bununla birlikte 2. Bölge’nin göçten aldığı payda sınırlı bir artış eğilimi olduğu söylenebilir. Bunda 1. Bölge illerinde aşırı nüfus yoğunluğuna bağlı yaşam zorluklarına ilaveten geçim maliyetinin daha yüksek olması bir etken. İkinci etken ise 2. Bölge illerinin de zaten Adana, Kayseri, Konya, Sakarya, Yalova, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale, Kırklareli, Aydın, Denizli ve Isparta gibi gelişmiş illerden oluşması. Bu haliyle 1. Bölge’nin payı gerilerken 2. Bölge’nin göçten aldığı payın artması, göç profilinde temel bir değişiklik anlamı taşımıyor.
- Geri kalmış illerden oluşan 4. Bölge 2018 istisnası hariç, 5. Bölge ise 2016 ve 2018 istisnası hariç sürekli net göç veren bölgeler durumunu koruyor. Net göç verme hızındaki dalgalanmalara rağmen iki bölgenin net göç verme hızında temel bir değişiklik olmadığını söyleyebiliriz. Her iki teşvik bölgesinin 2021 yılı net göç verme hızı, genel ortalamanın altında. Bunun bir trend değişimi mi, yoksa süre giden dalgalanmaların devamı mı olduğunu, sonraki yıllardaki verilerle değerlendirebileceğiz.
- En geri Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan 6. Bölge, istisnasız bütün yıllarda yüksek oranda net göç veren bölge durumunda. Net göç verme hızında, çeşitli dalgalanmalara rağmen temel bir değişiklik yok. Bölgesel teşvik sisteminden birinci derecede olumlu etkilenmesi gereken 6. Bölge’nin göç profilinde temel bir değişiklik yaratılamaması, mevcut teşvik sisteminin göç karnesinin en başarısız kalemini oluşturuyor.