Bölgemizdeki savaş, ihracatımızdan 3,8 milyar dolar eksiltti
Hamas’ın Filistin halkı adına İsrail’e (Netiv HaAsara) yaptığı 7 Ekim 2023 saldırısından sonra İsrail’in başlattığı ve bölge ülkelerine yaydığı savaşta, resmi rakamlara göre yaklaşık 50 bin kişi öldü. İsrail, halen düzenli olarak Gazze’ye ve aralıklı olarak da Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’a saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Türkiye ise en baştan beri ‘ateşkes ve kalıcı barış için her türlü girişimde bulunsa’ da ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bazı güçlü ülkelerin İsrail’e kayıtsız şartsız desteğini sürdürmesi nedeniyle önümüzdeki aylarda da çatışmalar sürecek gibi görünüyor. Çünkü yakında ABD Başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump’ın, bu sürece ‘barış yönünde’ katkı sağlaması hiç beklenmiyor. Uluslararası analistler İsrail’in, İran’ın nükleer tesislerine yönelik etkili bir saldırı isteğinin devam ettiğini, Trump’ın da bu isteği geri çevirmeyeceğini ileri sürüyor.
Ateş düştüğü yeri yaktı ekonomiler büyük yara aldı
Savaşın en kötü etkisi İsrail ve Filistin ekonomilerine oldu. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, 2024’ün son çeyreğinde Knesset’te yaptığı bir konuşmada sürdürülen ‘savaşın maliyetinin 54-68 milyar dolar arasında bir maliyeti olabileceğini’ söylemişti. Savaş harcamaları dışında ülkenin makroekonomisinde yıllarca kapanmayacak yaraların açıldığı belirtiliyor. Filistin cephesinde ise Gazze’deki soykırım ve yıkım devam ediyor, Gazze dışındaki nüfus ise yardımlarla hayatını idame ettirebiliyor. İsrail’in, Hizbullah’a yönelik saldırılarıyla büyük can kayıpları ve yıkımlar yaşanan Lübnan’ın ancak büyük mali yardımlar alması halinde 10 yıllık periyotta kendini toparlaması mümkün görünüyor. Suriye ise diktatörlük rejiminin yıkılmasından sonra da İsrail’in ‘stratejk saldırıları ve toprak işgali’ karşısında çaresiz durumda. Bölge ülkelerinin tamamı ile iyi ilişkileri olan Türkiye’nin ekonomisi bütün çatışmalardan olumsuz etkileniyor. Türkiye’nin, savaş ve çatışma alanı konumundaki İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’e 2023 yılında 11,4 milyar dolar olan ihracatı, 2024’te 7,6 milyar dolara düştü. İsrail’e ihracatını tamamen durduran Türkiye’nin bu karardan dolayı ihracatı 3,7 milyar dolar azaldı. Lübnan’a 446,6 milyon dolarlık, İran’a da 291,4 milyon dolarlık ihracat kayıpları yaşadık. Tabii ki bu ülkelerle ilişkilerimiz sadece ticaretle ilgili değildi. Karşılıklı yatırımlar, turizm, üçüncü ülkelerdeki iş birlikleri de ya tamamen bitti ya da büyük çöküşler yaşandı.
Barış ortamı korunan bölge ülkelerine ihracat yükseldi
Savaş bölgesine sınır ya da yakın olsalar da henüz çatışma yaşanmamış ülkelerle ticaretimiz büyüdü. Turizmde ve karşılıklı yatırımlarda istikrarlı artışlar devam etti. Örneğin, ABD’ye gümrüksüz ihracat yapma imkanı sunan Mısır’a özellikle hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe yeni yatırımlar yapıldı. Suudi Arabistan’ın altyapı projelerinde büyük tutarlı ihaleler alındı. Bu ülkelere ihracatta ise çift haneli sıçramalar görüldü. 2024’te Mısır’a ihracatımız yüzde 21,8 artarak 3,5 milyar doları aştı. Ürdün’e yüzde 30,8’lik, Suudi Arabistan’a da yüzde 24,8’lik ihracat artışları oldu. Savaşın merkezine çok yakın Mısır, Ürdün, Irak ve S. Arabistan’a toplam ihracatımız 17,9 milyar dolar oldu.
Türkiye’de tarım bitti mi?
Sosyal medyada ‘verisiz kanaat önderleri’ yoğun şekilde ‘Türkiye’de tarım bitti’ diyerek bu konuda yanlış bir kabulü yerleştirdi. Arada bir ‘sınır ülkeden, toplam üretimin binde 1’i bile olmayan kadar’ saman ithalatı ya da makarna üretimi için özel buğday ithalatı tarımın bittiğine dair çok yetersiz ve yanlış delillerdir. Tarımda elbette çözülmesi gereken sorunlar var ve bunlar konuşulmalı ama Türkiye tarımda kendi kendine yeten ülke olmaktan hiç çıkmadı ve ürünlerin çoğunda da ezici şekilde net ihracatçı konumda bulunuyor. Atalarımız, “Yiğidi öldür ama hakkını ver” derler, işte Türkiye’nin tarımdaki güncel durumu:
- Toplam tarımsal hasılada dünyada 9’uncu, Avrupa’da 1’inci sıradayız. Sebze üretiminde dünyada 4’üncü, meyve üretiminde 6’ncıyız.
- Fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva ve keçiboynuzu üretiminde dünyada 1’inciyiz. Fındık, kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm ve ayva ihracatında dünya lideriyiz.
- Antep Fıstığı, zeytin, mandalina, kavun, karpuz, elma, hıyar üretiminde dünyada 2’nci sıradayız. Şeftali, nektarin, kestane, çilek, nohut, ıspanak ve domates üretiminde dünyada 3’üncüyüz.
- Buğday unu ihracatında dünya 1’incisiyiz, makarna ihracatında dünya 2’ncisiyiz.
- Örtü altı üretimde dünyada 4’üncü, AB’de 2’nciyiz.
- Ülkemizde yılda 1,3 milyon ton tohum ve 191 milyon adet fide-fidan üretiliyor. 66 ilde sertifikalı tohum üretimi yapılıyor. Tarımımızda kullanılan tohumların yüzde 97’si yurt içinde üretiliyor ve 117 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz.
-Türkiye, arılı kovan sayısında dünya 3’üncüsü, bal üretiminde dünya 2’ncisi, her iki konuda da Avrupa 1’incisidir.
- Tavuk eti üretiminde dünya 9’uncusu ve Avrupa 2’ncisiyiz. Tavuk eti ihracatında dünya 5’incisi ve Avrupa 3’üncüsüyüz. Tavuk yumurtası üretiminde dünya 10’uncusu, Avrupa 2’ncisiyiz. İhracatında ise dünyada ve Avrupa’da 3’üncüyüz.
- Sığır varlığında dünyada 21’inciyiz, koyun varlığında 7’nci, keçi varlığında 22’nciyiz. Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan varlığında AB’de 1’inciyiz. Sığır eti üretiminde dünyada 8, AB’de 1’inci, koyun eti üretiminde dünyada 3, AB’de 1’inciyiz. Keçi etinde dünyada 10, AB’de 1’inciyiz.
- Koyun sütü üretiminde dünyada 2’nci, keçi sütü üretiminde dünyada 6’ncı ve manda sütü üretiminde dünyada 13’üncü sıradayız.
- Akdeniz levreği ve Akdeniz çipurası üretiminde dünyada 1’inciyiz. Su ürünlerinde kendi kendimize yeterlilik oranımız yüzde 120 ve net ihracatçıyız.