Bize bir şey olmaz kafası ile yola devam…

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

19 Mart'ta başlayan siyasi çalkantıda çok yüksek bedelle topladığı döviz rezervinin büyük bir kısmını tüketerek kurları tutmaya çabalayan ekonomi yönetimine bir darbe elektrik zammı ile geldi diyebilirim. İkincisi ise Trump'ın ticaret savaşlarını başlatması oldu.

Ekonomi yönetimi her mesele için "acımadı ki, acımadı ki" diyor ama en kötüsü kendilerini de inandırmış olmaları. Küresel ticaret savaşına bu para ve kur politikası ile girmek en baştan kaybetmek demek. "Yüksek faiz-düşük kur" bu ortamda çekici değil. Ama, kime anlatıyoruz ki?

 

TCMB, faiz indirim serisine devam edebilir

Açıkçası, TCMB'nin 17 Nisan'daki PPK toplantısında faizleri sabit tutacağına dair kuşkularım var. Ekonomi yönetimi TÜİK'in açıkladığı TÜFE rakamına bakıp "alarm durumu" görmeyebilir. Dolayısıyla 250 baz puanlık indirim serisine devam edebilir. Yalnız, burada bir saptamam var:

Öteden beri "ekonomi yönetimi iyi, siyaset kötü" diye yorum yapanlar, aslında ekonomi kurmaylarının doğrudan doğruya siyasetin emrinde olduğunu görmezden geliyorlar. Bu aymazlığın sebebini hafta başında hem bir köşe yazısında hem de Instagramda paylaştım. "Seviyeye bakmadan rezerv toplanmasının sebebi de büyük ihtimalle siyasetteki gelişmelerle alakalıydı" diyerek analizimi bitirdim.

Bundan başka "Merkez Bankası döviz düşmesin diye alım yapıyor" diyenlerin nasıl yanıldıklarını da anlattım hep. Her şeyden önce, Merkez Bankaları döviz kurlarının düşmesi ile ilgili hoşnutsuzluk göstermezler, hatta döviz düşerken çeşitli maliyetlerden kademeli olarak rezerv yaparlar. Hiçbir zaman sabit bir seviyeden sürekli alım yapmazlar. Dolayısıyla Merkez Bankası’ndakilerin dövizin daha düşmesi için bekleyecek sabırlarının olmadığı ya da daha fazla düşürmek için güçleri olmadığı, her an patlak verecek siyasi bir gelişme için cephane toplamış olduklarını gösteriyor. Oyunu doğru okumak lazım.

 

Kendi kendilerine tuzağa düştüler

Tüm bunlar "hiç bir şey olmadı gördünüz mü?" demek için yapıldığından, faiz indirme döngüsünün devam etmesi yüksekle muhtemel. Bu sebeple kurları sabit tutmaya çalışırken, fırsat buldukça rezervleri artırmanın yoluna bakacaklar. Ancak ihracatçının dövizine tekrar % 40 nispetinde el koymaya çalışsalar büyük tepki olacak. Dolayısıyla döviz cinsinden işlemleri kısıtlamak ile serbestleştirmek arasında bocaladıklarını tahmin ediyorum. Kısıtlamak karaborsaya yol açacak ve güven erozyonu tavan yapacak. Eskisi gibi serbest bırakılması normalde en doğrusu ancak bu sefer enflasyona menfi etkisi olacak. Büyük ihtimalle firmalarının döviz borcunu rekor seviyeye getiren davranışları sebebiyle şaşkın durumdalar.

Aslında, kendi kendilerine düştüler bu tuzağa. Döviz kurundaki korelasyonu kopardıklarında birçok insan "Merkez Bankası dövizi tutmuyor ki" bile demeye başlamıştı. Meselenin böyle olmadığını anlatırken yorulmuştum açıkçası. Giderek sertleşecek siyaset sebebiyle, geçen yıl olduğu gibi dövizde karaborsa fiyatının tekrar oluşma ihtimalini azımsamıyorum. Ekonomi Yönetimi hata yaptıkça normalleşme yerine daha sert uygulamalara geçecektir. Faizi düşürüp muhtemel kur yükselişini durdurmak için rezervlerden satmadan önce, bazı fikirlerin havada uçuştuğunu duyuyorum. Fiyatlar yükselmesin diye ihracat yasaklamaları tekrar geri geldiğine göre, başka kararlar da bunu izleyecektir.

İnşallah bu süreç ülkeye daha fazla zarar vermeden sona erer.

 

Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Büyük yanılsama!!.. 19 Şubat 2025
Bile bile lades… 12 Şubat 2025