"Birkaç paket daha açıklanmalı..."

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

Diğer ülkelerin yardım paketleriyle Türkiye'nin paketi kıyaslandığında, konunun ne kadar kritik olduğunu tam anlamamışız gibi bir intiba doğuyor. Sanki bir finansal kriz varmış gibi davranıyoruz.

Aslında, ekonomik paketin açıklanmasından sonra hem çalışma hayatını düzenleyen hem de sağlıkla alakalı peş peşe kararlar da geliyor. Önce icra ve iflas süreçlerinin dondurulması, ardından çalışma saatleri ve idari izinler, bankalardaki çalışma saatleriyle alakalı tavsiye kararı ve nihayetinde 65 yaşının üzerindekilerle alakalı alınan karar da eklenince, bundan sonra da başka adımların da gelebileceğine dair intibalarımız oluştu.

Ankara'dan bana gelen bir haber, 70 maddelik bir karar üzerinde çalışıldığını söylüyor. Hatta uzun bir zamandır Resmi Gazete’nin pazar sayısı çıkmamıştı. Bu pazar bu da gerçekleşti. Alınan kararların her gün Resmi Gazete’de yayımlanacağını söylemek falcılık olmaz. Yine de konunun ne kadar vahim olduğunu görmezden geliyormuşçasına, ağır ağır karar alıyoruz.

"Ekonomik kriz ile bu yaşananın farkı ne?..."

Piyasalara göz atarsak: Artık Dolar/TL'de daha önce yaşadığımız zirveleri test etmeye başladık diyebilirim. Bu durum pariteden de kaynaklanıyor elbette. Kur sepeti daha önceki zirvesine oldukça yakın bir yerde. Bu da gösteriyor ki, parite hareketinin yanında dövize talep de kurları yükseltiyor.

Petrol fiyatları, aşağıda doğru süzülmeye devam ediyor. Altına da çok rağbet yok. Yatırımcılar neredeyse tüm aktiflerden kaçarcasına uzaklaşıyor. Bunun sebebi şu:

Finansal ekonomik kriz ile pandemik salgın sebebiyle ortaya çıkan ekonomik kriz arasında farklar var. 1998, 2001 ve 2008 Krizlerinde piyasaların toparlanması doğrudan ekonomiye müdahaleyle başlamıştı. Ancak bu sefer krizin sebebi bir salgın hastalık. Dolayısıyla salgınla alakalı olumu haberler gelene kadar piyasalarda toparlanma olmayacak. Verilen tüm destekler reel sektör ve piyasaların daha fazla bozulmaması için veriliyor desek yanlış olmaz.

Süre uzadıkça paniğin yerini umutsuzluk alabilir. Verilen desteklerin üzerine yeni destekler verilemeyebilir. Bunlar elbette olumsuz senaryolar ancak hesaba katılması gerekir. Tarihe bakıldığı zaman bu tip salgınların bir "restorasyon" için imkan sağladığı da gözüküyor. Yani kapitalist sistemin aksayan taraflarını ya da çalışmayan taraflarını bertaraf etmek mümkün olabilir. Çalışma Hayatına yaklaşımlar ile finansal sistemi en baştan gözden geçirmek için fırsat yaratılabilir. Dijital dönüşümün hızlanması adına adımlar atılabilir.

Bir süre sağlık ve farmasötik sektörlerinde yükselme görmek mümkün olabilir. Çünkü bu sektörler tedarik ve üretimlerini çok uzaklardan sağlamıyorlar. Onların bu yaklaşımı başka sektörlerdeki firmaların tedarik ve üretim yaklaşımlarında değişim yaratabilir. Tabii salgın beklediğimizden çabuk biterse, bu restorasyon ihtiyacı görmezden gelinecektir.

Özetle, içinde bulunduğumuz şartların iyileşmesi için önce Korona Virüsünü yendiğimize dair haberlerin gelmesi, ardından Çin ve ABD borsalarının toparlanması gerekiyor. Reel sektörün toparlanması ise bu gelişmelerden hemen sonra olacak. Daha şimdiden ABD'nin ikinci çeyrekte %24 (yirmi dört) daralacağına dair raporlar yazılmaya başlandı.

Eğer böyle olacaksa, Türkiye'nin yıl sonu büyüme hızının %2.5'tan aşağıya düşmemesi için elimizden geleni yapmalıyız derim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar