Birileri siyasetçilik oynuyor!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı... Bu topraklarda daha büyük bir makam var mı? Bu onurlu göreve talipsiniz, aday oluyorsunuz, daha doğrusu olmak istiyorsunuz...

Yüksek Seçim Kurulu açıkladı; bazı isimlerin adaylığı mevzuata aykırı olduğu için baştan reddedilmiş. Bazı isimlere ise başvuru evraklarında eksiklik bulunduğu için ek süre verilmiş.

Oyun mu bu! Böyle bir makam için aday olunurken başvuruda eksiklik olur mu?

Ama neyse ki hiç olmazsa başvuru günü geçtikten sonra gitmemişler ya da mesai saati bitiminde kapıda
“N’olur açın, şu evraklarımızı alın, trafik vardı, geciktik” dememişler! 

Bazı sınavlar vardır; KPSS gibi, üniversite sınavı gibi... O sınavlara geç kalıp içeri alınmak için yalvaranlar olur ya hani... Onlar gibi de yapabilirlerdi!

Evrak eksikliği gibi ya da bizzat başvuru yapmamak gibi durumlar yüzünden başvurunun reddedilmesi, ya büyük bir özensizliktir ya da sırf laf olsun diye başvuru yapıldığını gösterir. 

Yazık! Hani birileri sırf kartvizitlerine yazdırmak için listeye giremeyeceklerini bildikleri halde milletvekili aday adayı olurlar ya, bu da biraz ona benziyor. 

“Cumhurbaşkanı adayı!” Aslında aday adayı... Herhalde bu da bir unvan olarak görülüyor.

Birileri adeta eğleniyor. Bastırıyorlar 500 küsur bin lirayı ve eğleniyorlar. Gerçekten yazık!

Bu arada 100 bin imzaya ulaşıp seçime katılabilenlere yatırdıkları bu para daha sonra iade edilecek. Diğer hallerde bu tutar Hazineye gelir kaydediliyor.

Seçilseniz ne yapacaksınız ki?

Bu isimlerin hemen hiçbirinin seçilme olasılığı yok da, dün de yazdığım gibi hadi oldu seçildi birisi, ülkeye ne verecek, sorunları nasıl çözecek belli mi?

Böyle yazınca da birileri hemen itiraz ediyor; “Parti programında yazıyor ya” diye. Parti programlarında her şey yazar zaten, hemen hepsi de şahanedir; oturun siz de yazın! Kim uygulayacak, nasıl uygulayacak, siz ona bakın! 

Ayrıca bırakın böyle hiç şansı olmayan isimleri, Cumhur ittifakının seçimi kazandığı takdirde 14 Mayıs sonrasına ilişkin bir programı var mı ki?

Önceki gün olanları izledik işte... Mehmet Şimşek göreve davet edildi yeniden. Normal ziyaretmiş gibi gösterilmek istense de bunun bir görev daveti olduğunu bilmeyen mi vardı! Neydi o AKP'nin önündeki ses düzeneği, açıklama hazırlıkları. Ama olmadı; ya Şimşek çok şey istedi ve o kadarı da kabul edilmedi ya da Şimşek ne vaat edilirse edilsin görev üstlenmeye yanaşmadı.

Bu biraz çaresizlik göstergesi değil mi...

Bir kere demek ki ekonomi politikasında değişiklik yapılmak isteniyor. İyi de, bu değişikliği uygulayabilecek tek isim Mehmet Şimşek mi? Değil tabii ki ama yurtdışı kredibilitesi en yüksek isim olarak Şimşek görülüyor. 

Ama bir ülkede herhangi bir şirketin kredi notunun, o ülkenin kredi notundan daha yüksek olmayacağını en iyi Mehmet Şimşek bilir!

 

Bir tarafta siyaset, bir tarafta dram

Türkiye büyük bir felaket yaşadı ve bu felaketin üstünden bir buçuk ay geçti. 

Acımasız bir değerlendirme belki ama depremin ilk anında hayatını kaybedenler kurtuldu. 

Öte yandan binlerce insan donarak, günlerce kurtarılmayı bekleyerek acı çeke çeke hayatını kaybetti.

Kurtulanlar ise her gün ölüyor!

İnsanlar yakınlarının hiç olmazsa cesedini bulabilmek için çırpınıyor, yok!

Bölgede hala çadır eksiği var, hala sağlıklı içme suyu eksiği var, var da var!

Bir de üstüne sel felaketi geldi.

Ankara’da ise yüzde yarım oy kapmak için taklalar atılıyor!

Yani siyasetçilik oynanıyor.

 

Geçim derdi çoktan unutuldu

Memur ve emeklilere yılbaşında verilen yüzde 30’luk artış o dönem için iyi bir oran olarak değerlendirildi. Hatırlanacaktır, artışın en az yüzde 40 dolayında olması gerektiğini belirtmiş, yüzde 30’luk artışa rağmen seçim dolayısıyla ilk çeyrek sonunda ek bir iyileştirmenin yapılabileceğine işaret etmiştim.

Ancak köprünün altından çok sular aktı.

Kabul etmek gerekir ki deprem dengeleri çok değiştirdi. 

Zaman zaman seçimden önce bir zam bekleyip beklemediğimi soran okurlar oluyor. Bu soruya kesin bir yanıt verme şansım yok. 

Deprem felaketi yüzünden ikinci planda kalmışsa da geçim derdi çok büyük. Aslında ekonomik sorunlar çok büyük, adeta o da başka bir felaket boyutunda. 

Zaten seçim sonrasının ekonomi politikasının ne olacağı bu yüzden çok önemli. 

Kimin nasıl bir politika setine sahip olduğunun da bundan dolayı çok irdelenmesi gerekiyor. 

İşte Mehmet Şimşek'in AKP'ye davet edilmesi. Mevcut ekonomi politikasının sürdürülemez olduğunu Cumhur ittifakı da görüyor ve bir çıkış yolu arıyor. 

Seçmene düşen de bu çıkış yolunu bulanı bulmak!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar