Bir yatırım geliyor, bir yatırım geliyor; sormayın!
Hani rasyonel zemine dönüp yeni bir ekonomi politikası uygulamaya başladık ya... Bu politikanın sonucu olarak yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yoğun bir ilgisi olacak ve yatırımlar artacaktı ya...
Merkez Bankası’nın dün açıkladığı ekim ayı ödemeler dengesi verilerinden yola çıkarak bu politikalar doğrultusunda ne ölçüde yatırım çekiyoruz diye bir bakalım istedik.
Keşke bakmasaydık! Doğrudan yatırımı ara ki bulasın!
Yabancılara gayrimenkul satışı da olmasa, içerideyiz! İşte on aylık veriler...
- Ocak-ekim döneminde 7.8 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı girişi olmuş.
- Bu tutarın 3.1 milyarı gayrimenkul yatırımı için gelmiş. Düşelim gayrimenkulü, net giriş 4.7 milyar dolar.
- Bu on ayda 4.9 milyar dolarlık da çıkış var. Çıkıştan kasıt, ağırlıkla yurt içinde yerleşiklerin dışarıda yaptıkları yatırımlar, yoksa bu tutarın tümü Türkiye’de var olan yabancı yatırımların geri gittiği anlamına gelmiyor, öyle düşünülmesin.
- On aydaki 7.8 milyar dolarlık girişten 4.9 milyar dolarlık yurt dışı yatırımını düştüğümüzde kalan 2.9 milyar.
- Bu 2.9 milyarın tümü gerçek yatırım olarak görülemez. Bu para ne için gelmiş, ona da bakmalı. Hani gayrimenkul için gelen 3.1 milyar dolar vardı ya, o aslında yatırım değil. Yabancıların gayrimenkul alımı tanım olarak doğrudan yatırım sayılıyor ama bir Rus, bir Iraklı, bir Alman, bir İngiliz gelip Türkiye’de bir konut, bir gayrimenkul aldığı takdirde bu Türkiye’de yapılmış doğrudan yatırım sınıfına konuluyor. Türkiye’ye döviz girmiş oluyor, o kadar, ortada yatırım sayılabilecek bir durum yok.
- Peki bu on ayda net anlamda ne kadar yatırım gelmiş? Yukarıda belirttim, yabancıların gayrimenkul için getirdikleri döviz, tabii ki döviz anlamında bir katkı sağlıyor da, bu yatırım değil. O yüzden de “gayrimenkul hariç giriş” ile “çıkış” tutarlarının farkını almak gerekiyor.
- Ağırlıkla yurt dışında yapılan yatırımları gösteren çıkış kalemindeki tutar ne kadar, 4.9 milyar dolar. Gayrimenkul hariç giriş ne kadar, 4.7 milyar dolar. Alalım farkı, kalan eksi 171 milyon dolar!
İşte durum bundan ibaret...
Son dönemde estirilen havaya baksanız, Türkiye’ye doğrudan yatırım yağıyor! Yabancılar Türkiye’de yatırım yapmak için adeta sıraya girmiş!
Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere bakıyorsunuz, ortada hiçbir şey yok!
Hatta bu on ayı beşer aylık iki dönem olarak ele aldığımızda ortaya daha da tuhaf bir tablo çıkıyor...
İlk beş aydaki yabancı yatırım girişi, ikinci beş aydakinden daha fazla. Düşüşün kaynağı da çok açık; yabancılar ikinci beş ayda gayrimenkul alımını belirgin olarak yavaşlatmış.
Gayrimenkul hariç tutularak hesaplanan net doğrudan yatırım girişi ilk beş ayda 41 milyon dolarken, ikinci beş ayda 212 milyon dolar çıkış var.
Zaten bu tutarlar, ne giriş olarak bir işe yarar, bir yaraya merhem olur; ne çıkış olarak Türkiye’yi zora sokacak boyutta bir etki yaratır.
Sonuç çok somut olarak ortada... Türkiye doğrudan yabancı yatırım çekmek anlamında çok yol almak durumunda.
Doğrudan yatırımın aradığı...
Yeni ekonomi yönetimi görevi Türkiye’nin rasyonel zemine dönme dışında bir şansı kalmadığı görüşüyle devralmıştı.
Burada kastedilen para politikasıyla ilgili görüşlerdi belli ki.
Ama doğrudan yabancı sermaye dediğimiz sermaye, para politikasında “dönülmüş olsa bile” rasyonel zemindeki bu iyileşmeye pek bakmıyor.
Çünkü para politikası bugün öyle olur, yarın başka türlü; değişiklik gösterebilir.
Ama doğrudan yatırımcı buraya gelip yerleştiğinde, öyle bir günde elindekini satıp çıkacak, ceketini alıp gidecek konumda değildir.
Onlar başta hukuk güvencesi arar, buna ihtiyaç duyar; herkesin duyduğu gibi.
Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, yetmezmiş gibi Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasının gerektiği söylenen bir ülkeye de yatırım yapmaya pek sıcak bakmazlar. Anayasa Mahkemesi kararları bile zaman zaman uygulanmıyorken şunu düşünmezler mi:
“Gün gelir bir ihtilaf yaşar ve mahkemelik olursak, oradan da lehimize karar çıkarsa ama bu karar uygulanmazsa ne yaparız?”
Böyle düşünürler ve gelmezler...
İşte veriler de ortada zaten gelmiyorlar...