Bir sürü kocaman kuyruklu tilki
Lozan Antlaşmasını müzakere ederek Cumhuriyet kurulmasının yolunu açan, zekası ile ünlü lider İsmet İnönü zor sorunları yönetmek ve çözmek, bunların birbirini gölgelemesine izin vermemekle şöhrete ulaşmıştı. Sorunları birbirinden ayrı tutmak ve her birinin çözümüyle ilgilenmek konusundaki başarılarına hayranlık duyan gözlemcilere göre “Paşa’nın kafasında kırk tilki dolaşır ama kuyrukları dahi birbirine değmezdi.” Huzur içinde yatsın, artık İnönü aramızda değil. Ancak tilkiler hala etrafımızda dolanıyorlar. Bazen sayıları artıyor ve yönetilmeleri güçleşiyor, diğer zamanlarda sayıları azalıyor ve birbirleriyle daha iyi geçinebiliyorlar. Son yıllarda Türkiye ile ilgili tilkilerin sayısında yeniden bir artış var. Ülkemiz tilkilerin kuyruklarının birbirine değmemesini sağlamak durumundadır.
Hepimiz biliyoruz, en büyük tilki Rusya ile ilişkiler. Türkiye bu ülkeyle kapsamlı ticaret yapıyor, tükettiği enerjinin büyük kısmı da bu ülkeden geliyor. Türkiye’ye yüksek sayıda turist gönderiyor. Türkiye Suriye ile sorunlu ilişkilerini yönetmek için Rusya ile işbirliği yapmak zorunda. Ayrıca, Kafkaslar’da Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki kırılgan barışı birlikte korumak gayretindeler. Ancak tam bir çıkar uyumuymuş gibi görünen ilişki sorunlarla da dolu. Rusya’nın savaştığı Ukrayna ile Türkiye’nin dostane ilişkileri var. Türkiye Ukrayna’ya, Rusya’ya karşı kullandığı bazı silahları satıyor. Kırım’ın Rusya tarafından tek taraflı ilhakını hiçbir zaman tanımadığını ilan etti. Yerli jet motoru imal etme çabalarına katkıda bulunacağını umduğu Ukrayna ile havacılık- uzay konularında işbirliği yapıyor. Ukrayna’dan da bitkisel yağlar ve tahıl ithal ediyor. Konu burada da bitmiyor. Türkiye’nin dost ve müttefikleri, Rusya’ya iktisadi boykot uygulayarak onu Ukrayna’ya saldırmaktan vazgeçirmeye uğraşıyorlar. Eğer kendisi de yaptırımlara muhatap olmak istemiyorsa, Türkiye boykotun bağlayıcı kurallarını gözetmek zorunda. Tabii daha genel sorun, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinde dost ve müttefiklerinin izlediği çizgiden ne oranda ayrılabileceğidir.
Bir başka büyük tilki de Suriye ile olan ilişkilerdir. Arap Baharından sonra Suriye’de de kendisine benzer bir hükümet kurulabileceğini ümit eden Türkiye bu ülkeye müdahale etti. Gerçeklerden kopuk rüyası gerçekleşemedi ama bir sürü sorun yaşamasına yol açan Suriye bataklığına saplanmış oldu. Sorunların başında Amerikalıların canı gönülden destekledikleri ama Türkiye’nin toprak bütünlüğüne meydan okuyan PKK ile de bağlantılandırdıkları Kürtlerin özerklik sorunu var. Amerikalılar Türkiye’nin endişelerine kulaklarını kapatırken, YPG/PYD’ye olan desteklerini Suriye rejimi onların özerkliğini teminat altına alıncaya kadar devam ettireceklerini söylüyorlar. Resmi düzeyde Amerikan karşıtı ve Esat yandaşı tutumlarına rağmen, Ruslar da Kürt taleplerine sempatiyle yaklaşıyorlar. Bu konudaki tutumu Türkiye ile benzer olan aslında Esat. Fakat, o da herhangi bir müzakereden önce Türkiye’nin Kuzey Suriye’den çekilmesinde ısrar ediyor. Konuya Türkiye açısından yaklaşacak olursak, esas müzakere edilecek konu Türkiye’nin çekilmesinin hangi şartlar altında gerçekleşeceğidir. Dolayısıyla, durum şimdilik kilitlenmiştir. Türkiye Suriye’nin güneyinde patlak veren Esat ve Kürt karşıtı karışıklıkların, Esat’ın Türkiye ile müzakerelere daha fazla ilgi duymasıyla sonuçlanacağını ümit etmektedir. Ancak Türkiye’nin bir de Suriyeliler sorunu vardır. Ülkeye üç milyondan fazla Suriyeli sığınmacı olarak gelmiştir. Gelenler hükümet tarafından konuk olarak karşılanmış ve kamu fonlarıyla desteklenmişlerse de, son aylarda göçmenlere karşı tepkiler artmış ve hükümetin görmezden gelmesine izin vermeyecek seviyeye tırmanmıştır. Sığınmacıların çoğunun geri gönderilmesi acaba mümkün müdür sorusu bir yana, geri gönderme konusu için Esat ile görüşüp çözüm üzerinde anlaşmak gerekmektedir.
Aslında tilki sayısı çoktur. Örneğin, Irak’la ilişkiler diye bir başka tilki var. Irak’ın Kürt Bölgesel Yönetimi ile sorunları bulunuyor. Türkiye ise, tarafların özellikle Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara sevk edilebilecek Irak petrolünün gelirlerinin nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşmalarını istiyor. Kuzey Irak’ta PKK diye bir tilki daha var. Türkiye bu hareketi denetlemek için bölgede askeri üsler kurmuş olup, Irak merkezi hükümeti ve Kürt Bölgesel Yönetimi’nin itirazlarına rağmen askeri harekat icra etmektedir. İran ile ilişkiler diye bir tilki daha var. İran hem Irak hem de Suriye’de varlığını ve etkinliğini güçlendirmiştir ki, Türkiye bunu çıkarına aykırı bulmakta, memnuniyet duymamaktadır.
Bir sürü tilki daha var. Ermenistan’ın Rusya’dan koparak Amerika’ya yanaşmaya çalışması bunun bir örneği. Türkiye ile Yunanistan arasında kurulmuş askeri dengenin giderek Türkiye aleyhine bozulması bir başka örnek. Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarının belirlenmesi bir üçüncüsü. Aslında liste çok uzayabilir ama izninizle burada durayım. Türkiye çok sorunla karşı karşıya bulunuyor. Diğerlerini etkilemeden tek tek sorunlar üzerinde durmak da giderek güçleşiyor. Tilkilerin kabarık kuyruklarının birbirine dolanması ve bunun sonucunda herkesin üzüleceği durumların ortaya çıkması potansiyeli artıyor. Ancak yaptıklarını başarı görüp kendisini tebrik etmeye yatkın olan hükümetimiz karşısına çıkabilecek tehlikeli durumları farkında mı? Ben pek emin olamıyorum.