Bir sosyal proje nasıl 19 yıl başarıyla devam edebilir?
Pandemiyle birlikte sosyal sorumluluk projelerinde patlama yaşandı. Kurumlar toplum ve gezegen için çalışmalar geliştirdiler. Projelerin bir kısmı geniş çaplı etki yarattı. Ne yazık ki, bir bölümüyse “yeşil yıkama” veya “vicdan temizleme” olarak nitelenen samimiyetten uzak işler olarak gerçekleşti.
Araştırmalar, tüketicilerin, özellikle de gençlerin kuruluşlardan sosyal sorunlarla ilgilenmelerini ve çözüm arayışlarında yer almalarını beklediğini ortaya koyuyor.
Başarılı bir proje yaratmak için öncelikle Mercedes-Benz Türk ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin 19 yıldır sürdürdüğü “Her Kızımız Bir Yıldız” programında gözlenen şeffaflık ve adanmışlık gerekiyor.
2004 yılından beri sürdürülen projenin temelinde 3 önemli unsur yer alıyor: Tepe yönetimin desteği, Uzun vadeli yatırım ve Uzun vadeli işbirliği.
3 Ağustos 2023 tarihinde Yıldız Kızlar’ı geleneksel İstanbul ziyaretinde ağırlayan Mercedes-Benz Türk; Edine, Sakarya, Van, Sinop, Tekirdağ’dan gelen 25 Yıldız Kız’ı İstanbul’da bir araya getirdi. Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ve Mercedes-Benz Türk Pazarlama İletişimi ve Müşteri Yönetimi Grup Müdürü Serra Yeşilyurt liderliğinde gerçekleşen etkinlikte, hem program üzerine konuşuldu hem de Yıldız Kızlara mikrofon uzatıldı. Bu toplantıdaki konuşmaları kısaca aktarmayı diliyorum;
1- Tepe yönetiminin desteği
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün gençlere şu cümlelerle seslendi: “Mercedes-Benz Türk olarak toplumda kadının her alanda hak ettiği güce kavuşması, kadınlara sosyal ve ekonomik fırsat eşitliği tanınması konularını çok önemsiyoruz .
İstihdam ettiğimiz kadın çalışanlarımıza tüm kanuni haklarının yanı sıra ayrıca özel yan haklar da sunuyoruz. Her geçen gün destekleri genişletmeye yönelik de çalışmalarımıza devam ettiğimizi belirtmeden edemeyeceğim.
Biz Mercedes-Benz Türk olarak eğitimin, eşitliğin, kültür sanatın ve sporun daima yanında olmak üzere rotamızı belirledik. Umudumuz ve geleceğimiz siz Yıldız Kızlarımızın elinde. Sizinle ve başarılarınızla gurur duyduğumuzu bir kez daha söyleyerek yolunuzun her daim açık olmasını diliyorum. Unutmayın biz Mercedes-Benz Türk ailesi olarak her zaman yanınızdayız. ”
2- Uzun vadeli yatırım
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile iş birliğiyle 2004 yılında 17 ilde 200 kızın desteklenmesi ile başlayan Her Kızımız Bir Yıldız ile her yıl 1000 kız burs alıyor. Program kapsamında sağlanan burs imkanının yanı sıra kişisel ve mesleki gelişimlerine yönelik hazırlanan çeşitli eğitim imkanları da sağlanıyor. Ayrıca Her Kızımız Bir Yıldız programını tamamlayan öğrenciler de Mercedes-Benz Türk bünyesinde çalışma imkanından da yararlanabiliyor.
3- Uzun vadeli işbirliği
“Her Kızımız Bir Yıldız” işbirliği açısından örnek bir proje. 19 yıldır Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’yle birlikte çalışan Mercedes-Benz Türk yönetimi kararlılıkla projeye olan inancını sürdürüyor ve kaynak ayırıyor.
Basın toplantısında konuşan ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel çalışmalar hakkında şu yorumu yaptı.
“Mercedes-Benz Türk ile beraber 19 yıl boyunca eğitimine devam etmek isteyen kız öğrencilere, eğitim bursu vererek ve onların niteliksel gelişimlerine katkı sunarak, kurucumuz Prof. Dr. Türkan Saylan’ın izinde yürümeye devam ediyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği çok önemli, ekonomik zorlukları nedeniyle okula gidemeyen kız öğrenci kalmasın diye emek veren paydaşımız Mercedes-Benz Türk’ü de kutluyoruz. Hepimizin emeğine sağlık.”
Suna’nın Kızları tarafından deprem bölgesinde kurulan “Çocuk Yaşam Merkezleri” çocukların kararlarıyla şekilleniyor
Suna’nın Kızları, deprem bölgesinde 12-18 yaş aralığındaki çocukların iyi olma hallerini gözeten ve akranları ile zaman geçirmelerini destekleyen güvenli alanlar oluşturmak amacıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş birliğinde kurulan Çocuk Yaşam Merkezleri ile faaliyetlerine hızla devam ediyor. İlki Kahramanmaraş Pazarcık’ta Nisan ayında kurulan merkezlerin ikincisi Hatay Antakya’da Koç Topluluğu Umut Kent içerisinde Mayıs ayında kuruldu.
Suna’nın Kızları Genel Koordinatörü Burcu Gündüz Maşalacı, çalışmalara ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Çocuk Yaşam Merkezlerimizde uyguladığımız programlar, yönetişim yapısı ve mekânlar, Suna’nın Kızları topluluklarının oluşturduğu mahalle ve akran temelli modeller ve kız çocuk odaklı tasarım ilkeleri temel alınarak tasarlandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş birliğinde oluşturduğumuz toplum temelli sosyal hizmetler modeliyle çocukların gündemini onlar için belirlemek yerine, çocukların güncel ihtiyaçları ve gündemlerini ifade edebilecekleri destekleyici ve güvenli alanlar oluşturarak bu ihtiyaçları karşılamak üzere çalışıyoruz. Bu alanların kız çocukların özgün ihtiyaçlarını merkeze alan programlar ve hizmetler sağlamasını hedefliyoruz.”
Sosyalleşmek kadar kendi başına kalmak da önemli bir ihtiyaç
Depremden etkilenen bölgelerde çocukların gelişimleri için güvenli ve destekleyici alanlar kurmak ve yeniden yapılanma sürecinde kız çocukların özgün ihtiyaçları başta olmak üzere tüm çocukların ihtiyaçlarının gözetilmesini sağlamak amacıyla kurulan Çocuk Yaşam Merkezleri’nde, çok amaçlı salon ve atölyenin yanı sıra, çocukların psikolog desteğine erişebilecekleri bir görüşme odası, kendi başlarına zaman geçirebilmelerini sağlayan sakin oda ve akranlarıyla sosyalleşebilecekleri kafeterya yer alıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş birliğinde yürütülen Çocuk Yaşam Merkezleri’nden, içerisinde bulundukları konteyner kentlerde yaşayan 12-18 yaş aralığındaki tüm çocuklar başvuru yaparak faydalanabiliyor. Çocukların fiziksel ve duygusal iyi olma hallerini destekleyen programların uygulandığı Çocuk Yaşam Merkezleri’ne bir yetişkin eşliğinde gelip kaydolan çocuklar, önce 10 günlük Suna’nın Kızları Esenlik Programı’nı tamamlıyor, ardından da kendi ilgi ve isteklerine göre belirlenen aktivitelere ve atölyelere katılıyorlar.
Esenlik Programı’nın başında birlikte yaşamaya ve öğrenmeye dair topluluk anlaşmaları yapan çocuklar, topluluk kurallarını kendileri belirliyor. Esenlik Programı’nın ardından çocuklar haftalık düzenlenen topluluk saatlerinde ortak alanları aynı anda kaç kişinin kaç saat kullanabileceğinden, hangi atölyelerin devam edip etmeyeceğine kadar, merkezin işleyişine dair birçok konuda karar alıyor.
Programın ardındaki kolektif güç
Suna’nın Kızları’na bu yolculukta, çocukların fiziksel ve duygusal iyi olma halini destekleyecek programları, atölye ve etkinlikleri geliştirip uygulayan 31 sivil toplum kuruluşundan oluşan çözüm ve destek toplulukları paydaşları destek oluyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş birliğinde yürütülen Çocuk Yaşam Merkezleri’nde, Suna’nın Kızları’nın Mahalle Odaklı Çözüm Topluluğu tarafından geliştirilmiş bir model uygulanıyor. Bu modelin işleyişi ve içeriği Kız Çocuk Odaklı Tasarım Destek Topluluğu ve Kız Çocuk Çözüm Topluluğu’nun katkıları ile şekilleniyor. Bu modelin içerisinde yer alan ve çocuklar ile birlikte çocukların isteklerine, beklentilerine göre şekillenen atölye ve programları ise şimdiye kadar geliştiren ve uygulayan topluluk paydaşları; Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi (BoMoVu), İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA), Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Bağ Derneği ve Şehir Dedektifi.
Suna’nın Kızları ve Koç Okulu “Yaz Enstitüsü” ile çocuklara umut kaynağı oluyor
İş insanı Suna Kıraç’ın eğitim alanındaki çabalarını, değerlerini, hedeflerini ve vizyonunu yaşatmak ve ileriye taşımak amacıyla kızı İpek Kıraç’ın, Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altında 2021 yılında hayata geçirdiği Suna’nın Kızları, 14-18 yaş aralığındaki 40 kız çocuğun katılımıyla “Yaz Enstitüsü” düzenliyor. Koç Okulu işbirliği ve Şanlıurfa Valiliği desteğiyle gerçekleşen programın katılımcıları, Şanlıurfa'nın Giyimli Köyü'nden yaygın eğitimin farklı kademelerinden 20 kız çocuk ile İstanbul’da Koç Okulu’nda eğitim hayatına devam eden 20 kız öğrenciden oluşuyor.
Suna’nın Kızları Yaz Enstitüsü programı, kız çocukların güvenli öğrenme imkânlarıyla tanışmalarına, birbirlerine öğrenme yoldaşı olmalarına, karşılaştıkları sorunları bir arada çözmelerine ve güçlenmelerine destek olacak, yaşam boyu kullanabilecekleri beceriler kazanmalarını amaçlıyor. Programın içerikleri Suna'nın Kızları Çözüm ve Destek topluluklarında yer alan TEGV, Pera Müzesi, BoMoVu, Şehir Dedektifi, AÇEV ve Öğretmen Ağı’nın destekleri ile geliştirilerek uygulanıyor.
İlk haftası Şanlıurfa’da, ardından iki haftası İstanbul’da Koç Okulu’nda gerçekleştirilen programda ilham veren buluşmalar, kültürel geziler, tasarım odaklı düşünme ve esenlik atölyeleri gibi destekleyici ve güçlendirici aktiviteler yer alıyor. Şanlıurfa ve İstanbul etaplarının ardından, mentörlük ve okula devam, kooperatifleşme ve iş hayatına geçiş programları ile kız çocukların gelişimi izlemenye ve desteklenmeye devam edecek.
İpek Kıraç: “Yaz Enstitüsü’nde kurulan bağların hayat boyu öğrenme yoldaşlığına dönüşmesini hedefliyoruz”
Suna’nın Kızları kurucusu İpek Kıraç, Yaz Enstitüsü’nün amacını ve hedeflerini açıklarken “Bu program benim için sözlerle anlatamayacağım kadar özel ve heyecanlı bir program. Çünkü kız çocukların bir araya gelmesi, birbirinden öğrenmesi ve birlikte güçlenmesi için kurduğumuz bir hayalin gerçeğe dönüştüğünü görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Ve bu hayalin arkasındaki hikâyede hepimiz varız… Giyimli Köyü var, Koç Okulu var, Suna’nın Kızları var…
Annem bana yazdığı bir notta “Benim sahip olmadığım seçme özgürlüğüne sahip olmanı istiyorum” demişti. Bu, kuşaklar arasında devam eden bir yolculuk. Ben annemden devraldım ve benim hayalim de annemin sahip olmamı arzu ettiği seçme özgürlüğüne tüm kız çocukların ve kadınların sahip olmasını sağlayacak eğitim olanakları geliştirebilmek.
Bu programla, kız çocukların akademik hayata devam edebilmek için fırsat ve seçenekleri fark etmesini, günlük hayatlarında kullanabilecekleri mesleki becerileri ve yaşam becerilerini keşfetmesini, öğrenmeye devam etmenin sadece okul ve akademik başarı ile ilgili olmadığını öğrenmesini hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Yaz Enstitüsü mezunlarının ileride bu programın geliştirilmesi ve uygulanmasında inisiyatif alabileceklerinin de altını çizen İpek Kıraç, “Aslında hepimiz geçmişle gelecek arasında bir köprü görevi üstleniyoruz. Bizden önceki kuşakların yaptıklarının üzerine bizler de inşa ediyoruz. Ben annemden devraldığım hayallerin gelişerek devam etmesi için çabalıyorum. Onun çizdiği yoldan ilerliyorum. Bu programa katılan kız çocuklar sonraki nesillere rol model olabilirler. Yaz Enstitüsü’nün sürdürülebilir bir program olmasıyla birlikte, yıllar içerisinde çok sayıda kız çocuk Suna’nın Kızları vizyonunda bir araya gelerek değişim elçisi olmak için harekete geçebilir” dedi.