“Bir kurumun muhasebesi namusudur”

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Nazmi KARYAĞDI

Tarih; 24 Temmuz 1954, günlerden cuma. Yedinci Dil Kurultayı’nda sıra denetim raporunun görüşülmesine gelmiştir. Bir üye, kurum hesaplarının, kurultayda seçilen üç üyeden ayrı olarak, kurum dışından (Maliye Bakanlığı’ndan) uzmanlar tarafından da denetlenmesini önerir. Böylelikle mali denetimle ilgili karşılaşılabilecek olası sorunların önlenebileceğini söyler. Mali işlerle ilgisi olmayan kişilerin denetçi olarak seçilebileceği bu durumun da denetimin etkinliğini ve yönetimin hesap verebilirliğini zedeleyeceği bazı üyelerce dile getirilir.

Yazar Esat Mahmut Karakurt da söz alarak denetlemenin ciddi ve kuvvetli olmasının işlerin daha güzel gitmesini temin edeceğini ekler. Yapılan görüşmeler sonrasında Kurultay oy çokluğu ile şu kararı alarak Tüzüğün ilgili maddesini değiştirir.

"Denetçiler raporlarını Kurultaya sunulmak üzere Yönetim Kurulu’na verirler. Denetçilerin raporları Kurultay’da Yönetim Kurulu raporlarından sonra okunur. Hesaplar yılda iki defa hesap uzmanlarına Yönetim Kurulunca kontrol ettirilir.”

Mali konuların uzmanı sıfatıyla kendisine söz verilen Türk Dil Kurumu saymanı Uluğ İğdemir’in konuşması ise tarihe geçen bir not şeklindedir; “Sayın arkadaşlar, Atatürk'ün bir sözü var. ‘Bir kurumun muhasebesi namusudur’ buyurmuşlardır. Hakikaten Dil Kurumu’nun muhasebesi de namusudur. Hesaplar üzerinde Kurultay ne kadar titiz davranırsa hakkı vardır. Onun için bu hususu da bir formüle, bir usule bağlamak zorundayız. Bütün derneklerde denetlemeler genel kurullarca seçilen denetçiler tarafından yapılır. Ancak Yönetim Kurulları, denetçilerin ihtisasını yeterli görmeyebilir, isterse hesaplarını bir uzmana incelettirebilirler…”

Yukarıda alıntıladığım olay Prof. Hikmet Özdemir hocamın geçtiğimiz Nisan ayında Etik ve İtibar Derneği’nce yayınlanan “Atatürk’ün Etik Mirası” kitabında yer alıyor. Ve geçmişten günümüze adeta ışık tutuyor.

Yönetsel bir araç olarak muhasebe

Çok bilinen bir gerçektir; etkin bir yönetim, hesap verilebilirlik ve şeffaflık açısından muhasebe ve denetim oldukça önemli bir araçtır. Muhasebenin sunduğu ölçülebilir ve kayda alınmış sayısal veriler sayesinde yöneticiler etkin bir yönetim imkânına kavuşurlar.

Gerek işlem esnasında gerekse işlemden sonra gerçekleştirilen denetim de yönetime etkin ve etik bir yönetişim aracı sunar. İşte bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir kurumun muhasebesi namusudur” sözü gerek kamu yönetiminde gerekse özel sektörde hiçbir zaman değerini yitirmeyecek bir ilkeyi belirliyor. Zira ölçülebilme, hesap verebilme ve saydamlık (şeffaflık), kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını sağladığı gibi her türlü suiistimal ve yolsuzluğun önlenmesine de katkıda bulunuyor. Bu kapsamda hem kamu hem de özel sektör için geliştirilen muhasebe ve denetim standartlarına bu gözle bakmakta yarar var. Faaliyet raporları, iç ve dış denetim raporları özel sektörde şirket ortaklarının (pay sahiplerinin) paralarının nerelerde, ne şekilde kullanıldığını kamu yönetiminde ise vatandaşın vergisinin nerelere harcandığını, etkin bir şekilde kullanılıp kullanmadığını gözler önüne serer.

Bu nedenle de ister kamu isterse özel sektör olsun etkin ve etik bir yönetim için şu ilkeyi daima göz önünde bulundurmalıyız:

“Bir kurumun muhasebesi namusudur.”

(Hikmet Özdemir, Atatürk’ün Etik Mirası, TEİD-Etik ve İtibar Derneği Yayınları, İstanbul, Nisan 2023, 221 sayfa)

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024