Bir hafta içinde iki farklı yüzyıl
Bir uzay hayali
Gidiş dönüş dahil sadece 90 dakika sürecek bir gezi için 250 bin dolar ödenir mi? “Gideceğiniz yere bağlı” diyenleri duyar gibiyim. Gidilecek yer uzay olunca 600 kişi bu parayı Virgin Galactic Şirketi’ne ödemiş bile. Hatta iş idaresi profesörü bir kadın, Mrs Maisonrouge, bu parayı 2005 yılında ödemiş. BBC’nin haberine göre onun uzay aşkı, Amerikalı astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in 1969 yılında aydaki yürüyüşlerinden beri devam ediyormuş. Ve 15 yıldır uzaya çıkmak için merak içinde bekliyormuş. Uzay uçağına bilet alanlar arasında Amerikalı Oscar ödüllü Leonardo Di Caprio ve Kanadalı şarkıcı Justin Bieber de var. Yeni bilet fiyatının 250 bin dolardan daha fazla olacağı söyleniyor. Ve bu para Amerika için de az-buz bir para değil; bugün Amerika’daki ortalama bir ev fiyatı. Biletini alan yolculardan sıradaki bir grup da, geçen yıl yolculuk için yaptırılan özel elbiseleri giyerek üç günlük bir eğitim de almışlar.
Virgin Galactic şirketi, turist kabininin tanıtımını yapmıştı. Yolcu koltukları, uçuş sırasında yüksek hızla ortaya çıkan g-kuvvetini karşılayabilmek için hareketli imiş. Koltukların arkasında normal ticari uçaklarda gördüğümüz ekranlardan varmış. Buradan uçuş bilgileri paylaşılacakmış. Yolcuların “Sana bir uzay uçağından baktım aziz dünya” demesi için uçağın 12 adet geniş penceresi varmış. Uçak 60 mil yüksekliğe çıkıp yörüngeye oturunca belki kaptanın anonsu duyulacak: “Kemerlerinizi çözebilir, yer çekimsizliğin keyfini çıkarabilirsiniz”. Uçağın arka kısmına bir de büyük ayna koymuşlar. Yolcular havada balon gibi salınırken kendilerini seyredebilmeleri için.
Uzay turizmi yarışında Virgin Galactic yalnız değil. Rakipleri onu çok yakından izliyorlar. Amazon’un kurucusu Jefff Bezos’un sahibi olduğu Blue Origin şirketi ile elektrikli araba Tesla’nın kurucusu Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaxeX de var. İsviçre Bankası USB’nin 2019 yılındaki bir raporuna göre uzay turizmi gelecek 10 yıl içinde 3 milyar dolarlık bir iş hacmine ulaşacak.
Bir öykü
Yer New Mexico. Yol kenarındaki geniş alanda büyük bir hareketlilik yaşanıyormuş. Filmciler çekim için sahne kuruluyorlarmış. O yörede yaşayan bir Kızılderili, yönetmenin yanından geçerken yüksek sesle mırıldanmış “Boşuna çaba; yağmur yolda”. Hava güllük güneşlik, kimse aldırmamış bu söze. Sahne hazırlanmış, oyuncular kostümlerini giyerek kenarda sıralarını beklemeye başlamışlar. O telaş içinde kimse havanın değiştiğini fark edememiş. Sahnenin en heyecanlı ve kalabalık anında yağmur başlamış. Ama ne yağmur. Kendilerini atmışlar karavanların içine, tıkış tıkış. Kostümler çamur içinde kalmış, dekor rezil olmuş. Yönetmen burnundan solurken sabahki Kızılderili’nin sözleri aklına gelmiş “Boşuna çaba; yağmur yolda”. Hemen de harekete geçmiş. “Hava günlük güneşlikken adam gelecek yağmuru bildi. Çabuk bulun o adamı bana” demiş. Kızılderili’yi bulup getirmişler yönetmenin karşısına. Yönetmen “Reis, dün yağmur geliyor dedin; sana inanmadık. Ama yağmur bizi kötü etti. Belli ki, sen buranın yerlisi olarak havayı tanıyorsun. Biz filmimizin çekimi bitinceye kadar, iki ay daha buradayız. Görüyorum sabahları buradan geçiyorsun. Bize danışmanlık yapar, hava durumunu söylersen ona göre hareket ederiz. Bu yardımın için sana para da veririz” demiş. Anlaşmışlar. Kızılderili her sabah geçerken hava durumunu söylemiş. Ona göre de çekim için sahneyi kurmuş veya kurmamışlar. Her seferinde de tam bir isabetle hava durumunu bilmiş. Örneğin, hava bulutlu iken Kızılderili “Güneş gelecek” derse hava açıyormuş. Ya da hava güllük güneşlik iken “Yağmur yolda” diyorsa yağmur yağıyormuş. Yine bir sabah “Güneş gelecek” demiş. Seti kurmuşlar ve bir yağmur bastırmış. Set rezil olmuş. Ertesi sabah Kızılderili gelince, yönetmen: “Reis, düne kadar her tahminin doğru çıktı. Dün feci yanıldın. Ne oldu?” Kızılderili kafasını öne eğmiş ve mahcup mahcup “Radyonun pili bitmişti. Meteorolojinin hava tahminini dinleyemedim”.
Bir yorum
Geçen hafta iki olay ilgimi çekti. Birincisi, devletin resmi bir kurumu, Diyanet İşleri, cemaati Cuma namazının farzından sonra yapacağı yağmur duasına katılmaya davet etti. “Yağmur yağdı mı?” ne kelime! Bazı yerleri sel bile bastı. Keşke Diyanet İşleri, meteorolojinin raporunu dinleyip, kurak geçecek bir hafta için yağmur daveti yapsaydı; memleket için daha hayırlı olurdu.
İkinci olay da, New Mexico’da oldu. Cumartesi günü bu uzay turizmi çalışmalarının bir parçası olarak Virgin Galactic, pilotlu bir deneme uçuşu gerçekleştirdi. Uzay uçağı, New Mexico hükümeti tarafından bu tür uçuşlar için yaptırılan ve maliyeti 200 milyon dolar olan uzay limanından (Spaceport America) ana-gemiye (Mothership) takılı olarak yükseldi. Ancak yerden 40 bin feet kadar yükseldikten sonra sistemlerindeki bir sorun nedeniyle uzay uçuşu iptal edildi. Araç, iki pilotu ile birlikte sağ salim olarak, ama uzaya erişemeden limana geri döndü. Uzaya erişemeden dediler. Çünkü Amerikan Hükümeti tanımında uzay, 50 milden sonra başlıyormuş.
Böylece bir hafta içinde sanki bir zaman makinesine binmiş olduk. Aynı hafta içinde iki farklı yüzyılı yaşadık. Bir yüzyılda uzay yolculuğuna hazırlananlar, öbür yanda başka bir yüzyılda yağmur duasına çıkanlar…