Bir fabrika yatırımında paranın ne kadarı arsaya, inşaata gidiyor?
6 Şubat depremleri ile ‘asrın felaketini’ yaşadık, canlarımız gitti. Bu felaketin ekonomiye etkisi de yıllarca sürecek. İlk olumsuz etkiyi Şubat ayı ihracat rakamlarında gördük. Depremzede 11 vilayetimizdeki sanayi üretimlerinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle bu bölgelerden ihracatımız sert fren yaptı. Bu durum genel ihracatımıza da olumsuz yansıdı. Depremlerden zarar gören fabrikaların onarılması, bazılarının yeniden inşa edilmesi zaman alacak. Ocak ayı sanayi üretim verileri de 2023 için umut vermişti ama Şubat ayı sanayi üretim verileri açıklandığında muhtemelen depremin negatif etkisini burada da göreceğiz.
Sanayimiz uzun süredir ‘kapasite kullanım oranlarında’ yüzde 75-80 bandında sıkışmış durumda. İhracatımızı da büyük ölçüde mevcut sanayi kapasitemiz sınırlıyor. Dolayısıyla üretim yatırımlarının hızlandırılması, yeni fabrikalar kurulması ‘sanayi ve ihracat’ konulu her sohbetin baş konusu haline gelmiş durumda. Şimdi hem deprem bölgesinde hem de ülke genelinde yeni fabrika yatırımı yapmak isteyen sanayicilerimizin ‘nasıl teşvik edileceği’ çok önemli. Elbette halihazırda çok güçlü teşvikler var ama her zaman daha iyisini aramak zorundayız. Çünkü her şeye rağmen sanayide yeni bir başarı öyküsüne ihtiyacımız var.
Zivella Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Uzun ile sohbet ediyoruz, kendisi ofis mobilyaları üreten bir sanayicimiz. Geçen yıl yüzde 45’i ihracattan olmak üzere yaklaşık 10 milyon dolarlık ciro yakaladı. İstanbul’da 8 bin 500 metrekare kapalı alana sahip fabrikasında ürettiği ofis mobilyalarını İsrail’den Katar’a, İsveç’e kadar 40 ülkeye kendi markasıyla ihraç ediyor. 220 kişilik doğrudan istihdamı ile Türkiye’nin en dinamik, ihracatçı Küçük ve Orta Boy İşletmelerinden (KOBİ) birinin patronu. Abdurrahman Uzun’a, ‘İşler nasıl, yeni yatırım var mı’ diye sorunca yanıtı, “İstanbul’da üretim artık zorlaştı, biz de Adapazarı Kaynarca OSB’de fabrika yatırımı yapıyoruz. 22 bin metrekare kapalı alana çıkacağız inşallah. Bu yıl bitmeden temeli atarız, yeni fabrikamızda istihdamımız da 400 kişiyi aşar” oldu. Bu yıl da ciro ve ihracatta artış beklediklerini ama birkaç konuda zorluklar olduğunu söyleyen Abdurrahman Uzun, şöyle konuşuyor: “Mobilya sektörümüz çok dinamik ama kapasite sorunumuz var. Mesela biz ABD’den yüklü bir sipariş gelir diye korkar olduk. Çünkü karşılamakta zorlanabiliriz. Yeni yatırımımız tamamlandıktan sonra ABD pazarındaki potansiyeli de değerlendireceğiz. İhracat cephesinde sektör olarak da çok yüksek potansiyelimiz var ama yeteri kadar hızlı yatırım yapamıyoruz.”
Emlak Konut gibi ‘Emlak Fabrika’ da kurulsun
Abdurrahman Uzun, ‘yeni fabrika’ deyince doğal olarak yatırım tutarını sordum. Yanıtı o kadar çarpıcı ki belki de önümüzdeki dönemde ‘Türkiye olarak sanayide yeni başarı hikâyemizin formülü’ bu yanıtta gizli. Abdurrahman Uzun, “Fabrikanın sadece inşaatı için harcama yaklaşık 130 milyon lirayı bulacak, 30-40 milyon lira da makine ve teçhizat tutacak gibi görünüyor. Keşke sanayicilerimizin yatırımlarında ‘arsa ve inşaat kısmı için’ etkili bir çözüm bulunsa. Şu anda birçok bölgede bir fabrikanın toplam yatırım tutarı içinde arsa ve inşaatın payı dörtte üçüne ulaşıyor. Emlak Konut gibi Emlak Fabrika da kurulsun, sanayiciye uzun vadeli kredilerle satılsın ya da kiralansın. Bu konuda makul çözüm bulunursa OSB’lerdeki rant suçlamaları da son bulur” dedi. Çin örneğini anlatan Abdurrahman Uzun şöyle devam ediyor: “Çin’de sanayici için devlet fabrikayı hazırlıyor ve ‘buyur burada üretim’ yapabilirsin diyor, uzun süreli kiralıyor. Hatta ciro üzerinden bir oranla da kira belirleniyor. Bizim uluslararası fuarlarda karşılaştığımız Çinli rakiplerimizin birkaç yıl içinde küçük bir stanttan dev stantlara nasıl geçiş yaptığını bizzat bu arka plandaki kapasite artışlarıyla anladık. Çin böyle yapıyor, Çin mucizesi diye başka şeyler anlatılsa da asıl sır bence burada gizli ve çok da basit.”
Korumacılık artıyor, dışarda üretimi düşünelim
Zivella Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Uzun, pandemi, savaşlar ve ambargolar nedeniyle ülkeler ve bloklar arasında gümrük duvarlarının yükselmeye başladığını vurguluyor. Bu nedenle yurt dışında bazı stratejik ülkelerde üretim yatırımlarını da düşünmek zorunda olduklarını belirtiyor. Uzun, “Mesela biz Özbekistan’da üretim yatırımı yapabiliriz. Orta Asya ve diğer BDT ülkelerine ihracat için bu gerekebilir. Özbekistan, 30 milyon nüfuslu, sanayi ve ticaret kültürü diğer Türk Cumhuriyetlerimize göre daha gelişmiş durumda” diyor.
Türk balları Paris’te yine şampiyon oldu
Dünya bal üretiminde Çin’in ardından ikinci sırada yer alan ülkemizin ‘nadide’ balları, Paris International Honey Awards (PIHA) 2023’te şampiyon oldu. Yarışmaya arı ekipmanları üreticisi Apimaye’nin desteği ile katılan Türk arıcıların ürünleri, aralarında İtalya Tarımsal Araştırma ve Ekonomi Konseyi (CREA) üyelerinin de bulunduğu jüri tarafından çeşitli ödüllere layık görüldü. Bu başarıda TÜBİTAK destekli inovatif üretimlerin etkisi de büyük. Bin Şifa Balları platin ödül, Balıkesir Çam Salgı Balı, Balıkesir Çiçek Balı, Balıkesir Meşe Balı, Bee MySotis, Bingöl Çapakçur Bal, Gölbal, Soner’s Honey, Şenli Bingöl Bal markaları ise altın ödül kazandı. APİMAYE Kurucusu ve Onursal Başkanı Muzaffer Yıldırım, “Yüzlerce katılımcı arasından laboratuvar testleri ve diğer duyusal analizleri geçerek ödül almaya hak kazanan firmalarımızın balları, raflarda ön sıraya çıkacak. Prestijli bir ödülle kalitesini ispatlamış olmaları, küresel pazarda tanınırlıklarını artıracak. Biz de her yıl olduğu gibi bundan sonra da yarışmalarda Türk arıcılarımızı desteklemeye devam edeceğiz” dedi.