Bir çuval inciri mahvetmek
Kendi kendimize kriz çıkarmakla mahir bir ülkeyiz. Eğer dünyada bizi doğrudan tehdit eden ve krize sokacak bir durum yoksa da öyle ya da böyle bir şekilde kendi kendimizi krize sokuyoruz.
Siyaset ve ekonomi iç içedir. Siyasetin aldığı kararlardan ekonomi etkilenir, ağır ekonomik krizler ise siyaseti şekillendirir.
19 Mart 2025 tarihi, ileride genç araştırmacılar için referans bir tarih olabilir.
Yaklaşık 2 yıldır ekonomi yönetiminin uyguladığı program esnasında hemen hemen iç siyaseti hiç konuşmadık. Politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye kademeli olarak yükseltildiğinde acaba ‘siyaset buna izin verir mi?’ diye düşündük ama bu süreçte dahi pek fazla konuşmadık.
Mevcut ekonomi yönetiminden önceki ekonomi yönetimi döneminde uygulanan ve ‘ihracatın artacağı, daha da zenginleşeceğimiz ve hatta Çin olacağımız yönündeki’ telkinler, Türkiye tarihinde görmediğimiz bir hızla artan yüksek enflasyona, hızlıca düşen alım gücüne, ekonomide bir günden diğerine patlak veren sorunlara yerini bırakıp, sunulan ‘illüzyonun’ yürütülemeyeceği anlaşılınca, yeni ekonomi yönetimi göreve geldi. Göreve gelirken de ilk bahsedilen ‘rasyonelleşme’ oldu.
Bu rasyonelleşme kısmen gerçekleşirken, bazı kurumlara hiç dokunulmadı ya da belki de dokunulamadı. Örneğin bu rasyonelleşme TÜİK’in kapısından içeri giremedi. Kamuda tasarruf sağlanamadı, maliye politikası, para politikasına yeterince destek olmadı ancak tüm bunlara karşılık gecikmeli de olsa ekonomide normalleşme adımları atıldı. Kur Korumalı Mevduat garabetinden çıkıldı. Merkez Bankası para politikası önlemlerini rahatça uyguladı. Enflasyonda belki beklenen sert düşüş olmadı, talepteki daralma ılımlı kaldı, Türkiye’nin büyümesinden fazla ödün verilmedi ama yine de önemli işler yapıldı, kazanımlar zamana yayılmış şekilde elde edildi.
Bunların hepsi teknik olarak eleştirilebilir. Ben de çokça eleştirdim. Örneğin Merkez Bankası’nın belirlediği politika faizindeki tepe noktanın TÜİK enflasyonunu referans alarak belirlemesinin hatalı olduğunu, belki de enflasyonla mücadeleye en başta zarar verdiğini söyledim. Sanayi şirketlerinin fazlası ile ihmal edildiğini, sürekli değerli TL ile çalışmanın bu şirketlerin hayatta kalmalarını zorlaştırdığını ifade ettim. Bunlar elbette benim kendi penceremden gördüklerim.
Bir başkası daha farklı düşünebilir fakat hiç kazanım olmadı demek doğru değil. Faizler kademeli olarak inmeye başlamışken, yabancı yatırımcı tahvilden çıkıp, ufak ufak Borsa İstanbul’a geliyor ve hacim artıyorken, artık bambaşka şeyler konuşmaya başlayacağımızı düşünmüştü sanırım herkes.
Fakat yine olmadı.
19 Mart 2025 (Cumhurbaşkanı aday adayı İmamoğlu’nun diploma iptali) ile başlayan süreç uygulanan ekonomik programa önemli bir yara verdi.
‘Program çöktü’ demek ne kadar uç bir söylemse hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve ‘Uygulamakta olduğumuz ekonomi programı kararlılıkla devam ediyor’ demek de o kadar uç bir söylem.
Her şeyden önce Türkiye’ye ve Türkiye ekonomisine yönelik güven yine zedelendi. Türkiye’ye yatırım yapmak isteyenler, ancak bunun için bekleyenler sanırım artık 2 kere düşünmek zorunda kalacaklar.
Cumhurbaşkanlığı yarışının en büyük adaylarından birisi olması beklenen ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın en büyük rakibi olarak görülen Ekrem İmamoğlu’nun birçok suçlama ile göz altına alınması hem içeride hem de dışarıda büyük ses getirdi ve getirmeye de devam edecek gibi gözüküyor.
İçeride bu gözaltılara dayanak olarak ‘terör suçlaması’ ve ‘yolsuzluk’ verilse de dünyanın en önemli ekonomi finans gazetelerinden ‘Financial Times’ konuyu böyle okumamış mesela.
Financial Times’ın ‘Mehmet Şimşek'in ekonomik kazanımları tehdit altında’ başlıklı analiz haberinde;
‘….Gelişmeler, 2023 yılında enflasyonu keskin bir şekilde düşürmeye yardımcı olan piyasa dostu Mehmet Şimşek'i maliye bakanı olarak geri getirmesinden bu yana elde edilen ekonomik kazanımları tehdit ediyor. Çarşamba günü Türk Lirasının dolar karşısındaki düşüşü, yatırımcıların Cumhurbaşkanı'nın yapısal reformlara olan bağlılığına güvenilemeyeceğinden korktuğunun bir işareti.…..’
‘..Avrupa savunmasını güçlendirmeye ve savaş sonrası Ukrayna için bir güvenlik gücü oluşturmaya çabalarken, NATO'nun en büyük ikinci daimi ordusuna ve gelişen savunma sanayisine sahip olan Türkiye hayati bir ortak olarak görülüyor. Bu arada yatırımcılar da Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023'teki cumhurbaşkanlığı zaferinden sonra Ortodoks Ekonomi Politikalarına döneceğine inanmaya başlamıştı. İstanbul'un popüler belediye başkanı ve Erdoğan'ın başlıca siyasi rakibi Ekrem İmamoğlu'nun polis tarafından gözaltına alınması bu umutlara ve Türkiye'de demokrasisi ve hukukun üstünlüğünün geleceğine gölge düşürdü…’ diye görmüş yaşananları (Bkz. Yazının Türkçe geniş özeti için 20.02.2025 tarihli ekonomim.com).
Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ancak bu gazete birçok yatırımcı kuruluş tarafından takip edilen saygın bir gazete ve Türkiye açısından bu şekilde bir analiz yabancı yatırımcıları Türkiye’den çekilmeleri ya da hiç gelmemeleri konusunda etkili olabilir. Üstelik bu bakış açısı sadece Financial Times ile de sınırlı kalmış gözükmüyor. Batı Basını yaşananları ‘siyasi rakibin yok edilmesi’ olarak görüyor ve algılıyor.
Biz içeride mevcut hükümetin ‘yolsuzluk’ konusunda çok da hassas olmadığını zaten biliyoruz. Eğer bu hassasiyet olsa, mesela Ankara’nın önceki dönem belediye başkanı hakkında hazırlanmış 100’ün üzerindeki dosya da aynı titizlikle ele alınır ve geçen bunca yılda sonuçlandırılırdı. Hele ki Ankara’nın parsel parsel satıldığına ilişkin iddia, iktidarın en önemli kişilerinden biri olan Bülent Arınç tarafından dillendiriliyorken.
Yine Financial Times’ın analiz haberinde belirttiği gibi ‘ikna edici kanıtlar’ mutlaka sunulmalı. Bu yapılamadığı taktirde Türkiye’ye ve programa olan güven yeniden sorgulanır hale gelir ve zaten bulmakta çok zorlandığımız yabancılar bir daha bu semtin sokaklarında bile dolaşmaz.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.