Bilim temelli müfredata geçilmeli, fabrikasyon eğitimden vazgeçilsin

Jale ÖZGENTÜRK
Jale ÖZGENTÜRK Ekonomi Fısıltıları

Yapay zeka, robotlar, konuşan akıllı makinelar… Sanayi devrimini geride bırakan dünya şimdi dijital devrimi yaşıyor. Bu konular dünyada tüm ülkelerin ilk sırasında yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda yüzde 60’a yakın mesleğin yok olacağı artık sır değil. Bu değişimi nasıl yakalayacağız? Ülkelerin derdi bu. Geri kalmamanın temeli bilime, mühendisliğe dayanan bir eğitim sistemine dayanıyor.

Yurt dışındaki okulları ve 43 yıldır eğitim sisteminin içinde bulunması nedeniyle Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Uluslararası Eğitim Merkezi Türkiye Başkanı ve Danışma Kurulu üyesi olan Enver Yücel ile Türkiye’deki durumu konuştuk. Yücel eğitim sisteminin yenilenmesi, tornadan çıkmış gibi fabrikasyon öğrenci yetiştiren müfredatın değişmesi gerektiğini söylüyor.

> Meslektüen eğitimcisiniz. Eğitim anlayışı nasıl değişiyor?

Kurumumuz 52’inci yılında. Ben 43 yıldır kendi kurumlarımın liderliğini yapıyorum. Tabii ki geçmiş yıllarda beklenenle şimdi istenen çok farklı. Gençler kendi işlerini kurma, yeni bir şeyler ortaya koyabilme kültürüne sahip hale geliyor. Eğitimin ruhu ana yapısı değişiyor. Yıllardır bir sınıfa, bir anfiye öğrencileri toplayıp ders anlatılırken artık günümüzde böyle olmasın isteniyor. Fabrikasyon eğitimden daha terzilik anlayışına göre kişiye özel öğretimin olması bekleniyor. Çünkü çocuk farklı, dünyalar farklı.

OKULLARDA KAĞIT KALKIYOR

> Kişiye özel eğitim ne anlama geliyor?

Eğitim bir çocuğu değiştirmek için olmamalı. Çocuğun iç dünyasındaki yeteneğini, kabiliyetini, düşüncelerini ortaya çıkarabileceği bir anlayışı ortaya çıkarabilmek için olmalı. T Fabrikasyon eğitim dönemi geride kalıyor. Her bireyi ayrı bir dünya kabul etmemiz lazım. Herkesin parmak izi farklı.

> Yani tüm okullarda aynı müfredatla yapılan örgün eğitim anlayışı artık değişmeli mi diyorsunuz?

Artık öğretmenin rolünün de değişmesi lazım. Öğretmen dersi öğreten, bilgiyi transfer eden konumda iken çünkü bilgi sadece ondaydı ama bugünün çocuğu bilgileri her yerden alabiliyor. Öğretmen mentor olmalı. Dersi transfer eden değil üretim yapılmasını sağlayacak analitik düşünceye sahip, problem çözme becerisi kazanmış öğrenciler yetiştiren biri olmalı.

> Türkiye’de eğitim sisteminde bu anlayış değişiyor mu?

Sizce bir değişim talebi var mı? Türkiye son yıllarda teknolojiye önem veren çok yatırım yapan bir ülke. Fatih projesi başlatıldı. Fatih projesi zaman zaman sekteye uğramıştır. Bunun üzerine gitmeliyiz. Bazı ülkeler artık kağıdın kaldırılması için hedefler koymuş durumda. ABD 2025’te kaldıracağız diyor. Bizim de hedef koymamız lazım. İstesek de istemesek de dünya buraya doğru gidiyor. Buna göre eğitim yapımızı düzenlemeliyiz.

ÖĞRETMENİN MENTOR OLMALI

> Türkiye Pisa verilerine göre başarılı bir eğitim sistemine sahip değil. Bu konuda ne yapılmalı?

Soruna bütüncül bakmak lazım. Başarılı modellere baktığınız da örneğin Pisa’nın en başarılılarından Finlandiya’ya en önemli kavram öğretmenine verdiği değerdir. Yeni sistem gelse dahi en fazla değer verilen varlık öğretmenleridir. Öğretmensiz eğitim olmaz. Ama nasıl öğretmen. Öğretmenin bu yüzyılı iyi kavrayıp öğrencilere liderlik, anlayış ve kavramını vermesi lazım. Eğitim fakültelerinin anlayış ve kültürünün değişmesi lazım. Bu bir anda olmuyor.

> Siz öğretmenleriniz için ne yapıyorsunuz?

Öğretmenlerimize değişen günün koşullarına, yeni sistemlere göre sürekli hizmet içi eğitim veriyoruz. Öğretmen kendini bu yüzyıla uyduramaz ise öğrencinin gerisinde kalıyor. Her öğrencinin elinde tabletler var. Biz dijital sisteme geçmiş durumdayız. Öğretmenin biliyor olması lazım. Çocuklar bilgilerin transferinin ötesine geçmiştir.

> Nasıl bir eğitim sistemi olacak bu?

Müfredatların elden geçirilmesi yeni dersler konulması lazım. Teknoloji başını almış gidiyor. Mesela insansız hava araçları, siber güvenlik, yapay zeka. Bunları ortaokuldan itibaren öğrencilerin derslerine koymamız lazım. Biz fen ve teknoloji liselerine yapay zeka dersi koyduk. İnsansız hava araçları dersi koyduk. Robot dersini kolduk. Diğer derslerden çok bunlara ilgi var. Matematik, kimya coğrafya öğrenirken, bunun ne işe yaradığını da öğrenmiş oluyor. Bunun adı STEM. Bize niye türev, trigonemetri öğretiliyor derdik. Ama bunu uyguladığımızda muhteşem oluyor.

AKADEMİSYEN KAYGILI İSE ÜRETEMEZ

> Öğrenmek merak etmek, düşünmek, araştırmak demek. Bunun da ilk adımı özgür düşünce demek. Türkiye’de bu iklim var mı?

Eğitim öğretim ortamı özgür olmalı, iklimi iyi olmalı. Okul iklimi diye bir kavram vardır. Eğer öğrenci okula çok kaygılı geliyorsa öğrenemez. Eğer bir akademisyen kaygılıysa üretemez. Düşünemez. Bizim yenilikçilik ve girişimcilik kültürümüzü geliştirmemiz lazım. Bunun için yeni bir eğitim ve öğretim kültürü yaratmamız lazım. Öğrenci bazı şeylerde kısıtlanırsa rahat ifade edemezse, korkarsa o toplumda bir üretimden bahsedemeyiz.

> Yapay zeka, robotlaşma, şeylerin interneti…

Dünya çok hızlı değişiyor. Geç kalıyor muyuz? Nasıl yetişeceğiz? Yapay zeka ile her şey a’dan z’ye değişiyor. Eğitimden sağlığa kadar her sektörde kullanılabilecek bir teknoloji bu. Bununla ilgili Türkiye geri kalmamalı.

> Nasıl bir sistem?

Bu öğrenciye bir hedef veriliyor. Yaptıklarına bakıp elimizdeki verilerle değerlendirip hedefine ne kadar gidebilir, nasıl gidemez ölçmek mümkün. Neden öğrenemediği, hastalığın ne olduğu teşhis edilip tedavi edilebilecek. Hukukta dünya şimdi buna gidiyor. Yapay Zeka hukuku bu. Artık hakimler yanlış karar veremeyecek. Veri kullanımı ile oluyor bunlar. Verinin önemini kavratmamız lazım.

MEVCUT MESLEKLERİN YÜZDE 60’I OLMAYACAK

> Gelecekte bazı meslek ve sektörler yok olacak. Şimdiden başladı. Fabrikalarda artık yapay zekalı robotlar devrede.

Geleceğin mesleği veri mühendisliği. Data artık topraktan değerli hale geliyor. Bunun için eğitim öğretim yapımızın değişmesi lazım. Evet, yapay zeka meslekleri değiştiriyor, sektörleri değiştiriyor. Okula başlayan çocuk 30 yıl sonra meslek hayatına atılıyor. Yüzde 60 meslek olmayacak. Bu genci bugüne göre değil yarına göre eğitmelisiniz. Data analisti, yapay zeka teknisyenliği, uzay teknolojileri. Fabrikalar değişiyor.

>Danışma Kurulu’ndasınız. Dünyanın derdi eğitim değil mi?

Hem çeşitli yerlerde üniversitem olması, hem de eğitimi yakından takip eden bir kişi olmam nedeniyle Birleşmiş Milletler’in Danışma Kurulu üyesi oldum. İster gelişmiş olsun ister gelişmekte olan her ülke eğitimin geleceğini konuşuyor. Eğitim nasıl olmalıdır? Teknolojinin bu kadar değiştiği noktada eğitim sisteminin de değişmesi lazım. Ama ikisi aynı hızda gelişmiyor. Eğitim geriden geliyor. Eğitimin bir muhafazakar yanı var. Ama artık paradigmalar değişmeli. Bugünün dünyasına hitap etmeli. 21. Yüzyıl becerilerini ortaya çıkarıp uyumlu programlar izlenmeli.

> BM’nin üye ülkelere önerileri desteği oluyor mu?

BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri var. Bu hedefleri tüm dünyaya yaymak istiyorlar. Mesele şu. Dünyanın içinde bulunduğu problemlere çözüm bulmak. Dünyanın sorunları en başta açlık, yoksulluk. Birlikte yaşayamama kültürü, çevre ve etik değerler. Bu üç sorunu dünyanın çözebilmesi için anaokulundan başlayan eğitim sistemini düzeltmemiz lazım. Bütün dünyada BM’de de bu konular üzerinde çok duruluyor.

> Son günlerde bazı özel okullarda sorunlar yaşanıyor. Özel okul sisteminde bir sorun mu var?

Türkiye’de üniversite hariç 18 milyon öğrenci. Bu öğrencilerin yüzde 8’i özel okullarda. Çok başarılı olan devlet okulları olduğu gibi başarısız olanlar da var. Yine çok başarılı özel okullar gibi başarısız olanlar var. Benim eğitim politikalarına bakışım daha değişik. Şöyle düşünüyorum. Eğitim dünyanın en önemli işi. Eğitim bir sektör. Bu sektörün iyi ve güçlü olabilmesi için rekabetin olması lazım. Bütün eğitim sistemini elinde tutan bir devlet nasıl rekabete açacak da biz kaliteyi yakalayabileceğiz. Onun için her çocuğa fırsat eşitliği de vermemiz lazım.

ÖZEL OKULLAR ZENGİN AİLE ÇOCUKLARININ GİTTİĞİ KULÜPLER OLMAMALI

> Nasıl sağlanacak fırsat eşitliği?

Bugün en önemli sorun budur. Okullar arasındaki seviye farkı buradan kaynaklanıyor. Herkesin adilce eşitçe okuyabileceği bir ortam oluşturulmalı. Özel okullar zengin aile çocuklarının gittiği kulüpler olmamalı. Sadece devlet eliyle eğitim götüren hangi ülke kalkınmış. Kalkınamaz. Özel sektöre açmamız lazım. Özel sektör deyince kar amaçlı kuruluşlardan bahsetmiyorum. Bugün İngiltere okullarının yüzde 70-80’nini özelleştirdi. Öğrenci beş kuruş para ödemiyor.

> Mümkün mü bu?

Türkiye’de eğitim sistemine ayrılan kaynaklar ortada, Bu az da değil. Karşılığını alabiliyor muyuz, alamıyor muyuz? Bunu özele açalım başarılı olanlar devam etsin. Devlet denetim görevini görmeli. Hollanda, Almanya’da öğretmenlerin maaşlarını devlet verir. Organizasyonunu velilerle yaparsın.

> Doğa Koleji ile ortaya çıkan son yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de özel okullarımız var gelişiyorlar. Ekonomik krizle birlikte sıkıntıda olan okullarımız, velilerimiz var. Nasıl ki çok sektörde kriz sıkıntısı varsa eğitim de nasibini alanlardan. Ancak eğitim sektörü inşaat sektörüne benzemez. Hassastır. Öğrenci travma yaratacak ortamda olmamalıdır. Keza öğretmen arkadaşımız olmamalıdır. Şu gerçek de var. Özel sektör bir sıkıntıya düşmüşse de cezasını görüp kapanır. Başka yapacak bir şey yok. Eğitimin devamını sağlamaya bakmak gerekir. Yani burada eğitim sisteminden kaynaklanan problem yok ekonomik nedenlerden kaynaklanan bir problem var. ABD’ye gidin Asya’ya gidin satılan okul, üniversite vardır.

Eğitimde yol haritası

> Eğitim sisteminde çeşitli değişiklikler yapılıyor. Ama sistem çok değişmiyor. Yeterli mi bu adımlar. Sizin önerileriniz nedir?

Müfredat zaman zaman değiştiriliyor. Biz de önerilerimizi rapor halinde veriyoruz. Bakanlığa iletiyoruz. Önerilerimi şöyle toplayabilirim: Eğitim sistemimizin ölçme ve değerlendirme sistemini çok iyi kavrayıp oturtması lazım. Eğitim sisteminin içine bireysel, kişiye özgü eğitim anlayışını yerleştirilmesi lazım. Öğretmen eğitimlerine önem vermemiz lazım. Öğretmen yetiştiren kurumların eğitim fakültelerinin reorganizasyonunu yapmamız lazım. Geleceğin dünyasına BM 2030 hedeflerini müfredatlara yedirmemiz lazım.

Eğitimde kalite gitme ihtiyacını azaltır

> Herkes yurt dışında okumak istiyor. Gençlere öneriniz nedir?

Eğitim sistemimizde kalite ve olanakları arttırırsak kimse gitme ihtiyacı hissetmez. ABD’de, İngiltere’de gençlerin üniversiteden uzaklaşma eğilimi var. Türkiye’de ise üniversite hala bir umut. Ancak üniversitelerin de değişmesi lazım. Acık büfe dersler olması lazım. Dünyanın geleceği eğitimde. En iyi örnek Finlandiya. Bütün ülkeler onları örnek alıyor. Gençlere dünyanın geleceği için eğitim alanını tercih etmelerini öneririm.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Batik’te yolun sonu mu? 04 Şubat 2020