Bilanço barışının denetiminden geçmiş finansallara etki
Nusret AYYILDIZ
SMMM / Kamu Gözetimi Kurumu Eski Uzmanı
Önceki yazılarımızda “7326 sayılı Kanun” kapsamında amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesiyle ilgili bağımsız denetim anlamında karşılaşılabilecek sorunları ele almıştık. İlgili kanundan bahsedip stok affından ve ortaklar cari hesabından bahsetmemek olmazdı.
Özellikle bağımsız denetim camiasında konuyla ilgili kafalar bir hayli karışık. Denetime tabi olup da kanundan faydalanan şirketler ve bu şirketlerin denetçileri, kanun kapsamında yapılan iş ve işlemlerin denetimden geçmiş finansal tablolara olan etkilerinin nasıl ele alınacağı ve bu etkilere nasıl karşılık verileceği konusunda henüz bir karar verebilmiş değiller.
İsterseniz şirketlerimizin ve bağımsız denetçilerimizin stok affı ve ortaklar cari hesabı kapsamında karşı karşıya kalacakları sorunları nasıl değerlendirebiliriz birlikte ele alalım.
Türkiye muhasebe standartlarına göre stokların faturalı olması şart mı?
Şirketimiz Türkiye Muhasebe Standartlarına göre raporlama yapıyor ve resmi envanterle fiili envanter arasında ciddi farklar söz konusu diyelim. Kayıt dışı olan bu stokları Türkiye Muhasebe Standartları kapsamında finansal tablolarımıza taşıyalım mı? Taşımayalım mı?
“Faturasız, evraksız stok mu olur?” dediğinizi duyar gibiyim. Gelin cevabını birlikte verelim.
Türkiye Muhasebe Standartları söz konusu olduğunda çok fazla takıldığımız ya da fazlaca karmaşık olarak gördüğümüz konularla ilgili olarak basit düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu konuda da basit düşünelim ve finansal raporlamaya ilişkin kavramsal çerçevede yer alan varlık tanımına bir bakalım. Kavramsal çerçevede varlık, “geçmişteki olayların bir sonucu olarak işletme tarafından kontrol edilen mevcut bir ekonomik kaynaktır” şeklinde tanımlanır. Tanımdan yola çıktığımızda faturasız dahi olsa işletme bu stokları kullanma hakkına sahipse, stokları kullanarak bir ekonomik fayda yaratma potansiyeli varsa ve söz konusu stokları kontrol etme imkanına sahipse, varlık tanımını karşılıyor diyebiliriz.
Dolayısıyla denetimden geçmiş finansal tablolarımızda bu şartları karşılayan bir varlığı aktifleştirmek için af çıkmasını beklememize gerek yok.
Kayıtlarda olmayan stokların kayda alınması
Yukarıdaki cevabımızda şirketin bağımsız denetime tabi tutulduğu yıl içerisinde kontrolünde olan ancak kayıtlarında olmayan stokları kayda almasının önünde herhangi bir engel olmadığına değinmiştik. Varsayalım ki denetimden geçen dönemde şirketin kayıt dışı stokları vardı ve o stoklara finansal tablolarda yer verilmedi. Takip eden yılda da şirket geçmiş yıl stoklarında kayıtlı olmayan stoklar olduğu beyanında bulunarak aftan faydalandı. Bu durumda önceki yıl denetçisi olarak ciddi yükümlülüklerimiz söz konusu. Şimdi de “Nasıl yani Şirket devletin verdiği bir haktan yararlandı, neden sorumlusu ben olayım ki?” dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki; bağımsız denetçi önceki dönem bağımsız denetimden geçen finansal tablolarda şirketin raporlamış olduğu stokların varlığına, doğruluğuna ve tamlığına ilişkin güvence verdi. Söz konusu stoklar ilgili dönemde zaten şirket bünyesindeyse denetçi olarak biz neden bir tespitte bulunmadık ya da bulunamadık?
Şirket stok affından faydalandı ancak ortada stok yok
2020 yılında olumlu görüş verilen şirket 2021 yılı içerisinde stok affından faydalandı diyelim. Takip eden yılın denetimi de yine tarafınızca üstlenildi. Saha çalışmaları ve yapılan sorgulamalar gösterdi ki beyan edilen stok fiilen yok.
Bu durumda yine gerçeğe uygun sunumdan uzaklaşmamak adına şirketin stoklarının filli duruma yani gerçek duruma getirilmesi ve şirket tarafından yasal kayıtlarda atılan söz konusu stok kaydının iptal edilmesi en doğrusu.
Şirket af kapsamında özkaynakta raporladığı tutarı sermayeye eklerse
Bu durumda yasal kayıtlarda yapılan bu işlemin ters kayıtla iptal edilmesi çok da muhtemel değil. Çünkü Şirket tarafından tescil edilmiş bir sermaye söz konusu, bu sermayeye ilişkin düzeltme yapılması mümkün değil.
Böyle bir durumda şirketin, özkaynak kalemleri arasındaki bu geçişi geçmiş yıl karı/zararı hesabından düzeltmesinin en uygun yöntem olacağı kanaatindeyim. Bunu yapmak içinize sinmedi diyelim o zaman da özkaynakta düzenleyici bir kalem kullanarak sermayeye eklenen bu tutarın ayrı bir başlıkta izlenmesini sağlayacak şekilde raporlayabilirsiniz.
Ortaklardan alacak hesabı kapsamında aftan faydalanılması
Vergi otoritesi, ilgili kanun kapsamında aftan faydalanılacak tutarların esas faaliyet dışındaki işlemlerden, özellikle de ödünç para verme işlemlerinden kaynaklı olması durumunda af kapsamına dahil edilebileceğini ele almış. Bununla da yetinmeyerek mükellefe kolaylık sağlamak adına ortaklar cari hesabının “Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar” hesabıyla nasıl giderleştirilerek kapatılacağını da düzenlemiş.
Peki, denetimden geçmiş finansal tablolarda bu tutarları gider olarak ele almak ne derece doğru?
Yukarıda da değindiğimiz gibi yine basit düşünelim ve finansal raporlamaya ilişkin kavramsal çerçevede yer alan gider tanımına bir göz atalım isterseniz. Kavramsal çerçevede gider, “özkaynak üzerindeki talep hakkı sahiplerine yapılan dağıtımlar haricinde, özkaynaklarda azalışlara yol açan varlıklardaki azalışlar veya yükümlülüklerdeki artışlardır” şeklinde tanımlanır.
Özkaynak üzerinde talep sahibi olanlarla (şirket ortakları) esas faaliyet kapsamı dışındaki borç alışveriş işlemlerinin özü itibarıyla kar dağıtımından farklı olarak değerlendirilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla ilgili tutarın yasal kayıtlardakinden farklı olarak gider olarak raporlanması yerine özkaynakta azalış yaratan bir unsur olarak ele alınması en doğrusu.
Ortaklar carisi kapsamında karşılaştırmalı dönemin düzeltilmesine gerek var mı?
Cari yılda Kanun kapsamında yapılan bu düzeltmenin bir hata düzeltmesi olarak ele alınmaması gerektiği, cari dönemde vuku bulmuş yeni bir olay olarak ele alınarak geçmiş yıla ait karşılaştırmalı tutarların düzeltilmesine gerek olmadığı kanaatindeyim.
Ortaklar carisi için ödenen verginin akıbeti ne olacak?
Şirket yasal kayıtlarında ortaklar cari kapsamında ilave olarak ödediği bu tutarı gider olarak ele aldı. Yasal kayıtlarda gider olarak ele alınan bu tutar gelir üzerinden alınan bir vergi olmaması nedeniyle denetimden geçen finansal tablolarda da vergi gideri tanımını karşılayamayacaktır. Bu sebeple denetimden geçmiş finansal tablolarda söz konusu tutarın esas faaliyetlerden diğer gider olarak raporlanması en doğru yaklaşım olacaktır.