Biden yeni Roosevelt olabilir mi?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Olabilir. Ancak bu sadece bir ihtimal; hatta küçük bir ihtimal sayılmalı. Durumu görmek için üç aşamalı bir bakışa ihtiyaç duyuyorum. İlki Biden’ın kişisel kariyeriyle ilgili bir tahminden ibaret. ABD tarihinin en genç senatörü, 1973’ten beri devlette çeşitli pozisyonlarda bulunmuş bir görev adamı olan Biden 78 yaşında başkan olacağını herhalde hiç düşünmemişti. Ancak Trump’ın yarattığı hasarı tamir etmek için tecrübeli birisine ihtiyaç duyuldu ve Biden tek dönem için “tamirci” olarak geldi. Bu tek dönemin sonunda ya “su akıyordu, vidayı sıktı”, “lamba yanmıyordu, prizi değiştirdi” türü işlerle anılacak ve Trump’un bir tür ekosu olarak dikkat çekmeyen, faydalı olmaya çalışan yedek oyuncu sayılacak ya da “bir şey” yapacak. Ne o şey? ABD’de önümüzdeki dönemi belirleyecek düzenlemelerin, ekonomik ve siyasi kararların sonucunda bir “Biden uzlaşısı” deneyecek. Kariyerinin sonunda herhalde böyle bir motivasyonu olacaktır.

ABD tarihinde küçük anlaşmaların, pazarlıkların, yasal düzenleme değişikliklerinin hatta siyasi altüst oluşların dışında iki büyük “toplumsal uzlaşı” olduğu söylenebilir. İlki Jefferson Uzlaşısı ikincisi Roosevelt Uzlaşısı (New Deal) olan bu “tarihi blok” oluşumları uzun süreli olmuştur. Jefferson’un köleci eyaletlere verdiği tavizlerin sonucunda neredeyse 1775’ten kuruluş öncesinden beri koloniler ittifakının başında Demokles’in kılıcı gibi sallanan Güney’in köleci eyaletlerinin ayrılması tehdidi rafa kalkmıştır. Yaklaşık 60 sene süren Jefferson Uzlaşısı Lincoln ve İç Savaş’la beraber çöpe atıldı. New Deal ise yaklaşık 40 sene sürmüş ve 1970’lerin ortalarında neoliberalizmin belirmesiyle birlikte sona erdirilmiştir. Bugün Biden veya başkası uzun süre etkisi olacak düzenlemeler yapamaz çünkü ekonomiler çok dinamikleşti, bilim hızla ilerliyor, teknoloji muazzam atılımlar içinde. On yıllık bir düzenleme bile Biden’ı tarihe geçirmeye yeter.

İkinci aşamada olaylara kuş bakışı bakalım. 2008 sonrası ‘yeni bir finansal mimari gerek’, ‘başka Keynes çıkmayacak mı’ veya ‘seküler durgunluk’ mu ‘yeni nötr’ mü diye diye normal iş çevrimine hayli benzeyen bir dinamiğe yerleşiyorduk ki pandemi çıkageldi. 2008 sonrası 4-5 katına katlayan merkez bankası bilançoları bir kez daha katlandı. Para arzı artarken ve faizler düşük seyrederken gelişmiş ülkeler muazzam mali paketler açıkladılar. 2008 sonrasındaki gibi şirket kurtarmalara odaklanmak yerine halka doğrudan gelir desteği (hibe) verildi. Aşılama ilerler ve bazı ülkeler normale dönerken yapılanların sonuçlarına odaklanma zamanı geldi. Emtia fiyatları Fed’i beklemeden bir reflasyon döngüsü başlatma potansiyeline sahip. Üstelik iş bununla kalmıyor. İşlerin niteliği uzun süredir değişiyordu, eli kulağındaydı; pandemiyle o konu da bir daha çıkmamacasına gündeme yerleşti. Yapay zeka, robotizasyon, uzaktan çalışma, yeni işler, üniversitelerde yepyeni uzmanlık dalları ve fosil yakıtların ömrünün düşünülenden çabuk sonlandırılması yakın geleceğin ajandasında yer alıyor. Bu işlerin olabilmesi için birisinin global evi temizlemesi gerekiyor.

Burada üçüncü aşamaya veya 40 yıllık retrospektife ihtiyacımız var. “Efendim devlet ayakkabı mı satar?” retoriğiyle pazarlanan ve adına neoliberalizm denen son 40 yıllık dönemde gelişmiş ülkelerin kamu borçları U çizdi. Her mini krizde veya her majör şokta kamudan yardım istendi. İkinci küreselleşme dalgası –ilki 19. Yüzyıl sonunda başlamıştı- aşırı finansallaşmayla el ele gittiği için ortaya bir de vergi cennetleri, kontrolsüz sermaye hareketleri çıktı. G7’de kamu borcu/GSYH oranlarının seyriyle vergi cennetleri veya İrlanda, Macaristan gibi ülkelerin “yatırım yapın çok düşük vergi alacağım” yarışı çok uluslu ama kökü ABD ve zengin birkaç AB ülkesinde olan şirketlerin vergi vermemesiyle sonuçlandı. Pandemi harcamaları sonrası toplanamayan vergiler göze batmaya başladı. Son OECD kurumlar vergisi en az yüzde 15 olacak anlaşması budur. Azdır ama belki bu oran yükselir. Yeterli değil; son 40 yılda gelir ve servet eşitsizliği göğü deldi.

Biden’ın bir kısmı retorik bir kısmı gerçek “yüksek ücret verirseniz siz de kazanırsınız” sözü “hem aşırı kazanç elde ettiniz hem vergiden kaçtınız, ödeme zamanı” anlamına geliyor. Yapabilir mi sorusuna “hayır, sadece makyaj” cevabı verilebilir. Ancak bu cevabı vermeden önce Roosevelt’in de “solcu” falan olmadığını hatta sanıldığı kadar radikal bir reformcu da olmadığını hatırlamakta fayda var. Sosyal dinamikler öyle gelişti ki New Deal yasal düzenlemeleri sonraki yıllarda aynı doğrultuda defalarca derinleştirilmeseydi sadece 1936 yasalarıyla Roosevelt böyle anılmazdı.

Bu teknoloji ve işgücü piyasası değişimini kim düzenleyecek? Pandemideki harcamaların sonuçlarıyla kim ilgilenecek? “Evi kim temizleyecek”? Biden’ın tarihe geçmesi mümkün ama, Roosevelt türü, sosyal uzlaşıyla geçilecek bir tarih kaldıysa. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Cumhuriyet ve özgürlük 19 Kasım 2024
Trump 12 Kasım 2024
Geçmişe bir yolculuk 29 Ekim 2024
Laiklik ve sekülarizm 15 Ekim 2024
Devrimlerin devrimi 01 Ekim 2024
Bir kez daha sekülarizm 24 Eylül 2024
Georges Sorel ve ötesi 17 Eylül 2024